Ergen°

3.4K 289 75
                                    

DRACO

Düğmelerimi iliklerken düşünceliydim. Potter beni diğer Hogwarts ziyaretimizden önce tekrar yemeğe davet etmişti. Londra'nın merkezinde, büyücü gözlerden uzak, küçük bir Fransız restoranında. Kıyafetlerimi minimuma indirmem, dolabımda hangi kıyafetlerinin olduğunu bilmemin bu kadar işe yarayabileceğini tahmin etmezdim. Tibby'nin bana doğru kıyafetleri getirmiş olduğunu dokularından biliyordum. Renk konusunda ise korkmama gerek yoktu. Çünkü giydiğim renkler belliydi. Durumu zorlaştırmamayı, pratikliği seçmek o kadar zorluyordu ki beni.

Şımartılmayı özlüyordum. İlgiyi özlüyordum. Gerçek arkadaşlıklardan uzak olsam da odak olmayı çok özlüyordum. Çevremdekiler arasından fark etmediğim halde kazandığım tek kişi Blaise'di. Theo da yanında sanırım artısı oluyordu. Savaştan sonra herkes içlerinde tuttukları asıl karakterlerini açan bir çiçek gibi ortaya çıkarmışlardı. Kör olmadan önce Blaise'i suratında kocaman bir gülümseme, parlak pembe bir gömlek, açık mavi muggle pantolonu ile görmüştüm mesela. Pansy'ye laf sokup durduğu ojelere karşı sakladığı sevdasını, annesinden miras kalan sanat merakına ekleyerek, hareket eden tırnak sanatını büyücü dünyasına soktuğu günün sevincini de.

Farklı bir devirde yaşıyorduk artık. Gregory dünya genelindeki Quidditch sahalarının bakım onarımları ile ilgilenen bir ekipteydi. Pansy, lanet kadın, aile tarafından anında evlendirildiğinde, ne ben ne de Blaise davetiye almamıştık. Onların gözünde haindik. Özellikle ben. Annem ve babam Azkaban'da onurlu cezalarını çekerlerken, Altın Çocuk tarafından bizzat kurtarılmış olduğum için. Kapının önünde çok baskılanmış, etkisi geçmeye başlamış bir iksir havasında sönük bir titreşim algıladığımda sırıttım.

"Tibby, aşağı inelim."

"Genç Efendi yine çok yakışıklı. Uzun zaman oldu diye Tibby söylemek istedi."

Heyecanımı ve sırıtmamı küçük bir öksürüğün arkasına gizledim, "Gidelim, Tibby."

***

HARRY

Bordo blazer ceketimin kollarını sıvayıp, terleyen avuçlarımı cep kısımlarıma sildim. Yaklaşık beş dakikadır kapısının önünde dikiliyordum. Godric şahidim, Yasak Orman'a yürümek bu kadar zor muydu, artık emin değildim.

Elimi kaldırıp kapıya vurmak için salladım ama ahşabı tek bir kez sıyırabilmiştim. Tibby'nin minik siluetinin ardında ellerini cebine sokmuş yüzünde bilmiş yamuk sırıtışıyla Malfoy'u gördüm. Bir an için beni görebildiğini düşünüp elimi hızla indirdim. Sonradan işlem gören beynim ayılmaya başladığında hatırladım tekrar, "Ah. Burada olduğumu biliyordun, tabi."

"H-hm." dedi yerinde hafifçe tek bir kez parmak uçlarına yükselip hafifçe sekerken. Godric!

"Karnım aç Potter, bir an önce şu çok övdüğün restorana gidebilir miyiz artık?"

"E-tabi. Hadi." dedim. Tibby onun önünden çekilip nazikçe bacağına dokundu. İşareti alınca kapının eşiğine kadar gelip kafasını yana eğdi.

"Parfüm.. mü sıktın sen?"

"Hala kendine bakmaktan aciz bir ergen olduğumu mu sanıyorsun Malfoy?"

"Ergen kısmı için biraz yaşlısın."

Utancımı belli etmemek içim kendimi o kadar kasıyordum ki. Haklıydı, kör olabilirdi ama kesinlikle aciz değildi.

Aksine, beni istese de tam hedefine alamadığı gri gözlerinin ardındaki o koca beyniyle,  genişleyen algılarıyla karşısında aciz olan bendim.

***

DRACO

Safoz. Aklımdan geçen ilk kelime buydu, safoz. İkincisi de aptal. Ama ne güçlü bir aptal. Tüm bu büyü gücünün tek bir bedende toplanmış olmasına olan şaşkınlığım geçmeyecekti. Birden bire artık varlığından, yanımda oluşundan emin olmamın tek yolu kendi kokusuna karışmış parfüm kokusu ve dirseğimdeki sıcak eliydi.

Ne bir duygu ne de bir büyü titreşimi. Etrafımdakileri birbirinden ayırabilmemin tek yoluydu bu. Sadece duygu değişimlerini hissediyorsam muggle olduklarını anlıyordum. Rehabilitasyon merkezindeyken bu kadarını çözmek zor değildi. Eğer, yanımdakinin Potter olduğunu bilmesem, bir kaç dakika öncesine kadar titreşimlerini hissetmesem işte o zaman sadece bilinmezlik yüzünden bile korkudan içime sinerdim.

Cisimlenme sınırını geçip buharlaştığımızda unuttuklarım üzerime çullandığında çok geçti.

***
Evet burada kestim. ❤️
Sevgi dolu şaplaklarınızı buradan alabilirim, teşkürleğr.

Bb✌️

Gözün Laneti (Drarry) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin