Bölüm 28

1.1K 92 34
                                    

04.03.2020

Deniz'den:

Aslı sözlerini bitirip gittikten sonra sokağın başında Ahmet'i gördüm. Göz devirdim.

"Bir de başıma bunu sardım."

Ahmet yol boyu konuşurken benim aklımda dünki olanlar vardı. Aslı benim en yakın arkadaşımdı. Daha önemlisi kızdı. Yani... Nasıl aşık olur aklım almıyor. Bana değer verdiğini biliyordum. Ama aşk... Çok başkaydı. Ve iğrençti.

"Sen beni dinliyor musun?"

"Aslı'ya dün neden o kadar sert vurdun?"

"Ne? S-sen söyledin."

"Ben sana vur dedim. Öldür demedim."

"Bazen seni anlamıyorum Deniz. Kendinle çelişiyorsun." Hızla önüme geçtiğinde göz devirdim.

"Herkes bıraksın beni zaten. Ben arkadan gelirim." Derin nefes verip arkasından gittim.

****
Derse girdiğimizde herkes çalışıyordu. Aslı hariç. Evde de çalışmıyordu. Sadece sınava girmeden hemen önce bir kez okuyup o bilgilerle giriyordu.

Evet o çok özenilen çok çalışmayıp iyi not alanlardandı.

Çalışmak yerine oturmuş resim çiziyordu. Elimi çeneme koyup izledim. Tamam güzek kızdı kabul ama. Aşık değildim. Ve bugüne kadar arkadaşım olarak gördüğüm birinden de hoşlanmam pek mümkün değildi.

Onu izlediğimi fark etmiş gibi bakışlarını bana çevirdiğinde dik dik baktım. Ama o benim gibi bakmıyordu. Bakışlarında kırgınlık vardı. Ona aşık değildim. Ne yapayım?

Bakışlarını tekrar önündeki çizime çevirdiğinde ben de önüme döndüm. Ah be Aslı. Nasıl aşık oldun ki bana?

*****

Sonunda sınav haftası bitmişti ve öğrenciler olarak nefes alabilmiştik. Biz de Ahmet ve Defne'yle kendimizi ödüllendirmek için sürekli geziyorduk. Yani en azından düzenliyorduk. Ama sorun şuydu ki. Son zamanlarda Ahmet sürekli ortalıktan yok oluyordu. Garipti çünkü sürekli bana kuyruk olurken birden yok olması. İçimde bi boşluk oluşturmuştu.

Aslı'ysa. Artık bazı şeyleri kavramıç gibiydi. Pes etmişti. Bana yaklaşmıyordu. Ve sanırım en iyisi buydu. İkimiz içinde...

Defne'yle otururken aklıma gelen şeyle surat astım.

"Ahmet nerede kaldı yine?"

"Bilmem. Geç geleceğini söyledi."

"Şimdi dağılacağız ama." Dediğimde omuz silkti.

"Bu aralar onu çok fazla kafana takıyorsun." Dediğinde göz devirdim.

"Defne ne alakası var?"

"Çok alakası var. Hani Aslı'dan uzak durmak için sevgili numarası yapıyordun. Sen bu evcilik oyununa çok çabuk alıştın. Uyarmadın deme."

"Saçmalıyorsun."

"Umarım saçmalıyorumdur." Hesabı ödeyip kafede kalktığımızda Ahmet nefese yanımıza geldi.

"Gidiyor musunuz?" Göz devirdim.

"Evet. Nerde kaldın?"

"Ş-şey işlerim vardı."

"İşlerin de arttı bu aralar." Dediğimde Ahmet Defne'ye baktı.

"Neyse. Ben gideyim. Sizin konuşacaklarınız vardır." Defne gittiğinde Ahmet'le kafeden çıktık.

"Cidden Deniz çok üzgünüm. Ailevi sıkıntılarımız var. O-onları çözmeye çalışıyorum." İçimden bir ses 'yalan' diye bas bas bağırsa da Ahmet'in yalan söyleyeceğini düşünmüyordum.

"Anladım." Ara sokağa girdiğimizde kaşlarımı çattım. "Yapabileceğim bir şey var mı?" Bana dönüp elimi tuttu.

"Sen yanımda ol yeter." Gülümsedi. Neden gülümsemesi samimi değildi?

"Oo çifte kumrular."

"Şunlara bak Hamdi abi."

Ahmet'e baktım. Korkuyla onlara bakıyordu. Aslı olsa korkmazdı.

Neden sürekli onu Aslı'yla kıyaslıyorum?

Geri adım attım. Hamdi denen adam üzerime geldi.

"Gel bakalım güzellik. Biraz da bizimle paylaş afetliğini." Yutkundum. Suratına tükürdüğümde eliyle yüzünü silip sinirle bana baktı. "Sen ne yaptığını sanıyorsun he? Sürtük!" Tek elinin tersiyle tokat atmasıyla kenara savruldum. Kafa arkaya çarparken gözlerim karardı. Hatırladığım tek şey o tokattı.

Aslı'dan:

"Ya şu kadın asla 'kızımın sınavları bitti salayım' demiyor."

"Abartma be alt tarafı yün iplik aldın."

"Sen öyle san sabahtan beri yok kabartma tozu, yağ, süt her şeyi aldırdı. Ne zaman misafir gelse olan bana oluyor ya." Kıkırdadı. "Gülme Mert."

"Tamam." Deyip gülmeye devam ederken süt mısırcıyı gördüm.

"Meeert."

"Hm?"

"Bize mısır alsana. " deyip cebime yeltendiğimde kolumu tuttu.

"Bu seferlik benden olsun." Dedi artist artist.

"2.5'lik şey için mi kasılıyon aq?"

"Ne var be?"

"Hadi git al. Ben önden gidiyorum. "

"Keççap bol olacak değil mi?"

"Evet." Kafa sallayıp ilerledim. Allah'ım neden bir yüncü dört sokak ötede olur ki?

Ara sokaklardan geçerken çıkmaz sokağın ucunda bi kavga olduğunu fark ettim.

Beni ilgilendirmez.

Ya birine bi şey olursa?

Oflayıp ilerledim.

Altı kişi birine dikleniyordu. Daha iyi görebilmek için yaklaştığımda Ahmet'i gördüm.

"Manitan baygın. Bakalım ne yapacaksın genç adam?" Dediğinde kaşlarımı çattım. Ve yerdeki Deniz'i görmemle elimdeki şişleri yere attım.

"Noluyor lan?"

"Aslı?" Ahmet'in gözündeki o rahatlama hissi belli oluyordu.

"Vay vay. Ulan herife bak birini halletmiş de ikincisi geliyor."

"Ne diyorsun lan sen yavşak?" Deyip kafayı geçirdiğimde geri  sendeledi. Diğerleri üzerime yürüdü. Sendeleyenin kasığını tekme attığımda diğerleriyle baş etmeye çalıştım. O sırada Ahmet arkada duruyordu. Dikkatim dağılınca suratıma yumruk yedim. Duvara yapıştığımda diğer yumruğu suratıma yemem gecikmedi.  Arka arkaya yumrukları suratıma yerken yere düştüm. Karnıma tekmeleri yiyordum.

Yerden baktığım tek şeyse Deniz'di. Yüzü ne kadar güzeldi.

Ahmet'se sadece izledi. Daha sonra yerde olan Deniz'i kucağına aldı. Bana kısa bir bakış atıp kaçtığında ağzımdan tek bir şey döküldü.

"Deniz."

Saniyeler sonra bilincim kapandığında son hatırladığım Deniz'in o güzel yüzüydü

~~~~~

Bir bölümün daha sonuna geldik.

Biliyorum Aslı'nın çekmediği kalmadı. Biliyorum Deniz hala mal.

Medyaya düştüm bu arada

KAKTÜS & LAVİNİAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin