°Günaydın-2

2.8K 234 93
                                    

HARRY

"... Sonuç olarak Mayıs ayına karar kılındı. Annem ve babam da hasta randevularını şimdiden ona göre ayarlayacaklar."

Kafamı sallayıp enfes pankekten bir lokma daha attım ağzıma. Tam olarak dik oturamıyordum, belli belirsiz eğri tuttuğum kalçam yüzünden Malfoy'un bilmiş, gururlu ve bir yandan da aç bakışlarına maruz kalıyordum. "İki ayda hazırlanmak biraz yorucu olmayacak mı Mione?" diye sordum

"Sanmıyorum. Çiçek aranjmanlarını Nev yapıyor. Süsleme, dekorasyonları Luna ve Ginny devraldı bile. Oturma planını ben yapacağım, tüm katılımcılar belli olduğu andan itibaren iki saatte hallederim. Ama alışverişi yapılacak kıyafetler için stilist falan tutmam gerekecek galiba."

"Ben yardım ederim." dedi gözlerini benden çekip rahatça nefes almama izin vererek. Ron hafifçe seyirirken Hermione önce şaşkınlıkla, sonra da yamuk bir gülümsemeyle baktı ona.

"Öhm. Yani bana izin verirsen.. Geçmişte yaptıklarım için özür dilememe ya da bir mucize olursa telafi etmeme izin verirsen Granger, onur duyarım."

Çatalımı bırakıp, duyduklarımın etkisiyle bakışlarımı ona kitlendim. Ron hala masadaki tereyağına canlanmasını sağlamaya çalışır bir dikkatle bakıyordu.

"Bunu düşünmeme izin ver Malfoy. Hem.." diyip Ron'un eline uzandı, "Sadece benim iznimle olmayacak bir şey bu. Öncelikle, burada ne haltlar döndüğünü bilmek istiyorum."

"Merlin,şükürler olsun Mione!! Kendimi turmakta çok zorlanıyordum! Ayrıca al şunu. Mızmız'ın tuvaletinde düşürmüşsün." diyip hızla ceketinden asayı sahibine uzattı. Malfoy hafifçe gülümseyerek alıp teşekküre benzer birşeyler geveledi.

Kafamı sallayıp, "Belliydi Ron." dedim. Arkama yaslanıp, soran gözlerle Malfoy'a baktım. Kafasını belli belirsiz sallayıp gözlerini pencereye çevirdi. Derin bir nefes alıp, laneti anlatmaya başladım, karşılaşmamızı ve yaptığım araştırmayı anlattım. Ron da annesi ile arasında geçen konuşmayı ve bizi nasıl en son dün okulda gördüğünü anlattı. Son kısımda biraz kekelemeye başlamıştım artık.

Malfoy kafasını yapacak bir şey yok dercesine sallayıp, pencereye diktiği bakışlarını üzerimizde gezdirdi. "Eksik anlattın. Neden?" diye sorduğunda parmaklarım yine masadaki mendille oynamaya başladı.

"Yaşadıkların senin özelin. Yaşadıklarımız da bizim. Açıkçası nasıl tarif edeceğimi bilmiyorum bile."

"Nerede değişmeye başladığını söylemelisin belki de. Hem ben de bilmiyorum bunu." diyip dirseklerini masaya yerleştirdi.

"Bilmiyorum ki başlangıcını. Altıncı sene? Mahkeme günü? Seni caddede ilk gördüğümde? Emin değilim. Ama McGonagall'dan izin almaya gittiğimiz gün kendime itiraf etmiştim."

"Neyi!?" diyerek dayanamayıp böldü bizi Ron. Hermione ise sırıtıp ona eğildi, "Malfoy'u sevdiğini, Ron."

Gözlerini belerten arkadaşımın tek tepkisi, sessiz ve kabullenmiş bir "Oo." oldu.

"Harry... Ah Merlin.. Tamam o zaman. Granger, lanetimin sebebi içimde yaşadığım savaştı. Weasley, bu arada sana uğraşıların için teşekkür edemedim. Ee, şey.. Sağol. Yapmak zorunda değildin."

Ron kafasını sallarken hala daha beyninde hesap yapıyor gibi görünüyordu. Yutkundum ama yine de masanın üzerinden karşımda oturan Malfoy'un eline uzandım."Lanet kalktı, şükürler olsun ki, McGonagall'ın tahmin ettiği gibiymiş. Kader bağlayıcı ve iyi doğaya sahip bir lanetti. Malfoy kendini inkar etmeyi, suçlamayı, saklanmayı ve yaşadıklarını baskılamayı bıraktı. Duygularından kaçmayı bıraktı. Acısını kabullendi, hataları için pişman olduğunu itiraf etti."

"Ve Harry'yi sevdiğimi. Sevginin beni zavallılaştırdığını düşünüyordum. Kimsenin, özellikle bu adamın sevgisine layık görmüyordum kendimi. Ben de ihtiyacım yokmuş gibi yaşamaya çalıştım. Ama olmadı. Manon Perrot, mezarından kalkıp bana geldi. Daha müteşekkir olamazdım." elimi dudaklarına götürüp öptüğünde yanaklarımdaki yanmaya aldırmadan gülümsedim.

"Tamam Malfoy. Gelinlik, damatlık da dahil, Harry'nin, diğer Weasley'lerin ve benim anne babamın giyimlerinden de sen sorumlusun. Eğer hala istiyorsan tabi." Hermione gözleri çakmak çakmak halde ellerimize kitlenmişti, "Bunu tahmin etmiştim desem yalan olur açıkçası."

"Ben etmiştim." dedi Ron bir nefeste. "Kabul etmek istemedim. Seni bu evde bulduğumda Malfoy, Harry'nin sana olan bakışlarını gördüğümde anlamıştım birşeyler." derken yenilgiyle kafasını salladı.

Hermione kahkaha atarken ben sırıtıyordum. Malfoy ise kafa karışıklığıyla bize bakıyordu, "Ne? Neden gülüyorsunuz?"

"Bunu.. Bunu.. Nasıl anlatırım bilmiyorum ama Ron normalde burnunun ucunda dönenleri asla anlamaz." dedi Hermione, "Beni gururlandırdın hayatım."

"Anlayışınız için teşekkür ederim çocuklar." dedim.

"Her zaman dostum. Yani belliydi bence ama.. Bir nokta var yalnız.. Ginny neden senin hakkında konuştuğumda her seferinde kızarıyor? Ne olduğunu her sorduğumda kaçtı benden, öğrenmemden korkar bir hali var."

"Bana ayak dolayıcı lanet fırlattı." dedim, elim Malfoy'un elinde sıkıştırılırken ona sırıttım, "Senin peşinden gelmeye çalışıyordum."

"Ne? Nasıl oldu bu?" dedi Hermione. Kısa bir özet geçtiğimde Ron ayaklanmıştı, burnundan soluyarak volta atarken bir yandan da söyleniyordu, "Tam bir drama kraliçesi! Onunla konuşacağıma söz veriyorum Harry."

"Gerek yok Ron. Geçti bitti. Zaten senden kaçtığına göre pişman olmuş bile."

"Aa Harry?" bana seslenen Malfoy'a döndüğümde bir eliyle yüzünün yarısını örtmüş, saklayamadığı kıpkırmızı bir suratla bana bakıyordu, "Beni sevdiğini tüm kasaba mı biliyor? Doğru mu anladım?" dediğinde kendimi kasmaktan tirtir titremeye başladım, inanılmaz derecede öpülesi görünüyordu. Elini sıkıp kendime çektim, "Evet. Ve, gerekirse tüm büyücülük dünyasına ilan ederim Draco."

***

DRACO

Saçımdan tek tek yapışkan tohumları ayıklarken sonunda pes edip ellerimi lavabonun kenarına yasladım. Weasley torunlarıyla uğraşmak ruhumu kemirmişti bugün. Neyse ki, Harry ve ben hariç herkesin mükemmel bir kıyafete sahip olduğuna emin olmuştum. Sonunda!

Weasley'in tüm yalvarmalarına rağmen gelinliği görmesine kesinlikle engel oluyordum. Granger ise bir kere denedikten sonra bir daha ancak düğün günü görebilecekti. Öyle bir koruma altına almıştım ki, Molly Weasley bile tatlılığını bırakıp beni inceden tehdit etmişti. Fakat yumurcakların ya da koca adam olmuş ikiz babalarının beni yenmesine izin verecek değildim tabi ki.

Bir kaç tohum daha kalmıştı ama uğraşmaya mecalim yoktu ve çaresizce dikiliyordum. Lanet olsun, çok yorulmuştum gerçekten. Aralanan kapıdan karışık saçlarıyla Potter belirdiğinde gevşeyerek gülümsedim.

"Yardıma ihtiyacın var mı?"

"Lütfen kurtar beni." dedim.

Kahkaha atarak yanıma gelip asasını çıkardı, "Her zaman Draco, her zaman."

***
Zamansal atlamaları severim.

Sizi de❤️

Bb✌️

Gözün Laneti (Drarry) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin