X32 MELEK KOŞUYOR

13 6 0
                                    

Çöldeyim. Bir kuş misali süzülüyorum. Altta kumlarda biri koşuyor. Yaklaştığımda Melek olduğunu fark ediyorum. Oldukça hızlı koşuyor. Daha önce hiç bu kadar hızlı koştuğunu görmemiştim. Kafamı kaldırıp ileri baktığımda çölün ortasında devasa bir oyuk görüyorum. Dumanlar yükseliyor içerisinden. Melek gittikçe yaklaşıyor. İleride birisinin olduğunu fark ediyorum. Zıplayarak iki elini birden bizim onu görmemiz için salladığı çok açık. Yanına vardı Melek ben de yanlarına iniyorum. Bu Dr.99A.

Dr.99A : "Hades aşağı düştü Melek." Melek ileriye yürüyerek uçuruma benzeyen bir yamaçtan aşağı bakıyor.

Melek çokta yüksek olmayan bir sesle "Neredesin?" diyor.

Dr.99A : "Beni kurtardı ama o aşağı düştü." cümlesini bitiremeden, Melek denize çivileme atlarmış gibi uçurumun kenarından kendini boşluğa bıraktı. Doktor onu yakalamak istermiş gibi elini uzattı ama artık çok geç. Doktor yere yattı ve başını uçurumdan çıkartarak aşağı baktı. Çok yüksek bir yer ve Melek aşağıdaki duman bulutunun içine doğru çok hızlı bir biçimde düşüyor. Bende arkasından atlayarak onu takip ediyorum ve önüne geçiyorum. Beyaz saçları rüzgardan uçuşuyor ama vücudunda en ufak bir kımıldama yok. Gözleri etrafı tarıyor. "Neredesin?" diyor. Hızı çok fazla arkasındaki duvar terse akan bir şelale gibi görünüyor. Bu şekilde yere çakılırsa çok fazla zarar görür. Tekrarlıyor. "Neredesin?" Hala gözleri sağa sola bakıyor. Bir şeyler görmeyi umuyor. Alta baktığımda neredeyse dumanın içine girmek üzere olduğunu görüyorum. Tekrar yüzüne döndüğümde gözlerinin iyice büyüdüğünü görüyorum ve avazı çıktığı kadar bağırıyor. "Neredesin Hades?" o anda zaman yavaşlıyor. Biraz uzaklaşıyorum ayakları neredeyse dumanın içine girmek üzere. Omuzlarında dışarı doğru uzanan ışık parçaları oluşmaya başlıyor. Sanki bir iskelet oluşturuyorlar ama ne için? Bir anda o iskeletin üzeri ışık parçaları ile kaplanıyor. Bu iki taraflı uzantının bir tanesi neredeyse yirmi metre. Işıklar sıklaşıyor ve bu uzantıların uç kısımları yukarı doğru kalkmaya başlıyor. Şu an tam olarak neye benzediklerini anlayabiliyorum. Bu ışıklar iki adet devasa kanata dönüştüler. Artık gerçekten havada süzülen bir meleğe benziyor. Bir anda kanatlar yere doğru savruluyorlar ve etrafındaki duman ve toz tabakası Melek'in etrafından uzaklaşıyor. Her kanat çırpışında sanki etrafta fırtına çıkıyor. Yeri artık rahatlıkla görebiliyorum. Melek kanat çırparak havada asılı kalıyor ve ardından yavaş bir şekilde yere iniyor. Ayakları yere o kadar yumuşak dokunuyor ki yerde olmasa oraya bastı diyemeyeceğim. Kanatlar ayaklarının yere değmesiyle beraber ışık parçalarına dönüşüp kayboluyor.

Melek sinirli bir ses tonuyla "Neredesin? Nerde?" diye haykırıyor. O anda bir yöne dikkatlice bakmaya başlıyor.

Melek : "Kötülüğü hissedebiliyorum. Çok yakınımda." dedikten sonra hızlı adımlarla ve etraftaki beton parçalarından sekerek ilerliyor. Düz bir yerde duruyor. Yere bakarken iki kılıcıda elinde oluştu. İki kılıcıda ikişer defa çok hızlı bir şekilde yere doğru sallıyor. Birkaç saniye sonra ayağını bastığı zeminde Melek'i çevreleyen kare şeklinde beyaz çizgiler oluşuyor. Kare beton parçası Melek'le beraber aşağı düşmeye başlıyor. Bir anda karanlıkta buluyorum kendimi. Yukarıda kare şeklinde bir ışık oluştuğunu görüyorum. Yine her şey çok yavaş ve bu kare deliğin altında Melek'in ayağının altındaki kare betonla beraber aşağı düştüğünü görüyorum. Melek nereden baksan otuz metreye yakın düştü ve düşmeye de devam ediyor. İçeriyi sadece yukarıdaki kare boşluktan giren ışık aydınlatıyor. Bu sırada Melek'in kanatları tekrar oluşuyor. Kanatların ışıkları ile etraf aydınlanıyor ve ardından Melek tekrar kanatlarını çırpmaya başlıyor. Ayağının altındaki beton parçası yoluna devam ederken Melek havada süzülüyor.

Melek : "Seni hissedebiliyorum." dedikten sonra kanatları yerinde duran bir kuş gibi vücuduna yaklaşıyor ve Melek sırt üstü düşmeye başlıyor. Kısa bir süre içerisinde baş aşağı oluyor vücudu. O düşerken ben sırtını görebiliyorum. Kanatlar bir anda açılıyor ve bir kanat çırpmayla sırtının dökük olduğu yöne doğru fırlıyor. Kanatlar arada çırpılıyor ve Melek bir mermi gibi ilerliyor. Bende onun kuyruğuna takılıyorum. Çok hızlı gidiyor yolu zorlukla görüyorum. Kanatlarının ışıklarının vurdukları yerlerde enkazlar var ve biz mağara tarzında bir tünelde ilerliyoruz. Melek'in başı ileriye bakıyor kolları ve bacakları arkada. Ayakları bir kuşun kuyruğuymuş gibi duruyor. İlerlerken aşağı ve yukarı hareket eden kanat bir anda arkadan öne doğru bir hareket yapıyor. Melek'in yere paralel olan vücudu bir anda ayakları aşağı bakar şekilde düzeliyor. Bir yere konmaya hazırlanan bir kuş gibi ayakları hafif önde bir taş parçasının üzerine doğru iniyor.

MELEK VE HADES - Siyah ve BeyazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin