Multimedya: Onur Sönmez
Selam! Nasılsınız?
Ben, bitik haldeyim :(
Sürekli uzaktan eğitimler, zoom canlı yayınları, ebadan ödevler, gruplarda verilen ödevler...
İçinizi daha fazla karartmadan sizi yeni bölümü okumaya davet ediyorum. İyi okumalar ^^
...
*Rüzgarla beraber uçarak kaybolmak...*
Onur ve grubu yanımıza gelip oturdu. İçlerinden mavi saçlı ve hatırladığım kadarıyla ismi Nehir olan kız söze girdi.
''Hoş geldin. Nehir ben.'' deyip gülümsedi. Gülümsemesine karşılık olarak gülümsedim. Evet, gülümseyerek anlaşıyoruz!
''Ada.''
''Arda ben de.''
''Aras.''
''Zeynep.''
En sonunda grubun lideri olan Onur ismini söyledi. Geldiğinden beri gözlerini üzerimden ayırmıyordu ve bu... Rahatsız ediciydi.
''Onur.'' dedi benim tam gözlerimin içine bakarak.
''Ee, Ada. Senin yeteneğin ne?''diye sorarak sessizliği bozdu Zeynep.
''Şarkı söylüyorum.''
''Aaa, Onur da!'' diye atladı Nehir.
''Siz burada mı tanıştınız?'' diye sordum.
''Biz çocukluktan beri arkadaşız.Kardeş gibi olduk artık.'' dedi Aras. Ama Aras ve Onur daha olgundu diğerlerine göre.
''Onur,'' dedi Arda.
Şimdiye kadar pek konuşmamış olan Onur sonunda ağzını açtı.
''Efendim?''
''Söylemeye korkuyorum ama..,'' derken Onur, Arda'nın sözünü kesti.
''Evet ölen kız kardeşime çok benziyor.'' dedi! Ne? Kız kardeşi mi ölmüştü? Bir an aklıma Deniz ve Ece geldi...
''Onur'un kız kardeşi 1.5-2 yaşında ölmüş. O da senin gibi mavi gözlü, kumralmış. Ben birden ikinizi de çok benzetince... Çok özür dilerim...'' diye açıkladı Arda.
''Yo, önemli değil.'' dedim gülümseyerek.
''Hadi bir fotoğraf çekilelim!'' dedi Nehir heyecanla ve telefonunu eşofmanın cebinden çıkardı. Hafif gülümseyerek poz verdikten sonra bana instagram hesabımı sordu. Etiketleyecekmiş! Anında +6 takipçi geldi. Melisa, Zeynep, Nehir, Arda, Aras ve Onur. Ben de hepsini tek tek takip ettikten sonra Nehir'in hikayesine attığı fotoğrafı hikayeme attım ve telefonumu pantolonun cebine geri koydum. Sonra zil çaldı. Diğer beden dersinde de sohbet ettik. Onur'un 20 yaşında olduğunu öğrendim. Aras da 19 yaşındaymış. Yani daha olgun gözüktükleri konusunda yanılmamıştım.
Son ders zili çaldığında Aras ne kadar beni bırakmak istese de yürümek istediğimi söyledim ve rüzgarlı havada, rüzgarı iliklerime kadar hissederek yürüdüm. İyi geliyordu. Rüzgarı hissetmek... Rüzgarla beraber uçarak kaybolmak...
Yürürken birini gördüm... Deniz'i! Hayır ya. . . Bu olamaz! Ben hayal görüyorum. Kesin halüsinasyon görüyorum! Gözlerimi kırpıştırdım ama yine de görüntü gitmedi! Bu... Gerçekti...
Deniz
Demirci
İstanbul'da!
DENİZ'DEN
Uçaktan indikten sonra eski evimize gittim. Yani babam bizi terk etmeden önce ve terk ettikten sonra dokuz yıl boyunca yaşadığımız eve... Evin içine girdiğimde değişik oldum. Sanki... Evimi özlemişim gibi. Babam gittiğinde ben on, Ece dört yaşındaydı. Ece babamı hayal meyal hatırlıyor ama ben gayet net hatırlıyorum. Babam hiç Ece'yi sevmedi. Annem onu dünyaya getirirken öldüğü için. Babam Ece'yi sevmediği için ben de babamı sevmezdim. Sorduğu sorulara, benimle konuşmaya çalıştığı anlarda ya kısa cevaplar verirdim ya da öylece susardım. Bizi terk ettikten sonra babaannem baktı bize. Dokuz yıl boyunca. Sonra da İstanbul'dan Eskişehir'e gittik. Ve şimdi tekrar buradayım!
Koltukların ve eşyaların üzerindeki örtüleri kaldırdım ve eskiden kaldığım odaya gittim. Eskişehir'e taşındığımızda tüm eşyaları yeniden almıştık ve bu evdeki eşyalar hala yerindeydi. Bunun verdiği rahatlıkla bavulumdaki kıyafetleri dolaba yerleştirdim ve markete gidip buzdolabını doldurmak için gerekli şeyler aldım. Eve geri döndüğümde bir şeyler atıştırdım ve atıştırırken telefonda gezindim. Ada ile son 2 haftadır hiç konuşmasak da takipten çıkmamıştık. 2 haftadır ilk defa hikaye atmıştı. Tıkladığımda üç erkek ve üç kızla olduğu bir fotoğraf gördüm ve biri Ada'ya aşırı benziyordu. Kardeş deseler, inanacak kadar hem de... Okulun konumuna baktım ve evden çıktım. Hava rüzgarlıydı ve çok soğuktu. Taksiye atladım. Okulun önüne geldim ve iki dakika sonra zil çaldı. Tam zamanlama! Yüzlerce öğrencinin içerisinde Ada'ya aradı gözlerim. Birkaç dakika sonra bir çocukla konuştuğunu gördüm. Sonra da yürümeye başladı. Ağır adımlarla yürüyordu. Sanki yolun bitmemesini istiyor gibi.
Önüne çıkabilmek için arka sokaktan dolaştım ve sonunda önünden geçebildim. Beni önce görmedi. Sonra gözleri beni buldu. O an gözlerini kırpıştırdı. Ama gitmediğimi görünce önce şaşırdı sonra da dudakları kıvrıldı.
Hazır olun.
En baştan başlıyoruz!
---
Bölüm sonu.
Bölüm biraz kısa oldu. Diğer bölümü uzun tutma sözünü veriyorum :)
Çok çok sevildiniz, bol bol öpüldünüz! Bir diğer bölümde görüşmek üzere! 💕
Instagram: @xzeynepnisa
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADANIN DENİZİ
JugendliteraturGece ne kadar karanlıksa, o da en az o kadar aydınlıktı... *kapakta bu sözü yanlış yazmışım düzeltmeye üşeniyorumm