Parmaklarımı soğuk camdan çekip eşofman altımın cebine soktum. Gökyüzüde tıpkı kalbim gibi siyahla kaplamış gibiydi. Fırtına geliyordu, nedensizce o fırtınanın içine atlamayı ve beni buradan uzaklara sürüklemesini istemiştim. Jongin uyuduğu anda yavaşça yataktan kalkıp ona baktığımda gördüğüm şey Luhan gibi sevimli bir şekilde uyuduğuydu. Dudakları aralıklıydı, sol bacağı bıraktığım boşluğu anında kapatmış ve yastığımı sol kolunun altına almıştı. Nerede olursa olsun uykuya dalabilen minik kurdun abisi olduğu her halinden belli oluyordu.
Bende bazı alışkanlıklarımı geride bırakmayı istedim. Sürekli iç sesimle kavga etmeyi, zihnimdeki sese karşı çıkabilmeyi ya da her sabah güneş doğmadan pencerenin önünde durmayı bırakmak isterdim. Sanki biri gelecekmiş gibi beklenti içindeydi kalbim, biri gelip beni bu engellerin altından kaldıracakmış gibi on yaşından beri her sabahı heyecanla bekliyordum. Her gece bekliyordum. Ne zaman gözyaşlarıma yenik düşsem, sarılacak birine ihtiyacım olsa, beni anlayacak ve benimle gülebilecek birinin gelmesini bekliyordum.
Biliyorum o kişi gelmeyecekti.
Başımdaki ağrı bir süreliğine beni kendi halime bıraktığında düşündüğüm şeyler bunlardı. Ağrı geri geldiğinde onu yok etmeye çalışıyormuş gibi başımı pencereye yasladım. İçerinin sıcaklığı ve dışarının soğukluğu nedeniyle oluşan buharı tenimle silerken odadaki uyanık olan tek kişinin ben olmadığını anlamıştım.
"Neden uyanıksın?"
Sesi iki gün duyduğumdan farklıydı, soğuk bir tondaydı. Omuz silktim bu şekilde düşünmeyi kesmeliydim. Onun nasıl biri olduğunu biliyordum aynı şeyleri düşünüp, sürekli aynı sonuca varmam beni ilerletmiyordu.
"Uyku tutmadı."
"Yatağında yattığım için rahatsız mı oldun?" Alnımı soğuk camdan çekip yavaşça ona döndüm. Yatağın ortasında bacakları üzerinde bir yastıkla duruyorken ünlü bir ressamın tablosundan fırlamış gibi görünüyordu. Gerçek olamayacak kadar göz alıcıydı, yakışıklıydı, güzeldi.
"Cevap vermeyince bir sorun olmayacağını zannetmiştim ama eğer istemiyorsan bir daha yanında uyumam."
"Neden benim yatağımda uyumak istedin? Kendi yatağın benimkinden daha geniş ve daha rahatken neden bu daracık yatakta benimle birlikte uyumak istedin ki?"
Kurumuş dudakları aralandığında kaşlarımı çattım. Kokusu yatağımın her yanını kaplamışken artık nasıl rahat rahat uyuyabilirdim ki? "Bilmiyorum sadece yanında uyumak istedim."
"Bunu istemedin sadece birileri sana böyle yapmanı söyledi değil mi?"
Anında ilk karşılaşmamızdaki gözlerinde kol gezen karanlık ifade geri dönmüştü. Buna rağmen sanki bir tartışmanın başlangıcında değilmişiz gibi sakin hissediyordum.
"Kimseden emir almam Sehun."
Dün sabah bana eşim diye seslenen o değil miydi? Onu anladığımı belirtmek için başımı salladım.
"Bunu bir daha yapma." Mırıldandığımda karanlık ifadesi kırılmaya başlamıştı. "Herkesin içinde bana bağırma. Bunu her zaman yapıyordun biliyorum ama artık yapma. Bu canımı acıtıyor."
"Bu yüzden mi bana kızgınsın? O an gerçekten kafam karışmıştı, gardımı kaybettim ve allak bullak oldum. Eğer seni kırdıysam özür dilerim bunu bir daha yapmayacağım."
Duymak istediklerimi duyduğumda kalbimdeki ağırlığının hafiflediğini hissettim. Gerçek haline döndüğü için değilde aklı karıştığı için bana bağırmış olması affedebilirdi. Ona neden elimi tutmayı bıraktın diye sormak istedim ancak bu şüpheci bir soru olurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HIRAETH / SEKAI
WerewolfSehun nefret kelimesinin insan hali olduğunu zannediyordu. Jongin insan bedeninde nefreti bolca barındıran bir alfaydı. Şiddet içerir!