2. Bölüm

142 37 6
                                    

Mültimedya : Sinan Güney

Bölümün şarkısı: Sarıl Bana

Merhabalar! Gecenin ikisi ve ben  üçüncü bölümü paylaşıyorum. Umarım hoşunuza gider.  Daha sık bölüm paylaşmaya çalışacağım ama sınavlar yaklaşıyor. Umarım çok ihmal etmem burayı. İyi okumalar! ;)

...

Yine bütün gece Riverdale dizisini izledim ve bunun sonucunda saat 7.30 da zar zor kalktım. Resmen tuvaletteyken formamı giyiniyordum. Yüzüme bile bakmadan -bakmaya zaman yoktu- hemen evden çıktım. Daha erken gidebilmek için metroya binecektim tam metronun kapısının kapanacağını gördüm ve koşa koşa kapıdan içeri girmeye çalıştım. Sonra da sıkıştım! Aslında tam olarak sıkışmadım. Biri beni çekti. Tam kendime geldim ve çocuğun yüzüne baktım. Aha, Sinan bu! Sinan bizim sınıfta, sarı saçlı yeşil gözlü, tabiri caizse taş gibi çocuktu.

''Upss!'' dediğinde kollarının arasındaydım.

''Sinan, çok teşekkür ederim. Sen olmasaydın, ölmüştüm ben!''

''Tamam,  Bir şey olmadı. Tuttum seni!'' dediğinde gülümsemeye çalıştım.

''Matematik sınavına çalıştın mı?'' diye sorduğunda yüzümü buruşturdum. 

''Hass*ktir! Bugün müydü o ya?'' diye gayet kibar(!) bir şekilde sordum.

''Evet. Sanırım sen de çalışmadın.'' dedi gülerek. Başımı sallayarak onayladım söylediğini.

''Bütün gece dizi izledim.'' 

''Bende.''

''Ne izledin?''

''Riverdale.'' dediğinde dilimi yutacaktım! Çünkü bende bütün gece o diziyi izlemiştim. Valla Jughead Jones 'um için. 

''Oha! Bende!'' dediğimde inecek olduğumuz durağa gelmiştik.

Yan yana, okul yolunda, sessizce yürüyorduk. Ta ki sessizliğimi bozana kadar.

''Da, Sinan  biz matematik sınavını ne yapacağız?''

''İstersen beraber çalışabiliriz.''

''İyi misin sen ?'' diye sorduğumda anlamsızca bana baktı.

''Efendim?'' 

''Yani, matematikte.'' dediğimde ufak bir kahkaha attı.

''Ha, matematikte. Yani, fena sayılmam aslında. Öğle teneffüsünde seni de çalıştırabilirim?''

''Anlaştık!''

Resmen bu sene ilk defa matematik dersine çalışacaktım.  Babamın o son söylediklerinden sonra az çok bir şeyler çalışıyordum. Okula geldik ama yine ayrılmadık. Sınıfa kadar beraber yürüdük. Tam sınıfa girdik, baktık ki sınıfta hoca var ve ders anlatıyor! Özür dileyip, içeri girdiğimizde, herkes bize bakıyordu. Sanki film çeviriyoruz burada! Hayır yani ben Sinan'la okula gelemez miyim?! Ders edebiyattı. Hiç sıkılmadan dinlediğim tek ders herhalde. Hoca, Özdemir Asaf'ın bir şiirini okuyordu.

''Seni bulmaktan önce aramak isterim.

Seni sevmekten önce anlamak isterim.

Seni bir yaşam boyu bitirmek değil de,

Sana hep, hep yeniden başlamak isterim..

Ne kadar anlamlı ne kadar güzel bir şiir. Hele ki ikinci mısrası en çok ilgimi çeken cümlesiydi. Seni sevmekten önce anlamak isterim...

(BİRKAÇ SAAT SONRA)

Öğle teneffüsü gelmişti. Sinan ile beraber ders çalışacaktık. Kantine gitmeye karar verdik. Atıştırmalık bir şeyler aldık ve boş bir masaya geçtik. Yanımıza sadece defterlerimizi almıştık. Benim defterim tam değildi ama Allahtan Sinan'ın bütün sayfaları tamdı. Çalışmaya başladık. Önce konulara bir göz attık. Benim anlamadığım yeri o, onun anlamadığı yeri elimden geldiğince anlatmaya çalıştım. Ve ilk defa ders çalışırken sıkılmıyordum ve baya bir şeyleri de kafama sokabilmiştim. Aslında çok zor değildi ha. Biz ders çalışmaya devam ederken, masamıza biri oturdu. Deniz. 

''Oturabilir miyim?'' diye sorduğunda Sinan hemen cevap verdi.

''Hayır.'' ne! niye reddetmişti ki? Gelse ne olurdu?

''Aslında, matematiğim bayağı iyidir.'' dediğinde yanıtladım.

''Tabii, oturabilirsin. Bizde matematik sınavı için çalışıyorduk.'' der demez hemen Sinan' ın karşısına benim ise yanıma oturdu. Ve o an hapşırdım. Hareketli bir şekilde hapşırdığımdan dolayı önüme küçük saçlar düştü ve Deniz onları kulağımın arkasına doğru itti. Birkaç saniye sadece gözlerimizle temas kurduk. Sanki gözleriyle bana bir şey anlatmak istiyordu. Benim ise... Nutkum tutulmuştu. Sessizliğimizi korurken Sinan' ın öksürük seslerini duyuldu. Hemen toparlandık. 

''Deniz, ben bu soruyu anlamadım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

''Deniz, ben bu soruyu anlamadım. Matematiğim iyi demiştin.''

Deniz başını onaylarcasına sallayarak, oturduğu yerden kalktı ve Sinan'ın yanına doğru ilerledi. Deniz soruyu çözerken telefonum titredi. Mesaj Selindendi.

Selin: OMG! Kızım o neydi?

Ada: Ne neydi ?

Selin: Kızım çocukla 30 saniye falan bakıştınız! 

Ada: Yav he he.

diye hızlı bir mesaj yazıp gönderdim ve telefonumu cebime attım. Ve zilin sesi duyuldu. Sınıfa doğru yürümeye başladık. Ortada ben, bir yanımda Deniz bir yanımda Sinan vardı.

 Sınıfa girdikten 5 dakika sonra Hayrettin Hoca sınıfa girdi ve hemen kağıtları dağıtmaya başladı. Göt korkusu sarmıştı bedenimi. Ne bok yiyecektim acaba? Ailem alışmıştı benim bu durumuma. Hayrettin hoca kağıdımı sırama koyduğumda soruları incelemeye başladım. Hem zor hem de kolay gibi görünüyordu. Çözmeye başlamaya çalıştım. İlk iki soruyu rahatlıkla çözebilmiştim. Valla 6. soruya kadar gayet iyi gidiyordum. Sonra 6. soruyla en az 5 dakika uğraşmama çözemiyordum. Sonra Deniz anlamadığım bir şekilde kağıdımı önüne çekti. Ne yapıyordu Allah Aşkına! 2 dakika sonra kağıdımı geri koydu. Kağıdıma baktığımda 6. sorunun çözümü ve bir not vardı. 0543******* numarasını yazmıştı! İçimden ''çüş!'' diye geçirmeden alamadım. Sınavın geri kalanının çoğu şaşkınlıkla birazcığını da sorulara bakmakla geçmişti. Resmen aklımı başımdan almıştı. Kağıdımı vermeden önce kağıda yazmış olduğu telefon numarasını sıraya yazıp, kağıttaki numarayı sildim ve numarayı telefonuma ''Deniz'' diye kaydettikten sonra  HAYRETTİN HOCACIĞIMA kağıdımı verdim. Teneffüs zili çaldığında, kalktım ve kantine gittim. Karnım çok acıkmıştı. Benim kendimde çok sevdiğim özelliklerden biri yemek yemeği ÇOK sevmemdi. Mesela insanlar üzüldüklerinde ya da sinirlendiklerinde yemek yemezler ya ben aksine daha da çok yemek yerdim. Hamburger, patates ve kola aldım. Bugün yine 20 tl bayılmıştım. Ama yemek için olduğu için çok da umursamadım.

Yemeğe başladım. Bitirdikten sonra da sınıfa doğru yürümeye başladım. Tam sınıftan içeriye girecekken telefonum titredi. WhatsApp tan mesaj gelmişti. Ama numarayı tanımıyordum.

0535****** : Selam!

Wtf?

---

ADANIN DENİZİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin