Bölüm 20 | VI

9.7K 864 1K
                                    

Michael Schulte
Falling Apart (2017)

      Beşinci senesiyle altıncı senesi arasındaki tatilde Harry, her zamankinden daha düşünceliydi. Bir önceki yaz Ruh Emici saldırısına uğramış olmayı, bu yaz içinde bulunduğu duruma tercih ederdi. Sirius'un ölümünü hala tam olarak atlatamamıştı. Draco'dan ayrılmış olmak da canını çok sıkıyordu. Bir önceki yaz boyunca da görüşmemişlerdi ama sonunda onu göreceğini, onunla konuşabileceğini bir şekilde biliyordu. Artık öyle bir şansı yoktu. Önceden kimseye belli etmeden yaşamaya çalıştığı hislerini, kendine bile belli etmemeliydi. Görmezden gelmeyi, bastırmayı öğrenmeliydi. Bunu nasıl yapacağını bilmiyordu. Onu gördüğü ilk anda nasıl hissedeceğini, ayrılma konusunda ortak karara varmış olsalar bile kararının arkasında durup duramayacağını bilmiyordu. Gerçi... Ona bir şey olacağı düşüncesi aklına düştüğü anda kararının arkasında durmak kolaylaşırdı. Ancak bu; daha az acıtacağı anlamına gelmiyordu.

      Dumbledore'un Dursley evine gelişi oldukça tuhaftı. Sirius'un vasiyetinden bahsetmişti. Grimmauld Meydanı'ndaki evi Harry'ye bırakmıştı. Böylece Kreacher'ın da Harry'ye kaldığı anlaşılınca onu Hogwarts mutfağına göndermişti Harry. Sonra da Dumbledore ile beraber Slughorn'u Hogwarts'ta profesörlük yapması için ikna etmeye gitmişti. Ardından da Kovuk'a geçmişti.

      Kovuk'un bahçesinin sınırlarına çıkamadığı haftalar boyunca durumlar iyiye gitmiyordu. Gelecek Postası yeni kayıp, ölüm ve kaçış haberleriyle doluyordu. Dışarıda bir şeyler olduğu, kötünün yaklaştığı kesindi. Ancak ellerinden bir şey gelmiyordu. Güvenlik sebebiyle oraya tıkılıp kalmışlardı. Zamanlarını bahçede Quidditch oynayarak geçiriyorlardı. Harry ve Hermione, Ron ve Ginny'ye karşı oluyorlardı genelde. Hermione çok kötü, Ginny ise çok iyi olduğundan bir şekilde durum eşitleniyordu.

      Okulun açılmasına az bir zaman kala alışveriş için Diagon Yolu'na gittiler. Alınacaklar alındıktan sonra elbette Weasley Büyücü Şakaları'nı ziyaret etmişlerdi. Ancak oradayken Harry'nin dikkatini çeken bir şey oldu. Dükkanın camından Draco'yu gördüğünde kalp atışlarının hızlanmasına engel olamamıştı. Ancak bir tuhaflık olduğunun farkındaydı. Ron ve Hermione de Draco'yu fark ettiklerinde hızlıca dükkandan çıkıp Draco'nun ardından baktılar. Draco ise kısa sürede gözden kaybolmuştu. Harry kendini tutamadı ve arkadaşlarıyla beraber Draco'nun peşine düştü. Artık altına gizlenmekte zorlandıkları pelerinin sorun çıkarmamasını umuyorlardı.

      Draco'nun izini Borgin and Burkes'te bulduklarında Harry'nin canı sıkılmaya başlamıştı. Draco'nun neyin peşinde olduğunu bilmiyordu ama nedense içinde kötü bir his vardı. Borgin'den bir şeyi saklamasını, bir şeyi de tamir etmesini istemişti. Harry her ne kadar kötü hissetse de Draco'nun kötü işler karıştırmadığına inanmak istiyordu. Belki yanlış duymuştu. Belki de duydukları çok alakasız bir şeyle ilgiliydi. Sonuçta Draco kötü biri değildi. Arkadaşları bilmese de Harry gerçeği biliyordu. Draco'nun nasıl biri olduğunu, kötülük peşinde koşmayacağını biliyordu.

      Harry tatilin son haftasının çoğu zamanını Draco'nun Knockturn Yolu'ndaki hareketlerini düşünerek geçirdi. Kendini pozitif olmaya zorlasa da bazen başarılı olamıyordu. Draco'nun iyi hallerini bildiği gibi, öncesini de biliyordu sonuçta. Üstelik onu eskisinden çok daha iyi tanıyordu. Draco'nun yüz ifadeleri, konuşma şekli bile tuhaf hissettirmişti. Bu yüzden Harry'nin o akşamı unutması kolay olmuyordu.

      Nihayet tatil bitmişti. Kovuk'ta güvendiği ve sevdiği kişilerle olmak hoşuna gitse de Hogwarts'ta olmak gibisi yoktu. Sonuçta Hogwarts, Harry'nin eviydi. Üstelik Draco'yu yeniden görürse bir sorun olmadığını anlayarak rahatlayabilirdi.

Shadow of Love | DrarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin