A

1.1K 120 41
                                    

"Arda ayakkabılarını giy."

"Okula gitmek istemiyorum."

Keşke benim de böyle bir şey söyleme hakkım olsa.

"Ama ben gitmek zorundayım. Baban da işe gidecek. Yani sen de gelmek zorundasın."

Savulun! Ağlama geliyor. 

"Gitmek istemiyorum."

Saniyenin binde birinde  hazır ve nazır gözyaşları devrede. Keşke ben de istediklerimi ağlayınca elde edebilsem.

"Arabanın tavanını açmana izin vereceğim, haydi."

Çocuğu ikna etme yöntemine bak hele! Ağzına bal çalıp bırakacak ve sonrasında her şeyi oluruna bırakacak. Sinir!

Bizim masumiyet karinesi de anında tav oldu. Ayakkabıyı giyişe bak sen. Yerim ya!

"Kalbine giden yol, sunroof'tan geçiyor."

Sen gülesin diye söylemedim. Ne diye sırıtıyorsun?

"Hassas noktasını bilip oraya oynamak gerekiyor sadece."

Vereceğin mesaja sokayım. Hassas noktana da ayrıca...

"Hassas noktayla zaafı karıştırmamak gerek."

Sırıtma!

"Haklısın."

"Olmadığım görülmemiştir."

"Göreceğiz."

"Zor o iş."

Telefonu tam olması gereken anlarda çalıyor, birini de bunu yapması için özel olarak tutmuşsa şaşırmam. Neyse, işim gücüm yok da sabah sabah seninle mi dalaşacağım? Zaten hâlâ midem ağrıyor anasını satayım. Kafamı ilaç kutusuna batırıp hepsini yutacağım, of!

...

İlhan: Yavru bala benim sınıfta hemşireler var.

Yeşim: Yani? 

İlhan: Yanisi ebeni de al gel, üçgeni tamamlayalım.

Yeşim: Çok komiksin ama gülemeyecek kadar yorgunum.

İlhan: Niye?

Yeşim: Dün gece boyunca ayrıştık da )

İlhan: Af buyur?

Yeşim: Ayrılık sonrası sevişme  :P

İlhan: Doktora tekmeyi bastın diye orgazm mı oldu?

Ne diyorsun kızım?

Yeşim: Şimdi biz bununla pek anlaşamadık ama tensel çekim tavandı biliyorsun.

İlhan: Lafını tavanla bölüyorum ama acelem var, bu serin hikayeyi çıkışta dinlesem nasıl olur?

Yeşim: Ne istiyorsun yavrum o zaman?!!

İlhan: Eve gitmem gerek, çıkışta sınav parasını yatırmam lazım ama kimliğimi unuttum a.k.

Gözün benim sınıfta da olsun, olur mu?

Sevda cadısı izin verdi ama sırf dırdır etmek için sınıfa bomba bile koyabilir.

Yeşim: Bu akşam kahve sözü verirsen kabul ederim.

Yoksa çıkar ve avucunu yala.

İlhan: Tamam, Sinan Efendi bu akşam evde olmalı zaten. Mekanı sen seç.

Yeşim: O vakit koş Forrest koş!

İlhan: Cansın.

...

Asansör bakımını bugüne denk getiren feleğin ben çemberini, bu dünyanın devr-i devranını, izzet-i nefsini...

Ciğerlerim götüme düştü. Kilo mu aldım yoksa ya? Bu kadar tıkanmam normal değil.

Bu evi dolduran Arda'ymış, baksana sessizliğe ya! Ne garip geldi bir anda. Hülya da yok anlaşılan.

Üstten ses geliyor ama ona görünmeden çıkayım yoksa lafa tutar ve ben yine Sevda'ya meftun...

Ha siktir! O da ne?

"Selam."

Gözlerini alt mekandan çek dostum. Yukarı bak, istikbal göklerde.

"Selam."

"Hayırdır? Arda nerede?"

Banyodan buhar hücum ediyor ve ben yuh diyorum abi, bu ne ya? Senin parlak ve kaslı tenine kurban. Allah kılları bile sayıyla vermiş adama.

"Okulda. Ben kimliğimi almaya geldim. Sabah telaşla çıkınca..."

Sabahın telaşı, şimdi hissettiklerimin yanında kurabiye kalır be! Ben ne diye durmadan yükseliyorum bu adama ya? Çiftleşme dönemim de değil.

"Arasan ben getirirdim."

"Evde olduğunu bilmiyordum."

Evet, odaya girmek iyi oldu. Kimlik arama bahanesiyle adamın vücudunda keşif aracı gibi dolaşmayı bırakıverdim.

"Arabadayken söylediğim diye biliyorum. Bugün izin alacağım, demiştim."

"Harika!"

Kimlik bulundu, artık tak topuk okula!

"Ben ka-"

Yuh, deve. Arkaya dikilmek nedir ya? Ulan yakın durdukça kendimi daha kısa hissediyorum yanında. Bu kadar uzun muydun aslanım sen? Gözler, ah o gözler bir de...

"Bekle istersen."

Ya kulağım arsızlıkta tavan yapıyor ya da bu ses tonu pek hayra alamet etmemekte. Yutkunma İlhan! Ulan çok klişe ama elimden bir şey gelmiyor. Dil hakikaten kuruyormuş böyle anlarda.

"Yok- ben giderim."

"İlhan."

Çok yakın... Çok sıcak...

"Hıhım?"

Çok yakın... Çok ıslak...

"Tadın hâlâ damağımda."

Hayal görüyorsam ey Tanrı'm, lütfen uyandırma!

Bu defa adım falan beklemeyeceğim. Yumul adamım, tabulara aldırma!

Çok yakın... Çok içinde...

Mırıldıyor mu o?

Dinlemeye niyetim yok. Azdırdıysan bedelini ödeyeceksin. Ve şu an tüm nöronlarım, bacaklarımın arasına hücum etmekte. 

O ne âlemde acaba? Ha şöyle, hazır sadece havlu varken altında biraz yoklamaktan zarar gelmez herhalde.

Zarar gelmez de... Nerede amına koyayım bu alet? Ulan yoksa?

"İlhan, yapma."

Ne yapmayayım, hazza tam hız sondaj mı?

"Dayanamıyorum ama."

"Ben de ama yapma."

Ha siktir! Dayanamıyor olsan elimin içi uzay boşluğuna değil Ağrı Dağı'na çarpardı.

Ben cidden onursuz salağın tekiyim! Adamın iş attığını sanıp duruyorum ama sonuç hep aynı anasını satayım. İstemiyor işte! Hay şansıma!

Uzaklaş şundan!

"Bak, önce..."

"Tamam, özür dilerim. Gitmem gerek yoksa geç kalacağım."

Oysa ne geliyorsa başıma, hep aceleciliğimden...

"İlhan."

"Gitmem gerek."

Geç olmadan hem de...




KlişeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin