Bölüm 11 | IV

15.2K 1.1K 1.9K
                                    

James Blunt
Stop The Clock (2019)

      Aradan üç hafta daha geçti, üçüncü göreve çok az kalmıştı artık. Harry ve diğer şampiyonlar, üçüncü görevin bir labirent olacağını öğrenmişlerdi. Harry de Ron ve Hermione ile bir takım saldırı büyülerine çalışmaya başlamıştı. Yine de Draco ile olan görüşmelerini kaçırmıyordu. Sadece daha kısa sürüyordu ve gece yarısı çıkamıyordu. Çünkü labirent görevini öğrendikleri gece Barty Crouch olayından sonra Sirius'a söz vermişti. Ortalarda dolanmayacaktı, dikkatli olacaktı falan. Draco da bunu anlayışla karşılıyordu. Harry turnuvaya isteyerek katılmadığından tehlike ihtimalini her an göz önünde bulundurmaları gerektiğini düşünüyordu.

      Ron ve Harry, Kehanet dersi için Kuzey Kulesi'nin yolunu tuttular. Döner merdiveni de geçip Profesör Trelawney'nin loş odasına girdiklerinde sıcaktan bayılacaklardı neredeyse. O kadar sıcaktı ki Harry perdeli pencerelerden birinin yanına geçip pencereyi birkaç santim araladı. Böylece hafif bir esinti onu rahatlatacaktı. Son derece rahattı. Hatta o kadar rahattı ki... Profesör son derece sıkısı dersi, son derece sıkıcı şekilde anlatmaya başladığında Harry'nin uyuyakalması çok zaman almadı. Uyuyakalmasaydı da zamanı muhtemelen Draco'yla gizli gizli bakışarak falan geçirirdi.

      Harry uyuyakaldığı o kısacık sürede rüyalar alemine geçiş yaptı. Rüyasında Voldemort, Kılkuyruk ve Nagini vardı. Voldemort, Kılkuyruk'un hatasından bahsettikten sonra Nagini'ye Harry Potter'ı yiyebileceğini söylemişti. Sonra da Kılkuyruk'u cezalandırmak için Cruciatus uygulamaya başlamıştı.

     Draco da derse olabildiğince ilgisizdi. Bakışları genel olarak Harry'deydi. Uyuyakaldığını anladığında önündeki boş kağıda bir şeyler yazmaya başlamıştı. Muhtemelen sıradaki kuğu notunu hazırlıyordu. Ancak tamamlamaya fırsatı olmadı. Çünkü Harry, bir anda çığlık atmaya ve yattığı yerde kıvranmaya başlamıştı. Acıyla bağırırken yara izini tutuyordu. Önce Ron fırladı yerinden. Ondan sadece bir saniye sonra Draco. O sırada yüzüne yansıyan endişenin ya da tavırlarının dikkat çekip çekmeyeceğini düşünememişti. Neyse ki sınıftaki herkesin ilgisi Harry'de olduğundan kimse Draco'yu fark etmemişti.

      Harry yerde kıvranmaya ve bağırmaya devam ederken, Ron ve Profesör Trelawney onu uyandırmaya çalışıyorlardı. Draco ise dikildiği yerde nefesini tutmuş, Harry'nin gözlerini açmasını bekliyordu.

      "Harry! Harry!"

      Harry gözlerini açtığında elleri yüzüne kapanmış halde yerde yatıyordu. Yara izi öyle acıyordu ki gözleri sulanmıştı. Acısı gerçekti. Hala hissedebiliyordu. Bütün sınıf tepesinde dikiliyordu, Ron ise yanına diz çökmüştü.

      "İyi misin?" diye sordu Ron.

      "Elbette iyi değil!" Profesör Trelawney heyecanla Harry'ye baktı. "Ne oldu, Potter? Bir önsezi mi? Bir hayalet mi? Ne gördün?"

      "Hiçbir şey," diye yalan söylerken doğrulup oturdu Harry. Titriyor ve huzursuzca etrafına, etrafındaki gölgelere bakıyordu. Voldemort'un sesi kulaklarındaydı.

      Profesör Trelawney, Harry'yi ikna etmeye çalışıyordu hala. Bu konularda deneyimi olduğundan bahsediyor, gördüklerini soruyordu.

      "Sanırım hastane kanadına gitmem gerek," dedi Harry. Dumbledore'a gidip gördüklerinden bahsetmek istiyordu. Ancak profesör bu sefer de Harry'nin daha fazlasını görebileceğinden, bu şansı tepmemesi gerektiğinden bahsetmeye başlamıştı. Araya Draco girdi.

      "Potter'da öyle bir yetenek olduğundan şüpheliyim, Profesör." Herkesin bakışları Draco'yu buldu. "Eminim saçma sapan bir kabus gördüğü için anlatmaya utanıyordur. Zorlamanıza gerek yok bence."

Shadow of Love | DrarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin