Kimden: Bilinmeyen numara
Tarih kendini tekrar etti.
-
Hayatımda kalbimin hiç bu denli hızlı attığını hatırlamıyordum.
Taehyung'un dokunuşundan, adımı söylediği zamanlardan ve en çokta kalbimizin birbirine en yakın olduğu zamanlardan bile daha hızlı atan bir kalbe sahiptim.
Jeongguk'un, Yoongi ile telefonda konuşmasından sonra kendimi evden nasıl atıp, arabaya bindiğimi bile hatırlamıyordum. Elim ayağım birbirine girmişti. Arabanın anahtarını bile kontağa zar zor sokabilmiştim.
Bazı şeyler için geç kalınmamış olmasını diliyordum. Titreyen parmaklarım, direksiyonu zor tutuyordu.
Daegu'ya giden yolu takip ediyordum. Mesajın birçok anlamı olabilirdi ama içimden bir ses nedense sadece tek bir anlamını dinliyordu. Bunun olmasını istemiyordum, gerçekleşmesini istediğim en son şeydi.
Birçok arabanın yanından ilerleyip, önlerine geçmiştim. Belki hızdan dolayı ceza bile yiyebilirdim ama umurumda değildi..
Sonra belki de hiç görmek istemediğim şeylere şahit olacağım zamana geldim.
Yolun ortasında devrilmiş direkler ve ağacın önünde dumanlar çıkartan bir araç vardı. Ön kaputundan ateş çıkıyordu, camları tuzla buz olmuştu.
Dikkatle bakınca görmüş, kaşları çatılmıştı.
Bu araba, onun arabasıydı.
Arabasını yolun ortasında bırakarak kapıyı dahi kapatmadan dışarı atmıştı kendini Jimin. Titreyen bacakları ve korkuyla göğsünde çırpınan kalbi, etraftaki insanların söylediklerini duyuyordu.
"İçinde biri var mıydı?"
"Ölmüş mü?"
"Sarhoşmuş sanırım."
"Birden sağa sola gitmeye başlamıştı."
Arabanın etrafını çevreleyen insanları ittirmiş, yüzüne doğru gelen dumanları dahi önemsemeden sürücü koltuğuna doğru ilerlemişti. Ön kaputtan birçok ses geliyordu, ateş ise gittikçe büyüyordu.
Hafifçe dolmaya başlayan gözleri, tuzla buz olmuş camdan içeriye bakındı. Kalbi görmek istemediği şeyleri görecek diye yerinden çıkacak durumdaydı. Zar zor ayakta duruyordu.
Dumandan dolayı net bir şekilde görünmese de, içeride hiç kimsenin olmadığını fark etmiş ve kaşları çatılmıştı. Dolgun dudakları şaşkınlıkla aralandığında, aracın etrafına bakınmaya başladı.
Minik adımları, her ilerleyişinde yere kapaklanacakmış hissiyatı yaratsa da, korkuyla bakıyordu etrafına. Ona bir şey oldu düşüncesi, minicik kalbi eziliyormuş gibi hissettiriyordu. Ateşin birden yükselmesi ile, kollarını yüzüne doğru kaldırmıştı.
Sonra belinde bir el hissetti, geriye doğru çekilmişti hızlıca.
"Geri çekil," diye fısıldadı ona. "Araç her an patlayabilir."
Duyduğu ses, dolmuş gözlerinden birkaç damla yaş akmasına vesile olurken, o kargaşa içerisinde hafifçe arkasına dönmüştü.
"Taehyung.."
Saniyeler içerisinde uzaklardan gelen itfaiye sesi kulaklarına iliştiğinde, endişeli ve korku dolu gözleri, siyah saçlarının altında kalan gözlerine kenetlendi. Oradan da, başından başlayıp çenesine doğru akıyor olmakta olan kana.