°Aura

3.2K 280 115
                                    

HARRY

Ah siktir.. Siktir.. SİKTİR. Çok mutluydum, içimde sanki şans iksiri kazanı kaynıyormuş gibi baloncuk ardına baloncuk patlıyordu sanki. Koltukta uyuyakalmıştık. Üzerimizde muhtemelen Tibby'nin örttüğü bir battaniye vardı ve boynuma girmiş kafası, elleri göğsümün üzerinde birbirimize dönük, ayaklarımız birbirine dolanmış haldeydik.

Oh peki.

Bu, muhteşemdi. Aklımın ucundan bile geçmeyecek, efsanevi bir hazinenin sahibi olduğumu öğrenmiştim sanki. İçimdeki yaralı çocuk bile, saçma sapan bir zafer dansıyla, uyandığım bu sabahı kutluyordu. Kollarımı biraz daha sıkı dolayıp boynuma yaslanmış kafasına çenemi iyice yerleştirdim.

"Harry?"

"Hm.. Günaydın." kafamı çekip yüzüne bakmak istedim ancak ellerini yüzüne kapatıp göğsüme daha fazla saklandı. Keşke kırmızıya dönen kulaklarını saklayamadığını bilseydi. Fazla tatlıydı. Bir anda korku derinlerden kalbime dolmaya başlayınca sıktığım kollarımı gevşettim, "Hey, ee.. Kızdın mı? Yani, öp-iznin olmadan öptüğüm için?" derin bir nefes çektim, ".. Pişman mısın Draco?"

Kapattığı yüzünü uzun parmakları arasından çıkarmadan hızla hayır manasında salladığında oh çektim resmen.

"Dşal-is..-um."

Ne?

"Anlamadım. Ellerini yüzünden çeksen mi acaba?"

Huzursuzca kıpırdandığında bacağımın üst kısmında bir sertlik hissettim. Ellerini hafifçe yüzünden ayırıp "Çok kirliyim. Duş almak istiyorum." dişlerinin arasından öfkeli konuşması bile bacağımda hissettiğimin ne olduğunu anlayıp yüzümde yayılan sırıtışa engel olamadı. Eşdeğer derecede etkilenmiş bir halde, sabahında etkisiyle ben de hızla erekte olduğumda bu sefer utanç daha ağır bastı.

"Ah. Hm. Tamam. Ben hazırlayayım hemen." kollarımı çözüp koktuktan kalkmak için doğruldum. Ama uyuduğumuz pozisyon beni iç tarafta bıraktığı için illa ki üzerinden geçip kalkmam gerekecekti. Dağılmış saçları biraz karışmış, uçları dalgalanmıştı. Yüzünü görmeyi ne kadar da istiyordum halbuki, keşke gizlemeyseydi. Kendimi çevirip bacağımı üzerine attım. Göğsü bir anda yükselince nefesini tuttu. Şapşal sırıtmamla sakin kalmaya çalışarak koltuğun sırtından güç alıp kalktım. Ereksiyonum bariz bir şekilde belliydi ve istemsizce elimi götürüp pantolonumun üzerinden duruşunu düzelttikten sonra tutan öksürükle nefesim kesildi. Kendi kendime göğsüme vurup nefes boruma kaçan tükürdüğümden kurtulmaya çalıştıysam da nafileydi.

"Harry? Merlin!" kendisiyle cebelleşerek asasını çıkarıp bana doğrulttu, "Asanın hedefine geçebilir misin?"

"kah-ahg, evt. Yap."

"Anapneo. İyi misin? Yaptım mı?"

Burnumdan derince nefes çekip ağzımdan yavaşça saldım, "Teşekkür ederim."

Rahatlayarak kendini koltuğa geri bıraktı, "Banyo. Hala yaşıyorsun, artık hazırlayabilir misin?"

Sırıtıp son kez haline baktım. Onu ilk defa böyle dağılmış görüyordum. Daha da dağılması çok hoş olurdu, ama kollarımda, "Ehm. Tabi."

***


DRACO

Sonunda sıcak suyun içine girdiğimde kendi evimi neden küvetsiz seçtiğimi düşünüp sövdüm. Akşam olanları düşündükçe bedenimden akıp giden çatırtı, karnımı uyuşturan heyecanı azaltmam mümkün değildi. Ve bana pişman olup olmadığımı soruyordu. Aptal! Hala gerçekliğini sorguluyordum. Çünkü hala onu hissetmeme izin vermiyordu.

Nasıl davranmam gerektiği hakkında hiçbir fikrim olmaması da vahimdi aslında. Tamam göremiyordum, onun beni göremediği anlamına gelmezdi. Sabah ki halim neydi öyle! Buna bir daha izin veremezdim. Kendimi suyun altına biraz daha çekip burnuma kadar gömüldüm. Parmaklarım, akşamın hatırası boyunduruğunda dudaklarıma kondu.

Aptallığıma, çocuksuluğuma gülümsedim. Belki de umut etmeme izin vardı. Beni o öptü sonuçta, diye düşündüm. Varla yok arası büyü titreşimlerini hissettiğimde dikleştim. Weasley'in geri geldiğini düşündüm ama değildi. Daha hırçın ve baskındı, verdiği sıcaklık ise alev alevdi.

"Tibby."

Krak sesiyle varlığını belli eden evcininin yardımıyla küvetten çıkıp, giyindikten sonra kapıyı da evcinine açtırınca, adımlayarak kendimi bana daha önce Potter'ın tasvir ettiği kare koridora çıkardım.

"...neden Harry? Seninle olsaydık bu kadar yorulmazdım. Her gün bu sefer yine ne drama yaşayacağım diyerek uyanıyorum. Beni değil hayranlardan gelen ilgiyi daha çok seviyor."

"Gin.."

Ne?

Kadının aurası gitgide daha baskın hale geliyordu, büyüsü rahatsız edici bir şekilde tenimde iğnelenme misali bir hisle yükselirken duygularından çıkarım yapmaya çalışıyordum. Büyük bir istek vardı, arzu gibi ama biraz çarpıktı. Uzanma ve erişme, kavuşmaya dair hislerle çevreledindiğinde neler olduğunun aydınlanmasıyla bir adım geri attım. Hayır?!

"Ginny, bırak lütfen. Her seferinde bana gelmekten bıkmadın mı?" sesindeki anlayış da nesiydi böyle, ten okşayıcı ton kulaklarımı acıtırken öylece bulunduğum yere hapsoldum. Sanki birisi kalbime finestra fırlatmıştı.

Umut demiştim değil mi? Canı cehenneme!

***

Vurun beni çünkü neler olduğuna dair sizi de Draco kadar kör bıraktım.🧐

Ama bilerek yaptım. Zıbambam😁

Bb✌️

Gözün Laneti (Drarry) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin