Bölüm 12 | V

13.6K 1K 1.5K
                                    

The Script
Kaleidoscope (2012)

      Harry'nin tatili berbat geçiyordu. Zaten Dursley ailesiyle iyi geçmesi de beklenemezdi. Ancak turnuvanın sonunda olanlar ve Cedric'in ölümü derinden etkilemişti Harry'yi. Her zamankinden daha huzursuzdu. Geceleri kabus görüyor, ter içinde uyanıyordu. Voldemort'un dönüşüyle ilgili bir şeyler öğrenmeye çalışıyor, başarısız oluyordu. Her gün gizlice haberleri dinlemeye çalışıyordu ama işe yarar bir şey çıkmamıştı. Arkadaşlarından da doğru düzgün bir haber alamıyordu. Voldemort'la karşılaşan Harry'nin kendisi olmasına rağmen kimse onu bilgilendirme gereksinimi duymuyordu. Büyücü dünyasından soyutlanmıştı. Bu yüzden düşüncelerinde boğuluyordu. Negatif düşüncelerde... Cedric'in ölümünü defalarca yaşamaktan yorulmuştu.

      Bütün bunlar yetmezmiş gibi bir de Draco konusu vardı. Onunla iletişimi sıfırdı. En son okulun son gününde, trende görmüştü. Arkadaşları bir an olsun yalnız bırakmadığından yanına gidememişti. Acaba ne yapıyordu? İyi miydi? Harry'yi düşünüyor muydu? Ona babasının da Voldemort'un yanında olduğunu falan söylemişti. Acaba evde bu konu konuşulmuş muydu? En önemlisi... Harry'ye karşı hala aynı hisleri mi besliyordu?

      Draco'nun nasıl bir ortamda olduğunu bilmiyordu. Voldemort'un geri dönüşüyle ailesinin nasıl bir yol çizebileceğini de bilmiyordu. Draco bütün bunların arasında hangi noktada kalıyordu? Onu ne kadar dahil ederlerdi? Bütün bu düşünceler Harry'yi çok korkutuyordu. Ya karşılaştıklarında Draco'nun bakışları değişmiş olursa? Ya Harry'yi umursamazsa? Ya eskisi gibi olursa her şey? Birbirlerinden nefret ettikleri zamanlardaki gibi? Harry'nin bu soruların cevaplarını alabilmek için daha çok sabretmesi gerekiyordu. Daha bir ay vardı önünde.

      Ve elbette bu bir ay olaysız geçmemişti.

      Ruh Emici saldırısıyla beraber Harry, alıştığı olaylı hayata dönüş yapmıştı. Okuldan atıldığı haberi, yoldaşlık üyelerinin Harry'yi kurtarmaya gelmesi, Grimmauld Meydanı'na geçiş, arkadaşlarıyla yüzleşme, mahkeme... Harry'den habersiz yaşananlar sinirini bozduysa da sonunda aralarına olduğu için rahatlamıştı. Sirius'un evindeydi. Ailesi olarak görebileceği herkes oradaydı. Güvendeydi. Ama güvende olmak artık Harry'nin önceliği falan değildi. Dışlanmak istemiyordu. Ailesiyle ve arkadaşlarıyla olmak istiyordu. Draco'yla da olmak istiyordu ama imkansızı istememesi gerektiğini biliyordu.

      Mahkemeden sonra okulla ilgili mektupları geldiğine Ron ve Hermione'nin sınıf başkanları olduğunu öğrendiler. Harry başta düşünmeden, kıskanmadan edemedi. O kadar şey yaşadıktan ve mücadele ettikten sonra kendisi yerine Ron'un olması şaşırtmıştı. Sınıf başkanı olmak istediğinden değildi. Sadece ne konuda eksik olduğunu düşünmek canını sıkmıştı. Ancak sonra arkadaşı adına mutlu oldu ve tebrik etti. Zaten başkan olmak Ron'un hatası falan değildi. En yakın dostu adına mutlu olması gerektiğini biliyordu. Üzüldüğü tek nokta vardı... Draco'yla başkanlar banyosunu kullanma konusunda daha dikkatli olması gerekecekti. Yani... Eğer kullanacaklarsa.

      Aradan günler geçti ve okula dönme vakti geldi. King's Cross'ta yoğun bir kalabalık vardı. Öğrenciler trene binmeye başlamışlardı. Harry ise stresli bir şekilde etrafa bakıyordu. Görmek istediği kişiyi görmeden daha ne kadar dayanabileceğini bilmiyordu. Ama Draco ortalarda yoktu.

      "Hadi dostum," diyerek dikkatini dağıttı Ron. "Neyi bekliyoruz?"

      Harry toparlanmaya çalışarak, "Hiç," dedi ve trene yöneldi.

      "Bizim erken gitmemiz gerekiyor zaten," dedi Hermione. "Başkanların önce toplanması gerekiyor," diye hatırlattı durumu.

      Harry başıyla onayladı, Ron ve Hermione önden ilerledi. İkizler ve Ginny de gitmişti. Harry trene birkaç adım kala son bir istekle başını çevirdi. O anda bütün kalabalığın arasında saçlarıyla kendini gösteren kişiyi buldu. Bakışlarının buluşması ise gecikmedi. Harry, nefesini tuttu. Kalbi göğüs kafesini parçalayacakmışçasına hızlı ve güçlü atmaya başlamıştı. Draco'nun yüzünde bir gülümseme bekledi. Bir samimiyet, sorun olmadığını gösteren sıcak bir ifade... Ama göremedi. Draco ifadesizce birkaç saniye baktıktan sonra yanındaki Pansy'ye dönmüş ve onunla beraber trene binmişti. Harry yaşadığı hayal kırıklığıyla bir süre öylece kaldıysa da arkasında birilerinin toplandığını fark edince bindi trene. Karmakarışık olan düşünceleriyle boş kompartıman aramaya başladı. Dalgınlığı yüzünden boş olanları geçiyor, fark bile etmiyordu.

Shadow of Love | DrarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin