Bölümün şarkısı: Bütün İstanbul Biliyo
Şu an aşırı sinirliyim! Resmen sinirden bir saat falan ağladım.
Bölümü yazdım, her şeyi güzel. Akşam yükleyeceğim, son düzenlemelerini yapıyorum. Bir baktım bölümü wattpadCİĞİM kaydedilmemiş!!! Yazdığım her şey gitti. Tekrar yazmak zorunda kaldığım için uzun sürdü yüklemem. İyi okumalar.
...
*Gece ne kadar karanlıksa o da en az o kadar aydınlıktı...*
Dakikalarca Deniz'in attığı mesajı düşündüm. Tüm ihtimalleri geçirdim aklımdan. En sonunda söyleyeceği her şeyi göze alarak aradım.
Çalıyor...
Açmadı.Oflayarak telefonu yatağa attım ve ellerimle başımı tutarak düşündüm. Neden o mesajı atmıştı? Beni bırakıp gitmiş miydi yoksa ayrılmış mıydık? Hışımla yataktan kalktım ve üzerime rastgele seçtiğim kıyafetleri giyerek yurttan aceleyle çıktım. Ne olduğunu öğrenecektim.
Yüzüme bile bakmadan hemen Deniz'in evine gittim. Kapısının önündeyken derin bir nefes aldım ve kendimi duyacağım şeylere hazırladım. Sonuçta benden ayrılabilir ya da Eskişehir'e geri dönebilir. Tüm cesaretimi toplayıp kapıyı tıklattım. Yaklaşık iki dakika bekledim ama açan olmadı. Tekrar tıklattım. Yine açan olamadı. Gözümden yaşlar bir bir akmaya başladı. ''Deniz aç şu kapıyı!'' diye bağırdım gözyaşlarım daha çok akarken.''Deniz yalvarırım, aç!'' diye bağırdım hıçkırıklar arasından. Gözyaşlarıma inat daha çok bağırıyordum.
''Bana bunu yapamazsın!'' diye bağırdım tekrar ve yere oturup sırtımı kapıya yasladım. Ya evde yoktu ya da duymamazlıktan geliyordu. ''Ben seni sevdim ya! Ben duygusuz biriydim Deniz! Sen beni kendime getirdin! Gel şuraya!'' diye var gücümle bağırmıştım ve bu yüzden sesim gitmişti. Hem gözyaşlarıma hem de bağırmama engel olamıyordum. Ona hesap sormak istemiyordum, ona sarılmak istiyordum. Sarıldıktan sonra hesap sorardım. Ama önce... Ona sarılıp gücümü toplamaya ihtiyacım vardı. Onun varlığını hissetmeye ihtiyacım vardı Hangi ara ona bu kadar çok bağlandım bilmiyorum ama onsuz yaşamak istemeyecek kadar bağlanmıştım işte. Karanlıkta yürürken yolumu aydınlatan yıldızım olmuştu... Gece ne kadar karanlıksa o da en az o kadar aydınlıktı. Mutsuzken olan huzurum... Üzgünken gülen yüzümdü o benim... Çaresizken sığındığım kişiydi. Kısaca hayatımın anlamıydı. Yaşamam için en önemli sebepti belki de.
''Lütfen.'' dedim ağzımdan bir hıçkırık daha çıktı. ''Lütfen.'' diye fısıldadım. Artık konuşmaya bile gücüm kalmamıştı.
Ağlayarak dakikalarca oturdum kapının önünde. Ne olduğunu bilmiyordum ve bu beni çıldırtıyordu. Hışımla oturduğum yerden kalktım. Sanki ruhum alınmış gibi yürüdüm caddelerce. Nereye gittiğimi bilmeden öylece yürüdüm. Telefonum çaldı. Duymamazlıktan geldim. İç sesim sorular sordu. Cevap vermedim. Çünkü henüz bende cevaplarını bilmiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADANIN DENİZİ
Teen FictionGece ne kadar karanlıksa, o da en az o kadar aydınlıktı... *kapakta bu sözü yanlış yazmışım düzeltmeye üşeniyorumm