Bölüm 25 | VII

9.7K 915 2.2K
                                    

Bon Jovi
Walls (2016)

      Aradan iki ay geçti. Bu süreç ikisi için de çok zorlu olmuştu. Draco yanlış bir adım atmamak için henüz ailesiyle yüzleşememişti. En ufak bir yanlış daha yapma lüksü yoktu. Mantıklı davranmak zorundaydı. Atacağı her adımı öncesinde planlamak, risklerden uzak durmak zorundaydı. Harry'ye hayatta kalmasını söylemişti ama bu süreçte kendisi hayatta kalmayı beceremezse hiçbir anlamı olmayacaktı. Yaşamaya bayıldığından değildi; Harry ile konuşmak, özür dilemek, yaptıkları için affedilene kadar özür dilemek ve yeniden özür dilemek istiyordu. Ölecekse bile yaptıklarını telafi etmeden gitmeyi düşünmüyordu. Onun yüzüne nasıl bakacağını bilmediği halde... Doğru düzgün konuşmanın fırsatını bulması gerekiyordu.

      Karanlık Lord'un ve Bellatrix'in olduğu bir ortamda bulunmak artık onu eskisinden daha çok geriyordu. Olur da bir şeyler ortaya çıkarsa; Harry'yi riske atacak bir şeyler söylemeden nasıl kurtulacağını hesap etmeye çalışıyordu. Harry'ye karşı kullanabilecekleri bir şey bilip bilmediğini bilmiyordu. Kaldı ki Karanlık Lord'un onun zihninde dolaşabildiğinden haberi vardı. Yani ekstra bir bilgiye sahip olduğu şüpheliydi Draco'nun... Ama aklına Harry'nin beşinci sınıfta söylediği şey geliyordu.

      "Voldemort ilişkimizi öğrenirse ne olacak sanıyorsun? Seni kullanacak. Beni tuzağa çekmek için seni kullanacak, Draco. Buna izin veremem. Sıradaki olmana izin veremem, anlıyor musun?"

      Harry için hala bu kadar önemli olup olmadığını bilmiyordu. Ona yaptıklarından sonra umurunda olmaması gerektiğini düşünüyordu ama söz konusu kişi Harry Potter'dı. Draco'nun bütün yaptıklarına rağmen yıl boyunca yardım edebileceğini söyleyen, açıklama isteyen, Draco'dan kolayca vazgeçmeyen kişiydi. Eğer ufacık bir ihtimal bile varsa Draco'dan vazgeçemeyeceğine dair; Draco bu riski göze alamazdı. Harry'yi tehlikeye sokacak şekilde kullanılmak istemiyordu. O yüzden annesiyle ya da babasıyla konuşmayacaktı.

      Harry'nin iki ayı ise Hortkuluk peşinde geçmişti. Aylar sonra Draco'yu gördüğü ve minik de olsa olumlu bir tavırla karşılaştığı, sonunda Dobby'yi elleriyle gömmek zorunda kaldığı günün ardından hedeften şaşmadan yoluna devam etmişti. Kendi hislerine odaklanmamaya çalışıyordu. Duygusallığın ona hata yaptıracağından endişeleniyor, hedefine kilitlenmek için elinden geleni yapıyordu. Yine de Draco'nun düşüncelerinin arasına kaynamasına engel olamıyordu. İyi olup olmadığını düşünüyordu; malikanedeki hareketinin sebebini, Harry'yi hala suçlayıp suçlamadığını, saçma sapan bir hareketle kendini riske atıp atmadığını...

      Çapulcu Haritası sayesinde okula döndüğünü öğrenmişti ama sadece bu kadardı. Etrafındaki kimseyle, en yakın arkadaşlarıyla bile bu durumu konuşamadığı için taşıdığı yükün ağırlığı artıyordu ama buna alışmıştı. Tek başına taşıması gereken bir yüktü. Arkadaşları Harry'nin savaş yolundaki en büyük destekçileriydi, yardım etmek için ellerinden gelenin fazlasını yapıyorlardı. Onlar olmasaydı hayatta kalabileceğini bile düşünmüyordu Harry. Herkesin sorumluluğu bu kadar fazlayken, onları bir de yıllardır sakladığı bir şeyle bunaltamazdı. Bir de korkuyordu tabii... Bunca zaman sonra onlara anlatmaktan, yargılayacaklarından, onu anlamayacaklarından... Gerçekten korkuyordu.

      Ara ara (belki daha sık) malikanedeki o anı düşünüyordu.

      Sana yardım edemez, daha önce etmediği gibi...

      Lucius Malfoy'un bunu söyleyişi, Draco'nun yüzüne yerleşen ifade ve babasına olan bakışları... Narcissa Malfoy'un da Lucius'u uyarırcasına seslenişi...

Shadow of Love | DrarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin