°Unutma Beni «Final»

4.7K 276 202
                                    

+18'li+
Bir okurumun başka bir drarry'mde dediği gibi KUTSAL SMUT DJDKSKSLSLS

***

DRACO

"He-dur-Harr-Mnh"

Çakırkeyif Potter, fazlasıyla haşin oluyormuş. Tam şu an deneyimliyordum bunu. Hah, şikayet etmiyordum, hayır, ama şaşkındım. Vakit kaybetmemek için yatak odasına gitmeye bile tenezzül etmemişti. Dudakları ve diliyle beni bozguna uğratırken, bir yandan hızla düğmelerimi çözüyordu ve ben tek bir hamle yapamıyordum.

Emdiği dilim, boğazımdan hırıltılı inlemeyi koparırken sertçe ayrıldı benden, "Senin bir fetişin var mı?" diye sordu soluk soluğa. Sonunda hareket kabiliyetimi kazanınca ellerimi boynuna çıkarıp, kendime çektim, şimdiden dağılmış duruyordu ve bu haline rağmen bana bunu soracak kadar beyni çalışabiliyor muydu yani? Benim başlattığım uzun soluklu bir öpüşme faslı daha bittikten sonra üzerimden kalktı; beni koltuk altımdan kavrayıp, utanmama sebep olacak kadar kolayca oturur pozisyona getirince kucağıma oturdu.

"Harry! Ah-neh?"

Gözlerini gözlerime kitleyip yarıya kadar inmiş olan kravatını, takım yeleğini ve gömleğini nispeten ağır hareketlerle yere fırlatırken, tek yapabildiğim belini sertçe tutmaktı. Göğsünün tam ortasında madalyonun izini görünce dayanamayıp dilimi yasladım, ince göğüs kıllarının burnumu gıdıklamasına aldırmadım bile. Ellerini saçlarıma daldırıp başımı sertleşmiş meme ucuna yönlendirdi.

"Ah-mmha~" inlediği anda dişlerimi geçirip dilimle daha sert darbeler vurdum. Ama sertçe beni kendinden ayırıp başımı koltuğun sırtına bastırdı."Var mı, Draco?"

Aptal gibiydim. Zümrütleri öyle delice parlıyordu ki, gözbebeğinin çevresinde dans eden altın tozu dahi ruhuma işledi, "Qu-Quidditch!" dedim. Yüzünde şaşkınlık yer edince yutkundum, "Maçlardan sonra ya da anretmanlardan, yüzünün ne hale geldiğini biliyor muydun Harry?" cesaretimi toplarken vakit kazanmaya çalıştım, "Ya da, ya da altımda adımı haykırırken?"

Sakince ellerini omuzlarıma indirdi, "Dinliyorum?"

Parmaklarımı dudaklarına çıkardım, "Kızarıyor. Dudakların. Ruj sürmüşsün gibi, dağınık ve parça parça." gözlerimi kısa bir süre kapatıp aklımdaki görüntüyü hayal ettim, "Beni çıldırtıyor. Daha fazlasını görmek istiyorum." dedim alt dudağını baş parmağımla hafifçe ezerek çenesine doğru çektim, öyle bir titredi ki. Pantolonumun içinde, onun ağırlığıyla ezilen aletimin acısını bile unutturdu bana.

Elini saçlarımdan şuh bir hareketle çekip, bileğini oval bir hareketle çevirdirdi. Avcunda beliren tüpe nefesimi tutarak baktım.

"Bunu bir daha Mione'a geri vermeyeceğim."

Klok sesiyle açtığı kapağı gelişigüzel geriye doğru atıp üzerime eğildi. Koyu kırmızı ruju çevirerek çıkarıp bana uzattığında, "Sen yap."

Titreyerek elinden aldım. Gözlerimi iddialı gözlerinden ayırıp, aralık tuttuğu nemli dudaklarına indirdim. Kalbimi hissetmiyordum, ancak, ölmek için daha erkendi.

***

HARRY

Eli titremenin ötesinde sarsılıyordu. Onu böylesine dağıtabilmenin gururu göğsümde yanarken, şehvet yine de çok, çok daha ağır basıyordu.

Kremsi maddeyi dudaklarıma beceriksizce sürerken, yüzünü izledim. Alt dudağını ısırmış, yanakları alev almış, grileri derin bir karanlığa teslim olmuştu. İşini bitirip elinden geldiğince zarif davranarak ruju yerine geri soktuğunda, eğilip dudaklarımı dudağının kenarına bastırdım.

Gözün Laneti (Drarry) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin