Jimin: Evet.
Görüldü (22:49)
Taehyung'u eve davet etmemin üzerinden sadece birkaç dakika geçmişti. Neler olup biteceğini kestiremiyordum ama sorun şuydu ki, bu konuda hiçbir endişe barındırmıyordum.
Evet, hala bazı şeyleri kabullenemiyordum. Kabullenmek değilde, adlandıramıyordum. İçimde ona karşı olan şeylerin sevgi mi yoksa sadece etkilenmek mi olup olmadığını anlamaya çalışıyordum.
V, beni etkiliyordu. O derin ses tonu, kıvrımlı vücudu ve yaptığı tüm her şey. Sadece karşımda oturarak bile garip bir etki bırakıyordu üstümde.
Taehyung ise, V'nin bir tık daha az hali gibi bir şeydi. Çoğunlukla gülümsüyor ve bana sataşıyordu. Ayrıca nazikti ve o donuk bakışlarının ardından beni düşünüyor olduğunu farkedebiliyordum.
Yan yana getirince, oldukça farklı karakterler gibiydi aslında. Taehyung olduğu kişiyi maske olmadan saklıyordu. V ise olmak istediği kişi gibi davranıp, bir maske ile kapatıyordu kendini.
Yine de sanırım bunları düşünecek zaman, şimdi değildi. En azından ikimiz için çıkarttığım kadehleri ve dolu içki şişelerini masaya koyarken, düşünmem gereken en son şey bile değildi. Ne yaptığımı bilmiyordum, gözümün döndüğünü hissediyordum sadece.
Üstümde tişört yoktu, altımda ise eşofman vardı. Sarı saçlarımı dağıtmıştım el yardımı ile. Nasıl göründüğümü bilmiyordum ama sıcak hissediyordum. Vücudum yanıyordu, hem de henüz hiçbir şey bile olmamışken.
Dakikalar nasıl geçmişti bilmiyordum, kapının çaldığını duymuştum. Adımlarım gergin ve heyecanlı bir şekilde salondan çıkıp, dış kapıya uğramıştı. Hafif parmak ucuna kalkıp delikten baktığımda, cidden geldiğini görmüştüm.
Kalp ritmimi düzene sokmaya çalışarak derin bir nefes almış ve yavaşça kapıyı açmıştım. Siyah saçları hafif ıslak bir şekilde gözlerini kapatıyor olduğunda fark etmiştim dışarıda yağmur yağdığını.
Hiçbir şey söylemeyip kapıyı biraz daha açmış ve içeriye geçmesini sağlamıştım. Her an yere düşüp bayılabilirmişim gibi hissediyordum. Dudaklarında belirli belirsiz bir gülümseme vardı. Çıkartmış olduğu deri ceketini askılığa bırakmış ve gözlerimin tam içine bakmıştı.
Ne söylemem gerektiğini tam olarak kestiremiyordum, yine de gülümsedim.
"Salona geçelim."
Salondaki iki kişilik koltuğa oturduğumuzda, üstümdeki gerginliği hala atamamış olduğumu hissediyordum. Göz ucuyla giymiş olduğu siyah gömleğe bakmıştım.
Yarım saat önce çıplak bedenini görmüştüm.
Oturduğum yerde, masadaki içki şişelerinden birine uzanmış ve boş kadehlere doldurmaya başlamıştım. Hiçbir şekilde ses çıkartmadan beni izliyor olması istemsizce gerginliğimi arttırıyordu. Ortamda yeteri kadar garip bir hava bulunuyordu zaten..
Jimin, minik parmakları eşliğinde tuttuğu kadehlerden birini Taehyung'a uzattığında, gülümsedi esmer tenli. Buraya gelmeden önce yaşamış olduğu şeyi henüz üstünden atamamıştı fakat yapacağı en ufak bir hata ile her şeyi batırmakta istemiyordu.
Göz ucu ile minik bedenine bakmıştı. Üstünde tişört yoktu ve beyaz teni cidden oldukça can alıcı gözüküyordu şu anda. Yayınındayken sadece onu düşündüğünde bile birkaç saniye içerisinde sertleştiği bedeni, tam olarak yanında duruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
under the mask ༄ vmin
Fanfiction"Herkesin ortaya çıkmasından korktuğu bir yüzü vardır."