Bölüm 13

1.3K 110 54
                                    

22.02.2020

Evvet sabahın dokuzunda kim bölüm atar. İt's me.

Deniz'den

Buraya geleli 4 gün olmuştu ve Aslı'yla çok güzel zamanlar yaşamıştık. İşin garip tarafı Defne bile bizimle uğraşmamıştı. Açıkçası bu işime gelirdi. Çünkü Aslı sinirlenmediği zamanlar pamuk gibi oluyordu ve ben bu Aslı'yı daha çok seviyordum.

Şimdiyse Ateşin başında oturmuş Otelde çalışan bi amcanın hikayelerini dinliyorduk.

"Şimdi size uludağın öyküsünü anlatacağım. Bundan 150 sene evvel bu dağın üzerine tek bir damla kar yağmazken buralar avlanma yerişmiş. İzinsizce hayvanları katleden avcılarla doluymuş. Hayvanların öldüğünü öğrenen Bursa'lı bi genç odunculuk yaparak hayatını devam ettiriyormuş. Onu tanıyanlar onu çok severmiş. Bu genç yapılı, güzel yüzlüymüş. Ama abartılacak derecede değilmiş. Bir gün uludağın yakınındaki ormanlarda odunlarınk toplarken o kötü yürekli avcıyı görmüş. Avcı iriymiş. Gri sakalları, sarı dişleri ve kocaman kırmızı bi burnu varmış.  Onu engellemek istemiş ama onun elinde tüfek kendi elinde de balta varmış. Ertesi gün aynı yere gelmeyi aklına yazdıktan sonra ordan uzaklaşmış. Köye döndüğünde halka avcıyı gördüğünü onu haklayacağını anlatırken, gözü bir kızın üstünde durmuş. Bembeyaz ay gibi parlayan bir teni, sapsarı saçları, yemyeşil gözleri ve ufacık burnuyla herkesi kolayca kendine aşık edebilirmiş. Ve öyle olmuş da oduncu çoçuk ay tenli kıza aşık olmuş. Hatta öyle aşık olmuş ki sabah akşam onu düşünmekten odun işlerini bile aksatır olmuş. Kıza aşkını itiraf etmek istesede içindeki reddedilme korkusu onu engellemiş..."

Karşımda duran Aslı'ya baktığımda bendeki bakışlarını alıp ateşe çevirdi.

"Neyse günler geçmiş. Oduncu belinde silahıyla odun toplamaya devam ediyormuş olur da avcıyı görürse diye... Öyle de olmuş avcıyı yine bi hayvanı katlederken görmüş. Belindeki silaha hemen davranmış. Onu uyarmış önce ama avcı kibirliymiş kendine göre çelimsiz bir çocuktan korkmamış. Tüfeğini kaldıracakken çocuk onu alnından vurmuş. Çocuk köye gittiğinde bayram havası varmış. Kötü kalpli avcıyı öldürdüğü için herkes onan iltifat ederken sevdiği kızı görmüş. Ağlıyormuş kız. Kızın yanına gidip konuştuğunda kız onu terslemiş. Çünkü meğerse avcı, ay tenli kızın babasıymış. Oduncu duyduklarının şokuyla kızdan uzaklaşmış. Zaten kıza göre çirkindi ve üzerine babasını öldürmüştü. Artık hiçbir şansı yoktu.

Bir hafta sonra oduncu dertli dertli odun toplayarak geldiğinde köyde düğün havası varmış. Küçük çocuklardan öğrendiği şeyleyse yıkılmış. Ay tenli kızı başka bir adamla evleniyormuş. Düğünün olduğu yere gelmiş. Ay tenli kızı uzaktan izlemiş. O adamla evlenmeyi kabul ettiğinde oduncu tabancayı kalbine doğrultmuş. Yapacak hiçbir şeyi kalmamış. Sevdiği kız başkasına yar olmuş. Tetiği çekmiş. Köylüler silah seslerini duyar duymaz sesin yönüne gelmiş. Oduncunun yaşlı annesi başında ağlıyormuş. Kalabalığın arasından ay tenli kız geldiğinde gözlerine inanamamış. Sevdiği adam yerde boylu boyunca yatıyormuş. Evet kız da çocuğu seviyormuş. Çocuk ona onu sevdiğini söylese onu affedecekmiş. Çünkü o babasının avcı olduğunu bilmiyormuş. Sevdiği adamın yanına çöküp ağlamış. Ağlamış, ağlamış. O kadar çok ağlamış ki yazdan kışa kadar sürmüş. Sonunda göz yaşları dağın bulunduğu köyü sarmış. Kar olmuş. O günden sonraysa burası beyaz bir geline bürünmüş.

Yani çocuklar; hayat kısa, eğer birini seviyorsanız çekinmeyin. Sonra kıymetini onu kaybettiğinizde anlarsınız."

Adam konuşmayı bitirdiğinde ben hikayenin etkisiyle kalakalmıştım. Aslı'ysa birden ayaklanıp otele girdi. Kerem'e baktığımda 'bilmiyorum' manasında omuzlarını kaldırdı. Battaniyemle beraber otele girdim.

KAKTÜS & LAVİNİAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin