"
Biliyor musun, sen bir şiire girmek gibisin
eflatun bir şiire
"Hogwarts'ın görkemli koridorları gecenin en koyu saatlerinde koşma sesleriyle dolduğunda Albus Dumbledore beşinci rüyasında, kayıp çorap eşlerini kovalıyor ve limonlu şekerlemelerin kokusuyla nefes alıyordu. Sessiz olmaya çalışılıp becerilemeyen kahkaha sesleri koşma seslerine karışınca bunun sonunda ceza alacaklarına eminlerdi ancak bu onları korkutmuyordu.
"Biraz daha ses çıkarırsanız ağzınıza ayağımı sokacağımdan emin olabilirsiniz." diye söylendi James gülmesini bastırmaya çalışırken. Gözlüğü yamulmuştu ve her zaman karışık olan saçları olabilirmiş gibi daha da kabarık duruyordu.
"Asıl ödevimi bitiremezsem ben size gösteririm." diye karşılık verdi Remus suratını buruşturarak. Koşmaktan nefes nefese kalmışlardı ve beyaz yanaklarında bariz belli olan kızarıklıklar gecenin karanlığında bile kendisini gösteriyordu.
"HEY! DURUN DİYORUM SİZİ YOLA GELMEZ PİSLİKLER!"
Argus'un koşmaktan cırtlaklaşan sesi arkalarından yankılandığında dördününde gözleri kocaman oldu. Sirius Remus'un elini kavradığı gibi genç adamı kendisine doğru çekti ve "Dağılalım!" diye bağırarak ikisini farklı bir koridora yönlendirdi.
Remus karıncalanan parmaklarını Sirius'un elinde hareket ettirdi, son zamanlarda ne zaman en yakın arkadaşı ona dokunsa tüm tüyleri ürperiyor ve dokunduğu yerler karıncalanıyordu. Siyah uzun saçlı genç adamın sıcacık avucu kendi elini sarıyor, sıcaklığı ellerinden tüm vücuduna ulaşıyor ve kalp atışları koşmaktan hızlı olması gerekirken temaslarından sonra ağır çekime geçmiş gibi yavaşlıyordu.
"Sirius." dedi soluk soluğa. "Sirius dur, nefes alamıyorum."
Sirius endişeyle duraksadı ve ikisini sütunun arkasına sakladı. Belli ki Argus delisi James'le Peter'ın arkasından devam etmeyi seçmişti bu sebepten dolayı olsa gerek yalnızlardı.
"İyi misin Rem?" diye sordu Sirius bir elini Remus'un saçları arasından geçirip onları arkaya tararken. Remus Sirius'un gözlerinin içine baktı. Bahçeye açılan koridordalardı ve sonbahar soğuğu yüzlerini okşuyordu. Sirius Black'in uzun saçları rüzgarla hafif hafif uçuşuyor, endişeden kısılan gözleri samimi duruyordu. Bir yaz günü rüyasına benziyordu böyle karşısında ona bakarken, bir yaz günü rüyasıydı, bittiğinde ve gittiğinde can yakacaktı.
"İyi değilim ama sebebini bilmiyorum. Sence kafayı mı yedim?" diye sordu yumuşak ses tonuyla Remus.
Sirius gülümsedi, her zamanki haylaz gülümsemelerinden biri değildi aksine anlayış barındırıyordu.
"Hayır sevgili dostum, kafayı yemedin." dedi Sirius sırıtmaya devam ederek. "McGonagall bizi yakalayacak diye korktun muhtemelen. Güzel bir uyku çektikten sonra düzeleceksin."
Remus kafasını sallayarak onayladı. Neden kalbine bıçakların saplandığını sorgulamadı. Evet doğruydu, saat geç olmuştu ve muhtemelen ceza alacaklarından endişe etmişti.
Sabaha uyandığında düzelecekti. Elleri karıncalanmayacak, Sirius'un dokunduğu yerler alev almayacaktı. Sabah uyandığında her şey normale dönecekti.
Dönmek zorundaydı.
yn: İLK DEFA WOLFSTAR YAZIYORUM HEYECANLIYIM A DOSTLAR 🥺🥺🥺🥺 Aslında hala çok yoğunum ama gerçekten çok zorlu bir süreçten geçiyoruz o yüzden hem bana hem size moral olur diye yazmaya karar verdim gerçekten.
O yüzden yazmayı en çok sevdiğim tarzda yazacağım umarım benden bu yazma tarzımdan sıkılmamışsınızdır aodnwokqpdmşw marauders dönemini ilk defa deneyeceğim yani hatalarım unuttuğum bilgiler olabilir benimle paylasmaktan çekinmeyin ehe
BİR DE JAMES X SEVERUS DENEYELİM Mİ KIZ NE DERSİNİZ AODNEODMWPJŞS EĞER İSTERSENİZ EKLEYECEĞİM İSTEMEZSENİZ JILY YAPARIZ
hadi bakalım başlıyoruz💘💝💞💕🙌🏻
ŞİMDİ OKUDUĞUN
pretty please // wolfstar
Fanfiction" ateş, yakabileceği her şeyi yakana dek yanar ancak o zaman söner... " 🥀 "Lütfen dur artık." dedi Remus Lupin. Dağınık açık kumral tutamlarının arasında, pencereden gecenin ışığıyla aydınlanan yüzü yalvarmaya bir nefes alışveriş uzaklıktaydı. De...