Bölüm 15 | V

11.3K 1K 1.3K
                                    

Parachute
Had It All (2019)

      Draco'ya attığı yumruktan sonra her şey daha boktan bir hal almaya başlamıştı. George ve Harry'nin Quidditch oynaması Umbridge yüzünden yasaklanmıştı. Ancak Harry bunu pek umursayacak halde değildi. Draco ile ayrılığını bile atlatamamışken ondan aldığı darbe canını çok yakmıştı. Söylediklerini düşünmeden edemiyordu ama sorunlar bundan ibaret değildi. Okuldaki profesörler teftiş ediliyor, Umbridge tarafından değerlendirilmeye alınıyorlardı. Harry'nin kabusları gittikçe yoğunlaşıyor, kötüleşiyordu. Dumbledore'un Ordusu'yla çalışmaları sürdürmek için elinden geleni yapsa da Umbridge öncülüğünde Filch ve diğerleri tarafından dikkatle aranıyorlardı. Harry, her anlamda köşeye sıkıştığını hissediyordu. En kötü yanıysa bu gibi anlarda ona iyi gelen kişinin artık Harry'ye içten içe en büyük sıkıntıyı veren kişi olmasıydı. Harry, Draco'nun söylediklerini bir türlü hazmedemiyordu.

      Draco ise belki de Harry'den daha kötü hissediyordu. Pişmandı. Saat kulesinde olanlardan ya da Weasley ailesiyle ilgili söylediklerinden değil; Harry'nin annesini buna karıştırdığı için pişmandı. Çenesini tutamadığı için, öfkesine ve kıskançlığına yenik düştüğü için pişmandı. Onu nasıl kırdığını tahmin edebiliyordu. Ailesini Harry'ye karşı asla kullanmaması gerektiğini biliyordu. Ancak zamanı ya da söylediklerini geri alması mümkün değildi. Yapabileceği tek şey özür dileyerek kendini affettirmeye çalışmaktı. Ne yazık ki Harry, buna izin vermiyordu. Bir hafta olmuştu ve Harry, Draco'yu gördüğü yerden anında uzaklaşıyordu. Derslerden sonra mutlaka Ron'un yanında oluyordu ki Draco yanına gidemesin. Draco geceleri saat kulesine gidiyor, bir ihtimal gelir diye bekliyordu ama Harry bunu da yapmamıştı.

      Sekizinci günün sabahındaysa Draco bir şans yakaladı. Harry'nin kahvaltıdan önce koridorda tek başına olduğunu görür görmez peşine takıldı. Baykuşhane'ye kadar dikkatle takip etti. Harry merdivenleri çıkıp içeri girdiğinde Draco etrafa iyice baktı ve kimse olmadığından emin olunca merdivenleri hızlıca çıktı. Harry baykuşlardan birine zarf vererek uçurmuştu. Geri çıkmak için arkasını döndüğündeyse Draco'yu görüp şaşkınca duraksadı. Bir şey söyleyecek gibi oldu ama son anda vazgeçerek kapıya ilerledi. Çıkmaya yeltendiğindeyse Draco önüne geçerek engel olmuştu.

      "Harry-"

      "Çekil," diye sözünü keserek bir kez daha geçmeye yeltendi ama beceremedi. Draco bir sağa, bir sola kayarak geçmesine engel oluyordu.

      "Harry, beni dinlemen gerekiyor."

      "Hayır," dedi Harry. "Gerekmiyor. Söyleyeceğin hiçbir şeyi duymak istemiyorum." Yalandı. İstiyordu. Gönlünü alacak bir şeyler söylemesini, sorunları çözebilmeyi ve onu affedebilmeyi istiyordu. Çünkü bir yanı Draco'yu çok özlemişti ve Harry bunu ancak o an fark edebilmişti.

      "Ama duyacaksın," dedikten sonra Harry'yi kollarından tuttu. "Özür dilerim, çok özür dilerim. Öyle... Öyle söylememeliydim."

      "Evet," dedi Harry, ciddiyete. Sonra geri doğru iki adım atarak ellerinden kurtuldu. "Söylememeliydin."

      "Ben çok sinirliydim," diye açıklamaya çalıştı. "Ve... Ve, şey... Kıskanmıştım. Düşünmeden konuştum. Öyle söylemek istemezdim, yani annen-"

      "Annemden bahsetmeye kalkma," diye sözünü kesti Harry. Söyledikleri bir kez daha zihninde yankılanmaya başlamıştı. "Merakını gidereyim, Malfoy. Annemin ya da evimizin nasıl koktuğunu hatırlamıyorum. Çünkü öldürüldü. Ve ben, ailemi öldüren adamın ayaklarına kapandığını gördüğüm baban hakkında bile dikkatli konuşurken... Evet, annem hakkında konuşmamalıydın." Duraksayıp dikkatle yüzünü inceledi. "Sanırım ölmemi isteyen haline geri döndün."

Shadow of Love | DrarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin