Bölüm 31

1.1K 97 7
                                    

07.03.2020

Aslı'dan:

Mert içeride annemle sohbeti koyulaştırırken ben lavoboya geldim. İşlerimi hallettikten sonra ellerimi yıkadım. Kapıyı açtığımda Kerem karşımda duruyordu.

"Konuşalım mı Aslı?" Kafa salladım. Ben yatağın üzerine oturup ayaklarımı uzattığımda o da sandalyeye oturdu.

"Dinliyorum."

"Sen hastanede yatarken ben sana saldıranları bulması için bizimkilere haber verdim."

"E?"

"Depodalar şu an."

"Yarın raporluyum. Hallederim." Dedim memnun bi şekilde. Ama Kerem benim gibi değildi. "Bi sorun mu var?"

"Yok. Yani ufak şeyler. Onu da yarın hallederiz." Kafa salladım.

"Tamam. Ben dinleneceğim. Ben kalkana kadar Mert'le kaçayım deme. Kırarım bacaklarını." Gülümsedi. Ayağa kalktı. Alnıma öpücük bıraktı. Üzerimi örttü.

"İyi uykular patron."

"İyi uykular annecik." Kıkırdadık. Odadan çıktığında gülümsemem soldu. Göz kapaklarıma inen ağırlıkla kendimi uykuya teslim ettim.

Mert'ten:

"Öyle işte Şükran teyze. Bi yazın müsait oluyor annem. O zaman da köye gidiyoruz."

"Nerelisin sen?"

"Bayburt." Gözleri büyüdü.

"Neresinden?"

"Demirözü."

"Ersenler'i tanıyor musun?"

"Tanımaz mıyım? Belediye başkanının akrabaları değil mi?" Kafa salladı.

"Belediye başkanı Aslı'nın amcası." Gözlerim büyüdü. "Yani babasının kuzeni, amca sayılır."

"Sen nerelisin Şükran teyze?"

"Benim babam saraycıklı annem taksınılı." Kaşlarımı kaldırdım.

"Babam saraycıklı benim." Güldü.

"Adı ne babanın?"

"Özkan."

"Ana, yoksa senin baban sidikli Özkan mı?" Kıkırdadım.

"Evet." Annem babama sinirlenince hemen böyle seslenirdi. Nedeni ortaokula kadar çişini tutamamasıymış.

"E özkan bizim akrabamız." Dediğinde gülümsedim. Ne yani Aslı'yla akraba mıydım? Ben de diyorum neden bu kadar kanım kaynadı?

Biz bayağı sohbeti koyulaştırırken Kerem sadece bizi dinliyor. Arada telefonu çalınca salondan çıkıyordu.

Sonunda Aslı uyanmış saçı başı dağınık bir şekilde kapının önünde duruyor, tek eliyle gözünü ovuşturuyordu. Bu hali gözüme çok tarlı gelmişti. Saçlları dağınık yanakları kızarık ve dudakları şişti. Kim bilir böyle kaç kızı düşürmüştür.

"Sonunda uyandın kuzen." Dediğimde Şükran teyze memnun bi şekilde omzumu sıvazladı. Aslı'ysa kaşlarını çatmış bize bakıyordu.

"Alt tarafı bi saat uyudum. Ne ara akraba olduk ya?" Dediğinde hepimiz gülmeye başladık.

"Gel otur bakalım. Anlatalım." Dedi Şükran teyze diğer yanını gösterdiğinde. Aslı da topallayarak yanına oturdu.

Şükran teyzeyle oturup Aslı'ya olanları anlattıktan sonra bir süre daha sohbet ettik. Ta ki zil çalana kadar.

"Ben bakarım." Kerem ayaklandığında Aslı ofladı.

"Yine hangi komşumuzu çağırdın anne?"

"Ne bileyim ben be? Geliyorlar. Sanki ben çağırıyorum." Dediğinde Aslı yüzünğ buruşturdu.

"PATROOĞĞNN!" 

"Yine başlıyoruz!" Aslı içeri dalan Kemal'le göz göze gelir gelmez ayağa kalkmaya çalıştı. "Ayağım sa-" Kemal birden Aslı'ya sarılıp üzerine çıktığında Aslı omzuba geçirdi.

"Nasıl özlemişim?"

"Ulan ayı ayağım sargılı!" Dedi kıpkırmızı olmuş yüzüyle. Kerem, Kemal'i Aslı'nın üzerinden aldıktan sonra Aslı Kemal'in suratına geçirdi. "Öküz herif."

"Ağh." Kemal ikinci bir darbe almamak için poposunun üstünde uzaklaşırken Aslı ayağını tuttu. Kalkıp Aslı'nın koluna girdim. Kerem'le beraber kaldırıp eski yerine oturttuğumuzda Kemal'e öfkeyle baktı.

"Özlemişmiş göt herif niye hastaneye gelmedin o zaman?"

"Bunların suçu. Bana yeni haber verdiler." Dedi Aslı'nın yanındaki tekli koltuğa geçerek.

"Neden haber vermedikleri belli oluyor ama değil mi?" Aslı'nın dediğine karşılık Kerem ve ben kafa salladık.

"Madem Kemal de geldi. Diğerlerine de haber verin. Gelsin onlarda."

"Selin annesinde, Ayça'ların da pazar günü aile günü." Dediğimde annem ayağa kalktı.

"Peki madem. Burak'ı çağır." Dediğinde Aslı Kerem'e döndü.

"Ona da mı haber vermediniz?"

"Ya sanki bilmiyorsun Aslı. Şekeri var salağın boş yere heyecanlanır bi de onla uğraşmayalım diye çağırmadım."

"Tamam şimdi git ara gelsin. He bir de bana da bir sopa mopa bi şey ayarlayın." Kafa sallayıp salondan çıktığında Şükran teyze mutfağa gitti. Kemal de Aslı'nın yanının boş kalmasından memnun olup ortamıza geçti.

"E patron ağrın sızın var mı?"

"Sen gelene kadar yoktu." Dediğinde Kemal dudak büzdü.

"Kırılıyorum ama."

"Kırıl amınakoyayım. Aa milleti düşünmekten ebemizi düdüklediler." Dediğinde Kemal güldü ama ben o cümlenin altında yatan manayı bildiğim için dudak büktüm.

O akşam sanki bizden başka hiçbir şey yokmuş gibi güldük, eğlendik. Aslı da gülüyordu. Hem de içten bir şekilde. Demek ki aşk acısına tek çare dosttan gelirmiş. Burukça gülümsedim. Aslı'nın arkadaşlarına olan bağlılığı onu bu aşk bataklığından kurtarabilirdi.

Bununla ilgili bir şeyler yapmam lazımdı. Aklımın bir köşesine bunu not edip önümdeki yemeği yemeye devam ettim. Aslı'nın gülüşünü izledim. Gülünce kısılan gözleri, onun en çok gülmeyi hak edenlerden olduğunu belli edercesine orada duruyordu.

Mutlu olacaksın Aslı... Sana inanıyorum kuzen...

~~~~~

Evvet. Yine Aslı-Mert arkadaşlığının olduğu bir bölüm daha.

Bu arada Kemal'i çok koymuyorum bölümlere nedeni Kemal'in çok pozitif oluşu. Son bölümler bayağı negatif olduğu için koymadım. Ama diğer bölümler Kemal de olacak :))

Oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın :))

KAKTÜS & LAVİNİAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin