Bölüm 22 | VI

9.6K 932 2.4K
                                    

Mahler
Symphony No. 5: IV. Adagietto

      Zaman hızla geçiyordu. Harry darmadağındı. Tamamlaması gereken önemli bir görevi vardı ama odaklanmakta zorlanıyordu. Voldemort'u ilgilendiren, yaklaştığını düşündüğü savaşta etkili olabilecek bir bilgiye ulaşması gerekirken ve üstelik bu görev ona Profesör Dumbledore tarafından verilmişken... Kişisel sorunlarının görevinin önüne geçmesine engel olmalıydı. Odaklanmalıydı. Draco'yu biraz olsun zihninde geri plana atmalıydı. Bütün bunları biliyordu ama başaramıyordu. Draco'nun bir derdi olduğunu biliyordu. Son görüşmelerindeki tavrına rağmen ondan vazgeçmeye hazır değildi. Onu anlamaya çalışıyordu. Düşüncelerini, davranışlarını, söylediklerini... Harry'ye normalde asla kabul edemeyeceği şekilde davrandığı doğruydu. Ancak Harry, normal şartlar altında olmadıklarının farkındaydı. Zihninin derinlerinde bir yerlerde yanılıyor olduğu düşüncesi dolaşıyor olsa da Harry, onu görmezden geliyordu. Tek istediği; Draco'nun kendi isteğiyle böyle davranmadığını öğrenmekti. Gerisi bir şekilde çözülürdü. Yani... Çözülürdü, değil mi?

      Bütün kafa dağınıklığına rağmen Profesör Dumbledore'un verdiği görevi tamamlamaya kararlıydı. Profesör Slughorn'dan gerçek anıyı almanın kolay olmayacağını kabullenmişti. Ron ve Hermione'nin yardımıyla başaracağına inanıyordu. Ancak hiçbir ilerleme kaydedemediği yedi haftayı geride bırakmıştı. Gerçek anıyı almaya biraz olsun yaklaşamadığı gibi Draco konusunda da ilerleme kaydedememişti. Gözü sürekli üzerindeydi. Yalnız yakalamayı, onunla rahatça konuşabilmeyi umuyordu. Gün içinde Draco arkadaşlarının yanından asla ayrılmadığı için fırsat bulamıyordu. Geceleriyse gözünü haritadan bir an bile ayırmıyordu. Draco'yu Slytherin yatakhanesi dışında yalnız görse hemen harekete geçecekti. Ancak Draco, Slytherin yatakhanesi dışında hiçbir yerde yalnız kalmıyordu. Goyle ve Crabbe hep onunlaydı. Bazen Parkinson ve Zabini de ekibe dahil oluyorlardı. Harry ne yapacağını bilmiyordu. Bu durumdan arkadaşlarına bahsedemiyordu da... Tamamen yalnızdı. Kendisi çözmek zorundaydı. Draco'nun gizemiyle, ona duyduğu özlemle ve karmakarışık hisleriyle yalnız baş etmek zorundaydı. Keşke Draco'yla sakince konuşmanın yolunu bulabilseydi... Keşke ona ulaşmanın bir yolunu bulsa bile Draco'nun 'sakin' davranacağından emin olabilseydi. Belirsizlik canını sıkıyordu.

      Günler hızla ve kesinlikle Harry'nin istediğinden çok farklı şekilde geçmeye devam etti. Ron, Harry'ye ulaşması gereken çikolatalar yüzünden aşk iksirinin etkisi altında kaldı. Bunu bir fırsat olarak gören Harry, Profesör Slughorn'dan yardım istedi. İşler planladığı gibi ilerlemedi. Harry anıyı almayı başaramadığı gibi... Ron ciddi bir zehirlenmeden son anda Harry'nin 'bezir' müdahalesiyle kurtuldu.

      Ron'un zehirlenmesinden tam bir hafta sonra Harry, daha fazla dayanamayarak Kreacher ve Dobby'yi Draco'yu takip etmeleri için görevlendirdi. Onun ne karıştırdığını bulursa çözüme ulaşmanın daha kolay olacağını düşünüyordu. Öyle ya... Ailesinin zoruyla bir işler karıştırdığını düşünmeden edemiyordu. Hatta ona aşık olan yanı; Draco'nun Harry'yi korumak için öyle davrandığını bile düşündürmüştü. Bu yüzden ona yardım etmenin yolunu bulmaya hala kararlıydı. Ona olan inancını hala kaybetmemişti. Ancak ne yazık ki ev cinleri işe yarar bir bilgi getiremediler. Aksine Draco'nun şüpheli hiçbir davranışı olmadığından eminlerdi.

      Umutsuzluğa kapılmadan araştırmaya dikkat eden Harry, bir süre sonra Draco'nun İhtiyaç Odası'nı kullandığını fark etti. Orayı ne için kullandığına o kadar çok kafa yormuştu ki; bir sonuca ulaşamayınca çaresizce Ron ve Hermione'ye açtı konuyu. Nasılsa onun Draco'dan şüphelendiğini biliyorlardı. Harry, bu durumun iyi mi yoksa kötü mü olduğuna karar veremiyordu. Arkadaşları onun Draco'ya takıntılı olmaya başladığını düşünüyorlardı. Evet, doğruydu. Ancak arkadaşları bu takıntının yersiz olduğunu düşündüklerini belli etmekten çekinmiyorlardı. Harry ise bunun basit bir şüphelenme olmadığını, işin aslını onlara açıklayamadığı için kendini suçlu hissediyordu. Yine de en doğrusu buydu...

Shadow of Love | DrarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin