Sabah gözlerimi açtığımda nefis kokular beni yatağımdan kaldırdı ve mutfağa götürdü. Bahar harika bir hafta sonu kahvaltısı hazırlıyordu. Çeşit çeşit peynirler, zeytinler, reçeller masanın üstündeydi. Sıcak simitler dilimlenmiş olarak masanın baş konuğuydu. Çayları bardaklara dolduran Bahar'a seslendim.
"Günaydın canım. Bu harika sofraya uyanmayı neye borçluyum?"
"Günaydın. Dün neler olduğunu anlatacaksın ama kuru kuru olmaz. Çayımızı içip yanında Ankara simitlerimizi yiyeceğiz." Bardakları masaya koydu.
"Tamam, yüzümü yıkayıp hemen geliyorum." diyerek banyoya yöneldim. Yüzümü bol sabun ve suyla yıkadıktan sonra havlu ile kurulayıp mutfağa geri döndüm. Masaya oturdum ve sıcak demli çayımdan bir yudum aldım. Bu sırada meraklı ev arkadaşım Bahar bir yanda simidini kemirirken bir yandan da beni süzüyordu.
"Dökül bakalım. Barın ile aranızda ne var? Dikkat ettiysen bir şey var mı diye sormuyorum. Hiç inkar etmeye kalkma. Çünkü sizi dün pencereden bakarken gördüm." Bahar bütün bahanelerimin yolunu en baştan kapatmıştı.
"İnkar etmeyeceğim. Senden artık bir şey saklamak istemiyorum. Çünkü sen ev arkadaşımdan ötesin." Bu sözlerim Bahar'da belli belirsiz bir tebessüm oluşturdu. Ben de konuşmama devam ettim.
"Barın dün akşam beni sevdiğini söyledi."
"Ne? İnanamıyorum." Bahar gülerek çığlık atıyordu. Bir an sevinçten aklını oynattığını düşündüm.
"Sakin ol. Ben bile bu kadar büyük tepki sevmedim."
"Sen ne dedin?"
"Hiçbir şey demedim. Sadece yanağına bir öpücük kondurdum." dedim. Dün akşam yaptığım bu bu cesur hareketi düşününce yanaklarım kızarmaya başladı.
"Doğru ya bunu görmüştüm." dedi Bahar hınzır bir bakış atarak.
"İnsanları gözetlemek çok ayıp." Kaşlarımı çattım.
"Ben kimseyi gözetlemiyordum. Sadece masum masum yağmurun yağışını izliyordum. Siz benim görüş alanıma girdiniz." dedi ve simitten büyük bir ısırık aldı.
Bahar'ın sessizliğini fırsat bilerek ben de sıcak simidimi yemeye başladım. Ankara'nın gevrek simidinin tadı başkaydı. Okul bitince Ankara'dan ayrılırsam özlenecekler listemde Ankara simidi de olurdu.
"Yani şimdi siz sevgilisiniz öyle mi?" Hala inanamıyordu.
"Galiba öyleyiz."
"Vay be. Ben zaten Barın'ın sana karşı bir şeyler hissettiğini biliyordum. Bakışları, cümleleri yani tüm tüm ilgisi hep senin üzerindeydi. Daha öncede sana dediğim gibi vurulduğunda emin oldum. Çünkü sen hastanede yatarken Barın mahvolmuştu."
O kötü günün üstünden haftalar geçmişti ama hala hatırlayınca kendimi kötü hissediyordum. Yaram sızlıyordu. Bunun psikolojik olduğunun farkındaydım. Yüzümü buruşturdum.
"O günden bahsetmeyelim hiç." dedim.
"Haklısın canım. Kötü günleri atlattınız ikinizde. Şimdi güzel günler sizi bekliyor. Darısı başıma." dedi gülerek. Tuncay'a olan karşılıksız aşkından sonra Fırat tarafından kullanılması Bahar'ın kalbini çok kırmıştı ama o güçlü bir şekilde gülmeye devam ediyordu. Ona moral vermek istedim.
"Sadece benim değil, senin önünde de çok güzel günler var. Hep beraber göreceğiz." Uzanıp elini tuttum.
"Benim aşktan yana hiç şansım yok. Yanlış insanı seçmek konusunda profesyonelim." İki elini havaya doğru kaldırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saklambaç [TAMAMLANDI]
RomanceAntep'te yaşayan Asya zorla evlendirileceği gün üniversite sınavını kazandığını öğrenir. Okumak için Ankara'ya kaçar ve tek başına büyük bir şehirde hayat mücadelesi vermeye başlar. Ailesinden saklanan Asya'nın hayatına Barın girer ve bu onun haya...