Evin kapısı birkaç kez çalınıp açıldığında Jongin'in kolları arasında duruyordum hala. Wufan ve Junmyeon hyung ne olduğunu anlamaya çalışır bir halde içeriye girdiklerinde konuşmamaları için dudağıma bastırdığım işaret parmağımı gerçek anlamda konuşmayacaklarından emin olduktan sonra indirmiştim. Yavaşça, onu uyandırmamaya çalışarak kollarının arasından çıktığımda birkaç saatlik uykunun bedenime iyi geldiğini anlamıştım ama o hala aynı görünüyordu, ağrı kesici merhem ya da kötü dikişlerle geçecek bir şey değildi bunu iyice anlamıştım.
Güneş ışığı içeriye dolmuştu, onun üzerindeki izleri daha fazla gösteriyordu. Babası koltuğun kenarına yaslanıp oğlunun aciz bedenine bakarken Wufan şöminenin başına doğru yürüdü. Sönmeye başlayan ateşi odunlarla harlamaya çalışırken gözleri üzerimdeydi açıklama bekledi belliydi.
"Baekhyun ve Chanyeol'u öldürdü."
"Sınırın dışında iki tane ceset bulduk." Junmyeon hyung derin bir nefes aldı, gözlerini oğlunun cansız gibi duran bedeninden çekebilmişti sonunda. "Tanınmaz haldeydiler, ona sormak için gelmiştik. Tüm gece bu halde miydi? Neden bize haber vermedin?"
"Yanından ayrılmamı istemedi. Evin suyuna bir ilaç karıştırmışlar insan bedeninde kalması zorlaşıyor bu yüzden onun yanından ayrılamadım. Tüm bu olanlar için üzgünüm o ikisinin beni kandırmasına izin verdim eğer biraz akıllı olsaydım Jongin bu halde olmazdı. "
" Bunu düşünme Sehun. " Wufan ateşle oynamayı bırakıp şöminenin yanındaki koltuğa oturdu. " Onlar artık yaşamıyorlar sadece buna odaklan. Baba ben burada kalırım sen bir şifacı bulmaya çalış. Daha sonra su işiyle ilgileniriz. "
Junmyeon hyung söylenerek evden çıktığında kapanan kapıyla Jongin'in gözleri aralanmıştı. Hemen yanına oturup burada olduğumu söyledim ve hala soğuk olan tenini ısıtmaya çalıştım.
" Cesetlerin arasında... " Wufan tekrar konuşmaya başlayana dek Jongin'in parmaklarını nefesimle ısıtmaya çalışıyordum. Bir anlığına ona baktım, gözlerindeki ifade oldukça ciddiydi. "Bir kalp duruyordu."
"Baekhyun'un kalbi. Jongin onu öldürüp kalbini göğsünden çıkartacağını söylüyordu ve yaptı."
Jongin'in parmakları ısındığında elini yorganın içine sokup solgun yüzünü izledim bir süre. İyileşmesi ne kadar sürecekti? Beklemekten başka yapabileceğim hiçbir şeyim yoktu bunu biliyordum. Boğazımı saran o çirkin hisle birlikte şöminenin yanına doğru ilerledim ve yavaşça yere oturdum. Parmak uçlarımdaki o his hala canlıydı, onun kalbini tuttuğumda hissettiğim sıcaklığı asla unutmayacaktım.
"Başka bir zamanda tekrar hayata döneceğimize inanırız Sehun ama bunun için ruhunun ve bedeninin parçalanmamış olması gerekir. Kurt olduğumuz için bedenimizin parçalanması normaldir ama vücudumuz için en önemli parça kalptir, eğer bir kalbin olmazsa bir geleceğin olmaz. Jongin onun ruhunu ve bedenini parçaladı böylece Baekhyun gelecekte olmayacak. "
Şaşkınlıkla ona baktığımda gülümsedi. " Bunu bilmiyordum. Sence Jongin iyileşir mi? Uyuyor olsa bile sürekli hırlıyor kurda dönüşmek istediğini anlayabiliyorum. Onun güçlü olduğunu biliyorum ama çok korkuyorum. "
" Endişelenme. " Gözleri Jongin'in üzerindeydi. "Onun bu kadar çok yara aldığını hiç görmemiştim ama atlatacağına eminim. Sana bize söylemediğin için çok kızmıştım ama yerinde olsam aynısını yapardım. Düşündüğünden daha cesursun Sehun ve acımazsızın."
"Ona yalan söyledim." Parmak uçlarımı birbirine sürterken dolu gözlerimi kırpıştırdım. Yalanımın işe yaraması güzeldi ama beni mutlu etmek için acısına rağmen çabalaması kötüydü. "Dikişlerinin açılmaması için insan halinde kalması gerektiğini o da biliyor. Bu yüzden kurt halinden korktuğumu söyledim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HIRAETH / SEKAI
WerwolfSehun nefret kelimesinin insan hali olduğunu zannediyordu. Jongin insan bedeninde nefreti bolca barındıran bir alfaydı. Şiddet içerir!