Multimedya: Demir Barca - Bunda kötü çocuk tipi yok demeyin asıl kötü çocuklar böyle yakışıklı olanlar :Dsfg -
Selam canımsular!
Bu bölümü bir türlü yazamadım. Bir haftadır da Adanın Denizi'ne bölüm atamıyorum. Daha çok Ölmeden Önce de aktiftim. O hikayeme de bakın, cidden emek veriyorum.
Bu arada bu hikayeye 200 sayfa yazmışım. Yakın zamanda final yapacağım :( sonra da Ölmeden Önce de aktif olacağım. Eğer final bölümünün yorumlarında beni beklediğinizi görürsem Adanın Denizi'ne devam ederim. Yani her şey sizin elinizde. Sizce final bölümü nasıl olacak? Teorileriniz ne yönde? Yorumlarında teorilerinizi bekliyorum :)
...
*Güneş doğmaya başlıyordu ama benim için değil. Benim güneşim Ada'ya sarıldığım zaman doğacaktı*
DENİZ'DEN
''Oo, korkak tavuğumuz da buradaymış.'' dedim alayla.
''Sevgilin nerede Denizciğim?'' diye sorunca kaşlarım çatıldı.
''Kimden bahsediyorsun?'' deyip hızlı adımlarla tam karşısına geçtim. Anlamış mıydı? O kadar Ada'ya yalanlar söylemiştim ve bunun sonucunda Demir anlamış mıydı? Yok daha bedava yemek!
''Dur neydi? Aslı... Ah, hayır. Ada.''
''Lan orospu çocuğu! Onun adını bir daha ağzına almayacaksın,'' diye bağırıp yumruğu suratına gelişigüzel yerleştirdim. Yüzü yana kayarken Rüzgar bizi izliyordu -her zamanki gibi- Mert ve Akın da yanıma gelmişti. Demir yüzünü tekrar bana döndürüp elinin tersiyle burnundaki kanı sildi.
''Neden? Yoksa ona bir şey yapacağımdan mı korkuyorsun?''
''Bak Demir! Ada'yla ayrıldık ve eğer ona bir şey yaparsan kendini ölü say.''
''Ayrılmışsınız hala değer veriyorsun. Ve bunu benim kullanmayacağımı düşünmen çok büyük bir aptallık. Deniz Demirci.''
''Eğer Ada'yı kullanmayı denersen olacaklardan ben sorumlu değilim Demir Barca.'' dedikten sonra omzuna çarpıp bizi iki saattir bizi bekleyen taksiye bindim. Rüzgar geri zekalısı izleyecek bir şey bulamadığından hemen yanımıza koştu. Bu çocuk mal. Hem de katıksız.
Eve gittiğimizde Rüzgar'la Mert'e büyük olan odayı, Akın'a da küçük odayı verdikten sonra yerleşmeleri için bir süre bekledim. Birkaç dakika sonra Mert koşarak yanıma geldi.
''Ada'nın yurdunu kontrol eden adamdan haber geldi!'' dediğinde birkaç saniye boyunca aklımdan birçok ihtimal geçti.
''Ne olmuş? Anlat çabuk!'' diye bağırdım.
''Kızı yolda yürürken bayıltıp arabaya atmışlar.''
''NE!'' deyip hemen ayaklandım.
''Dur bi' sakin ol.''
''Ne sakin olması? Bırak beni!''
''Deniz bir dur. Zaten adamlar peşinde.''
''Adamların numarasını ver!'' diye bağırdım.
Mert'den adamların numarasını aldığım gibi evden çıktım. Motora binmeden önce adamları arayıp nerede olduklarını sordum. Beşiktaş civarlarında olduğunu öğrendiğimde motora atlayıp son gaz sürdüm. Yağmur yağdığı için kayma riskim vardı ama söz konusu Ada'ydı. 30 dakika sürecek yolu 10 dakikaya indirdiğimde motoru durdurup tekrar adamları aradım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADANIN DENİZİ
Fiksi RemajaGece ne kadar karanlıksa, o da en az o kadar aydınlıktı... *kapakta bu sözü yanlış yazmışım düzeltmeye üşeniyorumm