Bölümün Şarkısı : Perfect / Ed Sheeran
Selam bebeklerim! Nasılsınız? Karantina günleriniz nasıl geçiyor? Benimki : Kitap okumak, dizi-film izlemek, ve özellikle yemek yemek. Sıkıntıdan sürekli kendimi yemeye veriyorum. Karantina sonunda 50 kilo olacağım herhalde. Ajsşlkmdçsödk. Bugün birkaç kişiden mesaj aldım. Hikayeyi çok sevmişsiniz. Ben de sizi çok seviyorum!
Normalde her gün düzenli bölüm atıyordum ama bu bölüm 2 gün kadar gecikti. Birkaç gündür çok fazla yazma imkanı bulamıyorum. 15. bölüm de biraz gecikebilir. Ama burayı ihmal etmeyeceğim. Hikaye hakkında çok fazla sorunuz var. Özellikle ne zaman final olacağını çok fazla soruyorsunuz. Henüz karar vermedim ama büyük ihtimalle 30-35 bölüm arası final olacak. Zaman gösterecek neyin nasıl olacağını. Akışına göre yazıyorum. İyi okumalar! ;)
...
Önce annemleri uyandırmayı düşündüm ama daha sonra ''Halledebilirim.'' dedim kendi kendime. Mutfaktan annemin oklavasını aldım ve pencereyi açtım. Karanlık olduğu için yüzünü göremesem de bir erkek olduğuna emindim. Oklavayı kafasına vurdum ve yüz üstü bir şekilde odamın parkesine düştü. Önce korktum sonra büyük bir cesaretlilik göstererek yüzünü çevirdim.
Deniz?
''Deniz?'' dedim büyük bir şaşkınlıkla.
''Kızım senin elin ne ağırmış ya.'' dediğinde kıkırdadım.
''İnsan gelmeden önce haber verir.''
''Aradım ama duymadın herhalde.'' dediğinde telefonuma baktım. 3 dakika önce aramıştı.
''Neden geldin ki?''
''Fizik kitabını bende unutmuşsun.''
''Yarın da verebilirdin.''
''Ekşın olsun dedim.'' dediğinde gülmeye başladım.
''İyi misin peki?''
''Başımın ağrıması dışında evet.'' Başına baktım ama morarma falan yoktu.
''Herhangi bir şey ister misin?'' diye sorduğumda çevresine bakındı. Gözleri çalışma masamda durdu. Masanın üzerine bitirdiğim çikolatalı dondurma kabı vardı.
''Dondurma.''
''Bekle burada hemen getiriyorum.'' dedim ve kapıya yöneldim. Mutfağa gittim, buz dolabından çikolatalı dondurma ve bir tane kaşık aldım. Odaya girdiğimde Deniz'in duvarda asılı duran mantar panonun üzerindeki fotoğraflarıma baktığını gördüm. Geldiğimi gördüğüne, sandalyeye oturdu. Dondurmayı ona uzattım. Dondurmanın kapağını açtı ve yemeye başladı.
Sırıtarak ''Bu gerçekten sen misin?'' dedi panodaki 8. sınıf mezuniyet balosunda çekilmiş olduğum fotoğrafı gösterirken. O fotoğrafta biraz şişman ve kısaydım. Tamam siz yabancı değilsiniz kilom 59, boyum da 156 falandı. Şu an ise kilom 54, boyum ise 165. Evrim.
''Evet.'' dedim hafiften utanarak.
Sonra kapı çarpma sesi duydum. Gözlerim irice açılırken, Deniz'e baktım. Bana ''ne oluyor?'' dermiş gibi bakıyordu. Her kim çıktıysa, odama doğru adım seslerini duyuyordum. Deniz'in kolundan tuttuğum gibi giysi dolabımın içine sakladım. Ben de masadaki kitabın kapağını açıp, ders çalışıyormuş gibi yaptım. Birkaç saniye sonra odamın kapısı açıldı. Gelenin babam olduğunu gördüm. Allah'ım sen bu çilekeş kuluna yardım et. Amin.
''Kızım, sen hala uyumadın mı?''
''Yarın sınavım var da babacığım. Ders çalışıyordum.'' dediğimde gözlerini irice açtı. Normalde beni sabahlara kadar dizi izlerken gören babam, ders çalışırken görüyordu. Şaşırması normal.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADANIN DENİZİ
Teen FictionGece ne kadar karanlıksa, o da en az o kadar aydınlıktı... *kapakta bu sözü yanlış yazmışım düzeltmeye üşeniyorumm