› draw me

2.6K 443 532
                                    

"Sen," dedi. "Bu gece bana eşlik etmek ister misin?

Dün gece, bu cümlesinin ardından kendimi garip bir şekilde onu düşlerken bulmuştum. Onu düşleyerek kendimi rahatlatmak.. Bunun yanlış olduğunu biliyordum ama, neden kendime engel olamıyordum?

Saçlarım terden alnıma yapışmıştı, aynadan kendime bakıyordum. Hızla inip kalkan göğsüm, bazı şeyleri yeni yeni fark ediyordu. 

Düşünmek, bunu kendime yedirmek istemediğim için suyun altına attım bedenimi. Bütün gece yatakta aklımdan çıkmamıştı. O  derin ses tonu, güzel kelimeleri ardı ardına sıralayışı.. Garip bir şekilde etkisi altına alınmış gibi hissediyordum. 

Şimdi ise, dalgın bir şekilde yola bakıyor, Jeongguk'un gelmesini bekliyordum. Birkaç dakika sonra, yan koltukta hareketlilik hissedince, parfüm kokusu da eşlik etmişti.

"Günaydın hyung."

"Günaydın, kemerini tak."

Dediğimi yapıp geriye yaslanmıştı. Bir yandan arabayı sürüyor, bir yandan dün geceyi düşünüyordum. 

Bana bir şeyler anlatmakta olan Jeongguk'u bile sonradan duyabilmiştim.

"Neredeyse penta atmak üzereydim ama.. ping girdi. Dörtte dört yapabildim."

Güldüm, "Ne oynuyordun? Master Yi?"

Kaşları çatıldı hemen, "Oradan bakılınca kollarım yok gibi mi görünüyor?" *

Cevap vermedim, yaptığım tek şey arabayı dikkatli şekilde sürmek oldu. Okula gelene kadar, durmadan oyun hakkında bir şeyler anlatıp durdu. 

"Uzun zamandır oyuna girmiyorsun. Neden?

Park etmeye çalışıyordum. 

"Son sınıfım Jeongguk, bundan daha önemli işlerim var. Mesela..ders çalışmak gibi?

Gözlerini devirdi, "Ders çalışmadığını biliyorum, yeme beni.

Sorunsuz bir şekilde arabayı boşluğa bıraktığımda, benden önce inmişti Jeongguk. Ben ise olabildiğimce yavaş şekilde inmiş, arka koltuğa bıraktığım çantamı omzuma atmıştım. 

Onun etrafı, bahçede duran arkadaşları tarafından kalabalıklaşmaya başlayınca, sadece iç çekmiş ve okulun içine doğru yürümeye devam etmiştim. Zile kaç dakika kaldığını bilmiyordum, ama bu sefer erken gelmiştik. Oysa dün gece uyumakta fazlasıyla zorlanmıştım. 

Başım eğik bir şekilde merdivenlerden çıkıyor, ara sıra esniyordum. Yorgundum.

Kendi sınıfımın olduğu kata çıktığımda, koridorda duran insanlara bakınmaya başladım. Önceki döneme göre, kimse ile uğraşmıyor olduğumdan dolayı memnundum. Sakin bir sene olmalı, başımı belaya sokmamalıydım. 

Sınıfa giriş yaptığımda, henüz dolu olmadığını görmüştüm. Ama beni rahatsız eden bir durum vardı. O da, Min Sung'un hala sıramda oturuyor olmasıydı. 

Adımlarım yavaşladığında, göz göze geldik. Kocaman gülümsedi, "Günaydın Jimin.

Hemen arka tarafımda duruyor olan Taehyung'a bakmıştım. Telefondan başını kaldırmamış, günaydın deme tenezzülünde bile bulunmamıştı.

"Günaydın Min Sung."

Oturmam için yana kaydığında, sırt çantamı omzumdan indirip yere koyacaktım ki, çantam yere değmeden tekrardan yakalandı.

under the mask  ༄ vminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin