Bölüm 33

1.1K 92 51
                                    

07.03. 2020

Mert'ten:

Olanları hala aklım almıyordu. Düşüncelerim beynimi deşerken hastane koridorunda Kerem'le oturmuş bekliyorduk.

"O iyi mi?" Kerem yanımıza gelen Aslı'ya sorduğunda Aslı kafasını olumsuz manada salladı.

"Aq delisi hala öldüğünü sanıyor." Dediğinde kıkırdadık.

"Ben de bile bi an inandım." Kerem'in lafına karşılık kafa salladım.

"Ulan salaklar gerçekten benim size dolu silahı uzatacağıma inandınız mı? Hadi ona inandın Kerem. Elimdeki altıpatlardı, ne ara mermi taktım da sizi vuracağım."

"Sanki o an onu düşündüm." Gülüp yanımıza oturduğunda Kemal odadan çıktı. Aslı'ya gözlerini kısarak baktıktan sonra 'hıh' diye bir ses çıkarıp kollarını göğsünde birleştirdi. Aslı göz kırpıp ayağa kalktığında biri Aslı'ya seslendi. Hepimiz aynı yöne döndüğümüzde açık kumral saçlarını savurarak karşımızda dikilen kıza baktık. Hemşire?

"Aslı senin burda ne işin var? Ve bu halin ne?" Dedi bastonunu göstererek.

"Ufak bi kaza." Dedikten sonra tam kaçacaktı ki kolundan tuttup kulağına fısıldadım.

"Deniz yanlış şık hatırladın mı?"

"Saçmalama Mert. Sen ciddisin."

"Evet. Artık kendi yoluna bakma zamanı geldi." Bana kısa bi bakış attıktan sonra hemşireye döndü.

"Öhöm. Cansu seninle biraz konuşabilir miyiz?" Hemşirenin adı Cansu muymuş? Vay aq.

"Tabi." Dedikten sonra Aslı'nın kolunun altına girdi. Böyle yürürlerken Aslı omzunun üzerinden bakış attı. Gözünü kırpıp önüne döndüğünde sırıttım.

İşte böyle. Bu sefer yanan sen olmayacaksın kuzen...

Aslı'dan:

Cansu'yla beraber ilerleyip sessiz bir yere geldiğimizde karşımda durdu. Elimi enseme attım.

"Şey. Bu akşam sana gelebilir miyim?" Dediğimde çapkın gülümsememe o da eşlik attı.

"Tabi. Hatta buradan bize gidebiliriz. Tabii işin yoksa." Deyip gömleğimin yakasını düzeltti.

"Olur." Dedim dudağımın tek kenarını kıvırarak.

Mert haklıydı. Ben Deniz'e aşkımı itiraf etmiştim. O ise homofobik götün teki çıkmıştı. Neyi bekliyordum o zaman? Denemiştim değil mi? Beni kabullenemeyen Deniz'di. Artık mutsuz olmayacaktım. 

Deniz'den:

Onları uzaktan izlerken kaşlarımı çattım.

"Sonunda Aslı... Sonunda kendin gibi birini buldun."

"Kiminle konuşuyorsun hayatım?" Ahmet'in sesiyle arkama döndüm.

"Hiç. Gidelim mi?" Kafa salladığında koluna girdim.

"Yarın bir şeyler yapsak mı?"

"Ekmezsen olur."

"Dediğim gibi işim bitti güzelim."

"Bazen aşiret falan olduğunuzu düşünmeye başlıyorum." Dediğimdd güldü.

"Öyle bir şey. Büyük bir aileyiz."

Gülerek kolkola oradan çıktığımızda üzerimdeki bakışları hissediyordum. Umursamadım.

Mert'ten:

Onları uzaktan izlerken Aslı'nın onları görmemesi için dua ediyordum. Beni şaşırtan Deniz'in Ahmet'le gerçekten de sevgili olmasıydı. Deniz'i daha akıllı sanırdım. Kafamı olumsuz manada salladım.

"Mert." İrkilip Kerem'e baktım.

"Efendim?"

"İki sokak öteye sosisli dükkanı açılmış... Yemeye gidelim mi?" Gülümsedim.

"Tamam." Gözlerime baktı.

"Galiba cidden seni sevmeye başladım." Dedi ellerini cebine sokarken. Yanaklarım yanıyordu. "Aslı'ya da haber verelim beraber gidelim." Deyip hareketlendiğinde kolundan tuttum.

"Şey. Onun işi var. Biz gidelim."

"Ne işi var?"

"Ya iş işte Kerem. Kurcalama." Kolundan çevirip arkasını döndürdükten sonra sırtından iterek ilerlettim.

Aslı'dan:

Deniz'leri öyle görünce içimde kıpırdaşan şeyleri umursamadım. Hayat onundu, istediğini yapardı. Onların peşinden bakarken Mert'i ve Kerem'i gördüm. Mert, Kerem'in dediklerine karşılık kızarmıştı. Kaşlarımı çattım.

"Mert Bey'e de bak."

"Efendim?" Cansu'nun sesiyle bakışlarımı ondan aldım.

"İşin bittiyse gidelim mi?" Kafa salladığında kolumu uzattım. Koluma girdiğinde yürümeye başladım. Her hikayede prens ve prenses beraber olacak değildi değil mi? Ya da bu hikayede bir prenses varsa o da Deniz değildi. Geç de olsa anlamıştım.

Cansu'yla beraber minibüse bindiğimizde onun boyu yukarıdaki tutamaklara yetmediği için camın önünde bana tutunuyordu. Gülümsedim. Kısa kızlar her zaman favorimdi. Yüzümdeki gülümseme soldu. Yani eskiden...

Bakışlarımı cama çevirdim.

Umarım benim aşkıma karşılık vermediğin için pişman olmazsın Deniz. Umarım seni benden daha çok hakedecek birini bulursun.

Bakışlarımı tekrar Cansu'ya çevirdiğimde bana çapkınca bakıyordu. İkimizinde amacı belliydi. Aşık değildik. Aşık olmakta istemezdik. En azından ben istemezdim.

Minibüsten indiğimizde Cansu heyecanla sekiyordu.

"İlk seferin mi?" Dediğimde kaşlarını kaldırdı.

"Hayır."

"Neden bu kadar heyecanlısın?"

"Hm, bilmem. Senin etkin galiba." Dediğinde sırıttım.

Evine geldiğimizde kapıyı anahtarla açtı. Ayakkabılarımı çıkarttığımda kırmızı ayakkabılar gördüm.

"Bunlar senin mi?" Gösterdiğim yere baktığında ofladı.

"Tabi ya. Aslı bugün kuzenim gelecekti." Dedi üzgün bi şekilde.

"Benim için sıkıntı yok." Dedim içeri girerken. "Belki grup yaparız." Dediğimde omzuna vurdu.

"Aslı!"

"Ne? Homofobik mi kuzenin yoksa?" Dediğimde başını olumsuz anlamda salladı.

"Hayır hatta son zamanlarda sürekli bir kızdan bahsediyor." Dudaklarımı büzdüm.

"Umarım aşık olmamıştır."

"Niye daha tanımıyoruz ki?" Salona girip oturdum.

O da hırkasını çıkarıp yanıma oturdu. Eliyle yanağımı okşadı.

"Olsun. Aşık olmak çok boktan bir şey."

"Hm. Tecrübe konuşuyor." Kafa salladığımda gülümseyerek yaklaştı. Birden kapı açıldığında benden uzaklaştı.

"Kuzen?" Kapıya döndüğümde sarışını görmemle duraksadım.

"Selin?"

"Sahildeki kız?"

"Ne?" Cansu'nun sesiyle yutkundum. Aha şimdi sıçtık.

~~~~~

Evvet Aslı reis sahalara döndü.

Yorumlar azaldı bakıyorum da kitaptan ümidi kesenler oldu galiba :(

Ama hala okuyanlar <3 ben

Yorum yapmayı ve oylamayı unutmayın. <3 <3 <3

Finale az kaldı. Ama üzülmeyin ikinci kitapla geri döneceğim :))

KAKTÜS & LAVİNİAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin