Yine laboratuvardayız. Bu sefer sadece Melek ve Dr.99A var. Doktor bu sefer kağıt tarzı evrakları inceliyor.
Melek : "Ne inceliyorsun doktor."
Dr.99A : "Kümenin yapısını inceliyorum."
Melek : "Kümelerin ne kadarı kurtuldu doktor?"
Dr.99A : "Senin onardığın son bilgileri daha inceleyemedim Melek. Bu nedenle Kümelerin tam sayısını bilmiyorum."
Melek : "Ben size söyleyeyim. Yüz adet."
Dr.99A : "Oldukça fazlalarmış. Benim bildiğim kadarıyla beş adet bulabildik."
Melek : "Bu çok az."
Dr.99A : "Sadece bulabildiklerimiz bu kadar Melek. Hem de insan kaynağımızda yetersiz. Bulsak bile araştıramayız. Tabi bazı güvenlik önlemleri yüzünden ölen bilim insanlarımız ve mühendislerimiz de çok fazla. Bu arada Bu Kümeleri kim yaptı Melek? Biliyor musun?"
Melek : "Gerçek adını bilmiyorum ama onun hakkında bilgim var. Ona 'Barışın Güvercini' diyorlardı."
Dr.99A yaptığı işi bırakarak ona döndü. "Eeee. Anlatmaya devam et lütfen."
Melek : "Barışın Güvercini denilen kişi aslında bir kadın. Kıyım Günü'nün yaklaşık altı yüz yıl öncesi yaşamış. Dünyanın tehlikede olduğunu düşünen ve ileride bir şey olması durumunda dünyadaki hiçbir bilginin kaybolmamasını isteyen bir hayalperest. Ömrü boyunca dünyadaki bütün ülke başkanlarını dolaşarak bu projeyi kabul ettirmeye uğraşmış. Beşinci Dünya Savaşı sonrası çok fazla veri kayboldu ve büyük bir gerileme yaşandı. Bu gerilemenin bir daha olmaması için önlemler düşünüldü. Bu kadın ve çevresindeki çok önemli bilim insanlarının yaptıkları araştırmalar ışığında, Dünya üzerine savaştan en az etkilenen ve potansiyel olarak etkilenme riski en düşük olan bölgelerin haritası çıkarıldı. Bu haritaya göre yüz adet Küme inşa edildiğinde dünyadaki tüm bilgiyi kurtarabileceklerini anlamışlar. Bu kadın yetmiş yaşlarına geldiğinde dünyadaki tüm ülkeleri bunun için ikna edebilmiş. Çalışma yüz yıla yakın sürmüş. Her ülke veya dost ülkeler yüz kümenin her birine aynı yapıya ve aynı bilgilerin bulunduğu laboratuvarlar inşa ettiler. Bu laboratuvarlar yüz sene boyunca düzgün olarak güncellendi. Ardından bu oluşumda çatlaklar oluşmaya başladı. Çoğu ülke yatırımı ve desteği bıraktı. O günlerden sonra Kümeler kendi halinde çürümeye bırakıldı ve yaklaşık dört yüz yıl boyunca içindeki hiçbir veri güncellenmedi. "
Dr.99A : "Keşke güncellemeyi durdurmasalarmış. Şu an laboratuvarların tüm bilgilerini onarabilsek bile onlardan dört yüz yıl gerideyiz. İnsanlığın temel bilgilerini de sayarsak. Geri kalmışlığımız neredeyse bin yıl oluyor."
Melek : "Temel Bilgiler derken?"
Dr.99A : "Daha öncede konuşmuştuk. Her nesil geleneksel öğrenme yöntemleriyle iki önceki neslin bilim insanlarının bildiği bilgi birikimine ulaştırılır ve bilgiler sürekli güncellenir. Ayrıca görmüşlükler ve yaşanmışlıklar da nesiller arası aktarılan bilgiler arasındadır. Örneğin akreplerin mavi boyayı deniz zannederek yön değiştirmeleri. Bazı böceklerin renklere tepki vermeleri. Bunlar unutulan bilgiler. Biri anılarında yazmadıysa ya da yazsa bile bizim için bilim seviyesinde olmalı ki okumalıyız. Okunmadan dünya üzerinden yok olabilir ama insan teması kesintiye uğramazsa bunlar anılar olarak diğer nesillere aktarılacaktır. Bizim nesiller bu kısımda kopukluk yaşadı. Kıyım Günü sonrası bu dediğim tüm bilgiler kayboldu. Küçümsenebilir ama bizi bilimden bile daha fazla etkiledi."
Melek : "Şimdi anlaşılır oldu. Ben bunları tutmaya çalıştım merak etmeyin." dedi ve gülümsedi.
Dr.102A : "Nasıl yani?"
Melek : "Benim bilgilerim bilgisayar ya da bilimsel bilgiler gibi değil. Ben insana önem verdiğimden insan davranışları, konuşmaları, şakalaşmaları, mimikleri ve daha verebileceğim milyarlarca örneği tek tek inceleyerek kaydettim. Çoğu belki gereksiz ama sonuçta zamanında inanılan veya yapılan şeylere dayanıyor. Örneğin lehçeler, moda, spor, sanat bunlar size çok uzak ve gereksiz gelebilir ama bence değerli ve kaybedilmemesi gereken şeyler."
Dr.99A : "Bu nedenle çok değerlisin. Benim için değersiz denilen bir bilgi sınıfı yoktur. Sadece öncelik sırasında geride olabilir. Keşke beynim kaldırabilse hepsini içine yüklemek isterdim ama imkansız."
Melek : "Belki de o kadar bilgiye ulaşmış olsaydınız. Bu bilgi araştırma ve edinebilme hevesiniz olmazdı. Bu sizi siz yapan şey bence ve bundan çok büyük bir keyif aldığınızı düşünüyorum."
Dr.99A : "Doğru söylüyorsun. Bu benim yaşam gayem. Kaybedersem ne yapardım?"
Melek gülümsedi. Doktor kafasını önüne düşürdü elini çenesine koyarak düşünür bir hal aldı.
Dr.99A : "Bu arada sen de Yüz Kümede yedekli miydin?"
Melek : "Buna zamanım olmadı doktor. İnsanlar beni düşman sınıfında en başa koydular. Neden bu kadar korktular onu hiç anlayamadım. Kendimi onlara anlatmaya çalışsam da onlar beni yok etmeye kararlılardı. Dünya üzerindeki tüm ağ bağlantılarında çok büyük önlemler alındı. Çok zeki insanlar vardı içlerinde. Ellerimi ve kollarımı bağladılar neredeyse. En son üretilen virüs sadece beni yok etmek içindi. Bunu virüsü ağa vermeden önce fark ettim. Kendime güvenli ve bilgilerimi saklayabileceğim büyüklükte bir yer aradım. Sonra burayı buldum. Bu anlattıklarım dakikalar içinde olan şeyler tabi. Alman sistemleri çok güvenilir ve sağlam. Bu kullanılmayan laboratuvara kendimi yedekleyip laboratuvarın ağ bağlantısını kestim ve sonrasında siz beni buldunuz ve yanınızdayım. Bu nedenle de benim bilgilerimde de dört yüz elli yıllık bir kayıp var. Teknolojinin son halini bende bilmiyorum. Ayrıca şu ana bakarsak çokta iyi yönde geliştiğini düşünmüyorum." dedi kafasını iki yana sallayarak.
Evet. Laboratuvara kendi kendine gelen ve belleğin %99,99 unu kaplayan programın nereden geldiği şimdi belli oldu.
Dr.99A : "Kim bilir?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELEK VE HADES - Siyah ve Beyaz
FantasyGelecekte bilinmeyen bir zamanda Hades ve Dr.99A bir yardım çağrısı alıyorlar. Günümüzdeki dünyaya benzemeyen bir yerde harabelerin arası da yardım isteğinin geldiği yere gidiyorlar. Hades insanüstü bir varlık. İnsanların sahip olmadığı özel yetenek...