°Manon

3.2K 292 173
                                    

HARRY

Hay zamanlamanızı mini Godric'ler kovalasın!

Ancak Tibby titreyerek, ciyaklayarak kendini yere attığında yanlış birşeyler olduğunu anlayabilmiştim. Asama ulaşıp, ensemdeki tüyleri tehditkar biçimde diken diken eden her kimse, Malfoy'u arkamda korumaya alıp, döndüm. Gözlerimi kırpıştırarak karşımdaki her neyse ya da her kimse algılamaya çalışıyordum, görüntü olarak Bathilda kılığındaki Nagini'den çok farklı değildi. Etrafında siyah dumanlar dalgalanıyordu, odağımın dağılmaya başladığını hissediyordum. İçgüdüyle asamı oraya; orası neresiyse doğrultup diğer kolumla da sırtıma yapışmış adamı iyice korumaya almaya çalışıyordum.

"Oh..Harry Potter?"

Ses.. Bu bir konuşmaysa eğer neden testraller tarafından çekilen bir cenaze arabasından başka bir imaj gelmiyordu aklıma?

"Manon Perrot ben. Kılığımı maruz görün lütfen. Bağlayıcı lanetlerim sona yaklaştığında şahit olmak için hep küçük bir iz bırakırım. Kendim gibi."

Bir türlü algılayamıyordum ki, beynim de önümde duran bilgiyi yeterince hızlı işlemiyordu. Sırtımdaki eller beni kendine çekti, "Gerçek değilim diyor. Zaman ve mekanda büyü ile bırakılmış bir iz. Cadalozlar.. Eğlenceli yaratıklar ha?" dediğinde eğlenmekten uzaktı.

"Ya, " dedim, "Ne demezsin." asamın etkisiz olacağını anlayarak yerine geri koydum.

Eğribüğrü yaşlı kadının silüeti içinden McGonagall tuvalete girdiğinde, etrafında siyah bir sis olarak dağılıp tekrar bir araya geldi. Gördüklerimin aksine profesör durumdan hiç etkilenmemişti."Malfoy, Potter?"

"Harry, her şey yolunda mı?" arkasında da Ron peydah olunca Manon'u görebilenin sadece ben olduğuma emindim. Ama duyabilen sadece ikimizdik.

"Yolunda Weasley, teşekkürler. Ama şimdi gitmemiz gerek. Tibby."

"Bay Potter? İyi misiniz, ikiniz de çok solgun görünüyorsunuz. Gitmeden Pomfrey'e uğramanız iyi olurdu." engel olmak isteyen profesöre karşı kafamı sağa sola salldım.

"Evet dostum. Hayalet gibisin. Malfoy da öyle!" Ron da telaşla yanımıza adımlayınca aniden çıkıştım, "Açıklamaları sonraya bırakmak zorundayım. Üzgünüm."

Ron kafa karışıklığı ile bana bakarken, Malfoy kolumu sıkıca kavrayıp Tibby'ye kafasıyla işaret verdi. Daha bugün onu bulmak umuduyla birden fazla gelip gittiğim, alçak gönüllü evinde cisimlendiğimizde Manon hala bizimleydi.

"Ne istiyorsun-" yanıma yediğim dirsekle tehditkar olmamam gerektiğini anımsadım, "-un Bayan Perrot?"

"Kan.. Evlilik.. Bir sürü çocuk geldi, geçti ve göçtü yeryüzünde. Efsaneler döküldü eteklerinden toprakların. Günsüz güneşsiz kaldı kalpler, soldular."

"Anlamıyorum." dedim ama kuvvetli bir şşt sesiyle susturuldum.

"Harry Potter susmalı!" uğultular sesinde toplanırken siyah sis evin içinde büyüyordu sanki, dilim boğazıma dönerken kilitlendiğini anlamak zor değildi. "Saygıdeğer bir soyun gurur verici veliahtı! Adalar karalar senindi ama sen karalar bağladın. Kan beni sana getirdi. Kan senin kalbini bana açtı. Öyledir ya ben, soyumda mutsuzluğu istemedim. Nesillere lanet koydum, üzerine kendimi çizdim. Ama o geceye kadar beni çağıracak kadar güçlü bir acizlik duymadım."

Malfoy elini elime sarıp yanıma geçtiğinde gözlerimi belerterek baktım. Diğer elimle de elini sararken sıkı sıkı tutup daha fazla ilerlemesine engel olmak istedim.

"Manon-Maria, Marriette,- Perrot, öncesinde Lestrange. Cenazenin kendini gömdüğü söylendiği için, siyah defin olarak da anılan, kadim kan cadalozu." dedi ve reveransını sundu. Elimi sıkınca ben de ona uyup sakarca da olsa reveransımı yaptım.

Siyah sis, nasıl tarif edilir emin değilim ama, neşeyle titredi ve kıkırdamaya benzer sesler odaya doldu. Ardından bize, birleşmiş ellerimize ulaşıp yokladı ve, mideme kramplar girse de engel olmamak için kendimi sıkmak zorunda kalmama neden olarak, onun sımsıkı kapalı duran göz kapaklarına dokundular. "Söyle." dedi üstüste binmiş ekolu sesler bütünü.

Malfoy dikleşip derin bir nefes aldı. Eli, ellerimin içinde kımıldayıp tutabildiği kadar sıkı tuttu beni, "Savaşır gözlerimle gönlüm öldüresiye
Senin güzelliğinin ganimeti yüzünden:

Harry Potter, büyücülük dünyasının biricik sevgilisiydi. İlk günden beri onu tanımak isteğiyle büyüdüm. Efsanesini dinler, hayaller kurardım ama onunla arkadaş olmak istediğimi babamdan sakladım.

Gözüm kovar gönlümü seni görmesin diye,
Gönlüm ister gözüme pay vermemek yüzünden.

Elimi reddettikten sonra aklımdan arkadaş olmayı çıkardım. Kalbim kırıldı ama nefrete evirdim.

Gönlüm bildirir senin orada yattığını
Öyle bir hücredeki giremez billur gözler;
Gözüm inkara kalkar gönlün anlattığını,
Güzel yüzünün ona sığındığını söyler.

Ne kadar zaman geçmiş olursa olsun, onu takip etmeyi bırakmadım. Öfkeyle, kıskançlıkla, nefretle ama en çok sahip olduğu tüm sevgiye hasretle baktım. Kendi savaşımı verirken bile, masumiyetim çöp edilirken bile, çocukluğum çalınırken bile onun ışığı kamaştırdı gözlerimi.

Gönlü dinleyip karar vermek için toplanır
Düşünceler kurulu:soruşturur hakçası
Kurulun yargısıyla bir karara bağlanır
Seven gözün payıyla duyan gönlün parçası:

Asıl mahkemem Bakanlık'ta değil, salınıp malikaneye döndükten sonra kendimleydi. Ellerime aldığım ama yerine koymayı bir türlü beceremediğim kalbimleydi. Koysam eskisi gibi hissetmedi. Koymasam, perişan etti.

Senin dış güzelliğin olur gözümün payı,
Gönlüm kazanır aşkın gönlündeki dünyayı.

Dış güzellik geçicidir. Gördüğümü sevdim ama itiraf edemedim. Bir hayale asılı kalacak değildim.. Ama şimdi biliyorum, görmediğim bu adamın şekline değil, her şeyine, var oluşuna dahi aşığım."

***
Çok ayrıntı koydum bölüme, güzel gözleriniz yorulmasın. 😘

Siz sindirene kadar ben de uyuyayım. Kısa oldu o yüzden.

Bb✌️

Gözün Laneti (Drarry) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin