› moon

3.8K 429 439
                                    

Olanın aksine, ilk defa erken gelmişti bu sabah Jeongguk. Böylelikle oturduğu sırada, birkaç dakikalığına da olsa uyuklama fırsatı bulmuştu Jimin.

Erken kalkmakla ilgili bir problemi yoktu. Onun problemi, erken kalktıktan sonraki saatler başlıyordu. Başını kaldırıp, uykulu bir şekilde etrafına bakındığında, yanındaki sıra dışındaki sıraların çoğunun boş olduğunu fark etti.

Bugün fazlasıyla erken gelmişti. Gece boyunca uyuyamamış, gözünü kapattığı zamanda ise o video ile ilgili saçma sapan bir rüya görmüştü. 

Bu maskenin altında sınırlarının ötesinde bir şey yatıyor. Keşfetmek ister misin? 

Bu sözünden sonra yayın sona ermişti ve kısa bir süre siyah ekranı izlemişti. Bu zamana kadar hiç görmediği, ya da duymadığı biriydi.

Garip gelmişti işte.

Bakışlarını hissediyordu, bu yüzden istemsizce başını ona doğru çevirmesine sebep olmuştu. Bir şey söylemek istiyor gibiydi ama aynı zamanda da etrafında insan bulunmasından dolayı şikayetçiydi. En azından onu gözlemlediği kadarı ile anladığı şey bunlar olmuştu. 

Dudakları aralandı, evet bir şey söylemek üzereydi. Ama ağzından en ufak bir kelime çıkmamıştı. Onun yerine telefonuna geri dönmüş, odak merkezi orası olmuştu. 

Jimin ise tekrardan başını sıraya koymuş olduğu çantaya yaslamış ve uyuklamanın kimseye zararı olmaz diye düşünerekten kaldığı yerden bunu yapmaya devam etmişti..

Birkaç dersten sonra, gerçekten dikkatinin tahtada olmadığını fark etmişti. Boş defterine bir şeyler karalıyordu dalgınlıkla. Birilerinin yüksek sesle konuşması üzerine hafifçe silkelenip, etrafına bakınmış, ardından çizdiği şeye dikkat vermişti.

Dün gördüğü maskeydi bu. Aklına nasıl bir kazındıysa demek ki, odaklanmasını engellemişti. Yine de çizmeyi bırakmamış, kalan yerleri detaylandırmıştı. Zil sesini duyduğunda, kağıtları defteri arasına sıkıştırmış, her şeyi masanın üzerinde bırakarak lavaboya gitmeye yeltenmişti.

Sabahtan beri oturduğu bu sıralar, neredeyse kalçasını düzleştirecekti. Hareketsizlikten dolayı bacakları uyuşmuş, aşağıya bakmaktan boynu tutulmuştu.

Ellerini yıkamış, bileklerinde leke olmuş kalem izlerini silmişti. Hafif aynaya doğru eğilerek, sarı saçlarını geriye atmış, sonra düzeltmişti.

Yemek arasındalardı, günün bu saatinde genelde Jeongguk uyuyor olurdu ve Jimin'de onu zorla aşağıya indirip, midesine birkaç şey sokması için ısrar ederdi. Eh, o da en sonunda Jimin'i dinler ve söylene söylene kendisine eşlik ederdi.

Koridorun başında, yani merdivenlerin orada yine onu bekliyordu. Birileri ile konuşarak iniyordu Jeongguk, gözlerini devirip gülmesine sebep oldu Jimin'in. Çevresinin geniş olmasından dolayı asla şikayetçi değildi Jimin, aksine seviniyordu onun adına. 

Yanında duran kıza el sallayıp yanına geldiğinde gülümsemesini sildi ve kaşlarını çattı. "Popüler olmak zor hyung, anlıyor musun?"

Gülerek omzuna vurdu ve merdivenlerden inmeye yöneltti küçüğünü.

"Seçim yapmakta zorlanıyor gibisin Jeon Jungkook, senin için kapışıyorlar mı?"

"Dalga geçme benimle, asıl sen kendin için endişelen. Ha bu arada, numaranı isteyen kızlar oldu, ben de..."

"Vermedin, değil mi?"

Gülerek başını iki yana salladı, "Beni hiç tanıyamamışsın hyung, hepsine verdim."

"Seni küçük s-"

under the mask  ༄ vminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin