34 (M)

3.3K 178 55
                                    

"Bir kurdu nasıl öldürebilirim? Bu kurt bir sürünün alfası ve benim biricik eşim üstelik."

Kaşlarımı çatarak ona baktığımda ilk önce gülümsedi daha sonra ayaklarının dibinde olan odunları yavaşça yanan ateşin etrafına koydu. İşini bitirip tekrar bana döndüğünde yüzünde 'ben yakışıklıyım bu yüzden beni öldüremezsin ' diye haykıran çekici bir gülümseme hakimdi.

"Eğer beni öldürürsen senin için kim odun toplayacak? Yatağa uzandığında seni kim ısıtacak Kim gülümsediğinde kalbinin ritmi değişecek?"

Elimi göğsümün sol tarafına bastırdım. "Bu hiç adil değil Jongin."

Yavaş adımlarla bana yaklaştığında kaşlarımı çatıp ona kızgın kızgın bakmayı bir kenara attım. Dün gece yaşadıklarımızdan sonra bile nasıl olurda hiç yorgun ya da dağınık durmazdı. Oysaki bu sabah aynaya baktığımda kendime yumruk atasım gelmişti.

"Sorun nedir gün ışığım?"

Elleri belime dolandığında ona yaklaştım ve aynı şekilde ona sarıldım. Çenemi omzuna yasladığımda hissettiğim acı biraz hafiflemişti.

"Bana sabah bu kadar çok acı çekeceksin dememiştin. Belim, kalçam hatta bacaklarım bile ağrıyor."

Ona daha çok sokulduğumda elleri durdukları yeri okşamaya başlamıştı. Eğer masaj yapmak istiyorsa bunu ayakta değil de yatağımızda uzanıyorken yapması daha iyiydi.

"Evinde kaldığımız alfanın eşi yaralarının acısını alıp onları çabucak geçirsin diye bir merhem vermişti bana. İstersen onu sürebilirsin."

Hımladım. "Duş almam gerekiyor. Bana su ısıtır mısın? Gerçekten şu an kollarının arasında kalmaktan başka yapmak istediğim hiçbir şey yok."

"Benim gibi kokuyorsun. Bunu ne kadar çok sevdiğimi anlatamam sana." Alnımın sağ tarafına minik bir öpücük bıraktığında gülümsedim. "Yatağımızda biraz daha kal. Sana çorba yapmamı ister misin?"

"Bu iyi olurdu ancak sen yokken yatağımız hatta tüm odalar çok soğuk geliyor. Beni ısıtan tek şey sensin."

"Seni küçük tilki!" Saçlarımı karıştırıp hafifçe geriye çekildiğinde gülerek ona baktım. "Ağrın geçene kadar sana dokunamam Sehun."

"Amacım bu değil. Sadece kollarının arasında uyumak istiyorum. Neden azgın kurt olmaya devam ediyorsun ki?"

"İtiraf et eşim." Gözleri tekrar gölgelendiğinde elleri bir kapan gibi bedenimi sarmıştı. "Azgın bir kurt olmam hoşuna gidiyor."

Hafifçe gülümseyerek onun elleri arasından ayrıldım. Bakışları bir an olsun değişmemiş gibiydi, sanki önünde çıplak bir şekilde duruyordum ve o dün gece yaptığı gibi bedenimi izliyordu.

"Bir kurdun en zayıf noktası neresi?"

Elini ilk önce boğazına daha sonra da ensesine bastırdı. "Bunun için güçlü bir çenen ya da kollarının olması gerek ama bir kurdu kısa süreliğine de etkisiz hale getirmek istiyorsan burnuna vurman işe yarar."

"Peki ya Baekhyun'un en zayıf noktası ne?"

Konuyu ona getirdiğimde bakışları bundan hiç hoşnut olmadığını yansıtmıştı bana. Bir süreliğine sessizlik oldu. Ben ona bakıyordum o ise çıplak ayaklarıma. Yanan ateşin çıkardığı ses ve beni uykumdan uyandırıp ağrımla yüz yüze getiren gök gürültüsünden başka bir ses yoktu. Derin bir nefes aldı gözleri benimkilerle buluştuğunda.

HIRAETH / SEKAIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin