son ve sonu güzelleştiren şeyler

1K 93 182
                                    

"İnsan birini sevdi mi, yapabileceği en iyi şey sevgisini göstermektir"

"Gabriel Garcia Marquez'e göre aşk öğrenilebilir bir duygudur Profesör, anlamanızı beklemiyorum ancak aşkıma saygı duymanızı beklerdim."

Minerva Peter'ın aşık aşık konuşmasına belki bininci kez gözlerini devirirken Severus her an kusacak gibi büyük pencerenin önünde duruyor ve burada olmaktansa ölmeyi yeğler gibi kaçmanın yollarını arıyordu. Muhtemelen odada bu hissiyatı duyan tek kişiydi çünkü o ne kadar mutsuzsa karşısındaki dörtlü bir o kadar keyifliydi. James Potter gülmekten kıpkırmızının farklı tonlarında geziniyor, Sirius James'in saçma kahkahaları yüzünden daha çok gülüyor ve Remus ise kıkırtılarını bastırmak için dudaklarını dişliyordu. Dördüncü kişinin kim olduğunu merak ediyorsanız o kişi tabii ki Lily'den başkası değildi, Severus arkadaşı olduğu için gülmek istemiyor ama aynı zamanda gülmesini bastıramadığı için ağlamaklı bir ses dudaklarından odanın komik havasına karışıyordu. 

"Profesör ne olur bu durumu düzeltmeyin hatta onları evlendirelim." dedi James gülme krizinden çıkıp da konuşmayı becerebildiğinde. 

"Hiç kimse gerçekten Peter'ın Marquez'i tanımasını garipsemedi mi?" diye araya girdi Sirius.

"Sence?" diyerek karşılık verdi Remus, "Muhtemelen Hufflepuff kızlarından öğrenmiştir."

"Bu saçma muhabbetlere daha ne kadar katlanmam gerekecek?" diyerek öne çıktı Severus, sessiz kalmaya ve olabildiğince diğerleriyle tartışmaya girmemeye çalışmıştı ancak siniri içten içe yükseliyor ve Peter'ın ona aşık bakışlar atması midesini bulandırıyordu. "Ve sen, lütfen bana öyle bakmayı kes." dedi Peter'a kendisini tutamayıp. Peter  bunu duyunca suratını buruşturmuş ve odanın bir köşesinden Severus'un yanı olan diğer köşesine koşarak gelip genç adamın yanaklarını avuçları arasına almıştı.

"Sevgilim, etrafımızdaki insanlar yüzünden utandın değil mi? İstersen ikimize özel bir odaya geçebiliriz."

Kahkaha sesleri tekrar eskisinden de daha gürültülü bir halde odaya doldu. Severus hışımla Peter'ın ellerinden kurtuldu ve odanın diğer ucuna doğru yöneldi, ağlayacak gibi duruyordu. Onu böyle görecekleri tek an bu andı muhtemelen, hepsi kafasına kazımak ister gibi sadece ikiliyi izliyordu. Remus dayanamayıp Severus'un peşinden gitmeye yeltenen Peter'ı kolundan tutarak yanlarına çekti. Dumbledore ve Slughorn'un odaya girmesi de tam bu ana denk gelmişti.

"Herkes sakin olsun, panzehiri getirdim." dedi Slughorn kafasını iki yana sallayarak. Slytherin'in başı olduğu için yeterince belayla uğraşıyordu, kendisi rahatı ve şöhreti severdi. Bu tarz şeylerle uğraşmaktansa bu güzel ilkbahar gününü bahçede ve ona hayran öğrencilere abartılmış hikayeler anlatarak geçirmeyi tercih ederdi haliyle.

"Aşkımı benden alamazsınız!" diye bağırdı Peter, Lily artık bayılacak gibi yere çöktü. Ömrü boyunca en son ne zaman bu kadar çok güldüğünü hatırlamıyordu.

Dumbledore yarım bir gülümsemeyle Peter'ın yanına geldi ve nazikçe genç adamın kolundan tuttu.

"Tabii ki aşkını senden alamayız genç Pettigrew, gerçek aşk iksirlerle ve korkularla bedenlerimizi terk etmez."

Dumbledore konuşmaya başlayınca herkes pür dikkat onu dinlemeye başladı, ona duyulan saygı bu odanın da koca Hogwarts duvarlarının da ötesindeydi.

"Siz hiç aşık oldunuz mu Profesör?" diye sordu Peter, hala ikna olmamış bir halde.

Dumbledore hislerini belli etmezdi, o öyle zeki bir adamdı ki ne düşündüğünü de ne hissettiğini de anlamak için ayrı bir güç gerekirdi. Ancak bu soru belli ki onu her zaman hazırlıksız yakalayacaktı, yaşı kaç olursa olsun ve hatta üzerinden kaç yıl geçerse geçsin. Sarışın bir hayal gözleri arasından geçti, bir zamanlar onun için dünyayı bile kaosa sürükleyecek o deli hissi anımsadı. Kalbinde hala yanan ateş belli ki hala aynı gücünü koruyordu.

pretty please // wolfstar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin