Bölüm 24 | VII

9.3K 903 1.6K
                                    

Guns N' Roses
Don't Cry (Alternate Version)

      Güvendiklerinin çoğunu kaybetmeye, kaybetmedikleri tarafından ise hayal kırıklığına uğratılmaya alışmıştı Harry. Buna alışmış olmak çok acıydı. Sevdikleri ölüyordu. Bir şekilde hayatta kalmayı başaranların ise ölmeyeceklerinin garantisi yoktu. Savaş sandıklarından daha yakın, durum ise daha kötüydü. Bunu iliklerine kadar hissediyorlardı. Dumbledore'un ölümü durumun ciddiyetini gösteren en büyük olaylardan biriydi. Albus Dumbledore... Çağın en güçlü büyücüsü... Güvendiği adamı tarafından öldürülmüştü. Harry artık öncekinden çok daha kayıp hissediyordu. Ne yapacağını, nasıl bir yol izleyeceğini bilmiyordu. Bildiği tek şey; bir an önce harekete geçmesi gerektiğiydi. Başkalarının canları da yanmadan, başka kayıplar yaşanmadan...

      Hortkuluk avına devam etmesi gerektiğine karar vermişti. Bunu yalnız yapmak istediyse de Ron ve Hermione elbette onu yalnız bırakmayacakları konusunda kararlı tavır sergilemişlerdi. Beraber daha güçlüydüler. Birinci sınıfta Felsefe Taşı ile başlayan yolculuğun sonuna kadar beraber devam edeceklerdi. Birbirlerinin eksiklerini tamamlayacak, birbirlerine destek olacaklardı. Aralarındaki bağın ne kadar güçlü olduğunu biliyorlardı. Eğer gerekirse biri, bir diğeri için canını hiç düşünmeden verirdi.

      Henüz yeni baba olmuş Remus'un yardım teklifini reddettikten sonra Altın Üçlü'nün Hortkuluk avı başlamış oldu. Bu süreç herkes için çok zordu. Özellikle geride bıraktıkları kişilerin güvende olduklarından emin olamazken belirsizliğin içinde sürüklenmek duygusal anlamda üçünü de yıpratıyordu. Lee Jordan'ın sunduğu radyo programı dışında doğru düzgün haber alamıyorlardı. Bir de Harry'nin haritası vardı. Elinde olmadan Draco'yu kontrol ettiği haritası... Bir Ölüm Yiyen olduğu ve Dumbledore'un ölümündeki payı düşünülürse okula alınmaması gerekirdi. Ancak Dumbledore'u bizzat öldüren Snape'in müdür olması bu durumu değiştiriyordu.

      Draco konusu Harry'nin hala en büyük acılarından biriydi. Özellikle son karşılaşmalarından sonra bir karadeliğin içinde sürüklendiğini hissediyordu Harry. Dondurma büyüsünün etkisi altındayken duydukları yüzünden kafası karmakarışıktı. Draco yardım istediğini söylemişti. Yardım etmesi için yalvardığını, defalarca mektup gönderdiğini... Harry'nin ise arkadaşlarını seçtiğini... Oysa Harry'nin mektuplardan haberi bile yoktu.

      Ortada büyük bir yanlış anlama olduğunu biliyordu artık. Ancak yanlış anlamanın tam olarak hangi aşamada, kimler yüzünden yaşandığını bilmiyordu. Keşke Draco ile konuşabilseydi, keşke ona mektuplardan haberinin bile olmadığını söyleyebilseydi. Draco'nun tavırlarının neden değiştiğini artık anlayabiliyordu. Yine de ona kızgındı. Bütün bunları en başında Harry ile konuşmadığı için... Draco'yu o durumda yalnız bırakabileceğine inandığı için... Çok öfkeliydi. Saçma sapan bir iletişimsizliğin sonuçlarının bu kadar ağır olması canını yakıyordu Harry'nin. Yapabilecek bir şeyinin olmaması da çok ağırdı.

      Öncelikleri vardı. Zamanı geri alamaz, yaşananları değiştiremez ve şu noktada Draco ile iletişime geçemezdi. Kazanmak zorunda olduğu bir savaş vardı. Harry ve Draco bu savaşta çoktan büyük yaralar almış, kendi paylarına düşen kısımda kaybetmişlerdi. Bunu kabullenmek Harry'nin haftalarını aldı.

      Başlarda öfkesi şu an olduğundan çok daha büyük ve kontrol etmesi güç durumdaydı. Dumbledore'un ölümü, Draco'nun bir düşman olarak gidişi, Snape'in ihaneti... Bunların üstüne Draco'nun Harry'den yardım istediğini öğrenmek öfkesinin katlanarak artmasına neden olmuştu. Sorumluyu bulmak istemiş, bunu Draco ile yaşadıklarını açıklamadan yapmanın bir yolunu aramıştı.

Shadow of Love | DrarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin