37 (M)

2.9K 168 29
                                    

Dün geceye ait olan tüm kötülüğün,  zihnime sahip olmaya çalışan o iğrenç ses gibi ortadan yok olduğunu yeni yeni anlıyordum. Parmak uçlarım onun yanağında özgürce dolaşırken yaklaşık bir ay önceye dek duyduğum hakaret dolu kelimeler, küfürler ve ait hissettiğim karanlık ebediyen geride kalmıştı.

Jongin söylediği gibi o sesi yok etmiş, değersiz kelimesini beynimden söküp atmıştı. Daha  önceden olan, buraya geldiğimde onun açtığı ve aldığım tüm darbelerden kalmış ama artık kabuk tutan yaralarım dudaklarıyla iyileşmiş hiç solmayacak çiçeklere ev sahibi yapmaya başlamışlardı. Yanağındaki ince çizginin üzerinde gezdirdim işaret parmağımı. Ardından bir soru aklıma takılıp kalmıştı.

Ben ne zaman onun yaralarının çiçek açmasını sağlayacaktım?

Başımı kolunun üzerinde hareket ettirerek ona yakınlaştım. Gözleri bir an olsun yüzümden ayrılmazken dudaklarına tatlı bir gülümseme yapıştı.

"Uyumalısın eşim. Korkma artık iyiyim. İçimdeki kurdu kontrol edebiliyorum. Yaralarım iyileşti ve eskisi gibi sıcağım."

Beni ısıtan şeyin onun teni olduğunu bir kez daha vurguladığında onu tekrar duymazlıktan gelmiş ve başımı boynunun biraz aşağısına yaslamıştım. Bir insan nefretken nasıl aşk olabiliyordu? Yaptığım o akıl almaz şeyleri anımsadığımda  bir kez daha kendime inanamamıştım.

"Seni özledim Jongin. Sadece biraz daha böyle duramaz mıyız? Söz veriyorum gözlerim sana doyduğunda uyuyacağım."

"Benim güzel menekşem..." Elleri bedenimi daha sıkı sardığında gözlerimi kapatıp kokusunu içime çektim. "Benimle birlikte uykusuz kaldın, yemek yemedin, gülmedin, konuşmadın. Bunların hepsini biliyorum ve sana ne kadar minnettar olduğumu bilmeni istiyorum. "

"Bana kızgın olacağını zannediyordum." Düşüncemi açıkladığımda bununla eğleniyormuş gibi kıkırdadı.

"Sana kızgınım. Bileğini kesecek olman tam bir saçmalık. Ölmek için en kolay yeri seçerken aklından ne geçiyordu bilmiyorum ama seni duvara ittiğimde ölesiye korkuyordum. Saniyeler içinde seni kaybedebilirdim. "

"Daha öncede yaptım ama o zaman annemin hayatını kurtarmak istiyordum. Eğer ölürsem o mutlu olurdu sürekli böyle düşünüyordum ve bir gün bana 'ölmeni çok istiyorum' demişti. Kendimi sıcak suyun altında bileğimi keserken bulmuştum. Canım acımadı ama kalbim çok acıdı Jongin. Bedenimi kaplayan uyuşukluk geçip gittiğinde annemin hayatını kurtaramadığımı fark etmiştim ve bu kalbimi acıtmıştı."

Parmakları nazikçe saçlarımı okşamaya başladığında dolu gözlerimi kırpıştırdım. Ağlamak istemiyordum ancak annemin nefretle bakan gözleri zihnimi kapladığında kendime başka bir çıkış yolu bulamamıştım. Burada olmam onun için iyi bir şey değildi. Kendi başına babamdan kalan borcu ödemeye çalıştığına eminim. Onun gözünde artık nefret etmeye bile değmeyen biri olduğuma emindim. Bir korkak olduğumu, kaçtığımı, ona saygı duymadığımı ya da ondan korkmadığımı düşünüyor olmalıydı.

"Kalbindeki yaraları sarmak istiyorum. Eğer seni daha fazla üzmeyecekse bir annenin olduğunu bile sana unutturmak istiyorum. Sesinden ve kalbinin ritminden ne kadar üzgün olduğunu anlayabiliyorum Sehun ve böyle olmanı istemiyorum. Yaşamaya devam ettiğin için mutluyum. Karşıma çıkmasaydın asla tam olmazdım. Asla birine aşık olmaz ve biriyle evlenmezdim. Asla şu an olduğum kadar mutlu ve huzurlu olamazdım."

"Anneni özlüyorsun değil mi?" Ondan biraz uzaklaşıp yüzüne baktım. Gülümsemesi dudaklarından silinmiş, kederli bir şekilde tavana bakıyordu. "Güzel anlara sahip olduğun için onu özlüyorsun ama benim güzel bir anım yok. Annemi özlemiyorum sadece benim için olan hislerini değiştirmek isterdim. O hisleri değiştiremediğim için üzgünüm."

HIRAETH / SEKAIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin