Bir hafta geçip gitmişti. Jimin mistik bir varlık olmanın verdiği avantajla çok çabuk iyileşiyordu. Artık ayağının üzerine tamamen basabiliyordu. Jungkook ile çiftliğin etrafında koşuyor, becerilerini taze tutmaya çalışıyordu.
Kadının verdiği takviyeler ona iyi gelmişti. Eskisi gibi güçlü hissettiği için artık sürüsüne dönmek istiyordu ama Jungkook burada biraz daha kalma konusunda ısrarcıydı. Ve bu gece tüm çiftlik uyuduğunda, ikili yine tartışıyordu.
"İyiyim diyorum Jungkook nesini anlamıyorsun? Eviöe dönmek istiyorum."
"Bende istiyorum. Ama daha tam iyileşmedin."
"İyileştim."
"Tökezliyorsun."
"Hiçte bile!" Jimin tuhaf tuhaf gözlerini kırpmaya başlayınca Jungkook kaşlarını çattı.
"Ne?"
"Gözüme bir şey girdi- ah." Jungkook hızlı adımlarla omegaya varıp kafasını yukarı kaldırdı.
"Elini çek bir bakayım."
"Yanıyor."
"Biliyorum ama yardımcı olmuyorsun." Omega pes edip elini çekti. Jungkook yavaşça göze baktı. Küçük toz parçasını üfleyerek geçirmeye çalıştı. Başarılı olunca yakınındaki yüze bir daha baktı. Güzeldi. Diğer tüm omegaların özelliği buydu: Güzel olmak. Ama her biri alfası için özeldi. Jungkook içindeki abartılı hayranlığa engel olamıyordu bir türlü.
Jimin gözlerini açmış, yakınındaki alfaya bakıyordu. Yutkunmak istiyordu ama boğazında bir yumru vardı sanki.
"Konuşmamız... Gerek. Farkındasındır umarım."
"Y-yani, hayır. Gerek yok." Jungkook sakince omeganın kolunu tuttu ve bu sefer öpmek için yanaştı.
"Hayır." Jimin gözlerini kapatıp, bu sefer yutkunabildi. Alfadan kurtulup samanların üzerine oturdu. İçerde kilitlilerdi ve kilitli olmak omegayı bir nebze geriyordu.
Jungkook iç çekip birden kısa bir kahkaha attı. Jimin kaşlarını çatıp alfaya baktı. Delirmiş gibi duruyordu.
"Cidden görmezden gelecek kadar salak olduğunu düşünmemiştim." Omega hırsla ayağa kalktı.
"Tam olarak neyi görmezden geliyorum acaba? Olmayan bağımızı mı?"
"Beni çağırdın Jimin. Kabul et ya da etme omegan bana sığındı."
"Jung-"
"Biz beraber uluduk." Pekala, buna diyecek bir bahanesi yoktu. Beraber ulumak büyük bir şeydi. En az mühürlenmek kadar.
"Sarhoştum."
"Peki sarhoş ol. Ama kurdunun ne dediğini, ne hissettiğini bastıramazsın. Bunu eninde sonunda anlayacaksın."
"Biliyor musun, kuruntu iddialarından çok sıkıldım. Sen ablama aitsin."
"Ben kimseye ait değilim. Ama illa bir aidiyet istiyorsan, o sensin."
"Aileme ihanet edeceğimi nasıl düşünürsün?!"
"Tanrı aşkına Jimin! Annen biliyor, ablan biliyor, baban-"
"Dur biraz. Kim ne biliyor?"
"Seninle uludum, çünkü Seulgi seni seçtiğimi fark etti. Annen kurdumun garip tavırlarını fark etti. Baban seni nasıl hissettiğimi merak etti. Ama bir sen kabullenmiyorsun."
Alfa yavaşça ona yaklaştı. "Düşmanın değil, arkadaşın olmak istiyorum. Neden bana fırsat vermiyorsun? Ben sana ne yaptım?"
Jimin yutkunarak samanlara geri oturdu.
"Sana hayat hikayemi anlatacak değilim."
"Delireceğim doğru düzgün konuşamıyoruz bile! Sadece neden-"
"Yakın bile değiliz! Sana ne anlatayım istiyorsun?!"
"Yakın değiliz öyle mi?" Jungkook sinirle omegaya yürüyüp yakalarına yapıştı ve onu ayağa kaldırdı. Ahırın ahşap duvarına onu sertçe itip yaklaştı. Ardından dudaklarını sertçe onun dudaklarına bastırdı. Alfa yönü o kadar baskındı ki, Jimin ellerini itmek için kaldırsa dahi indirmek zorunda kalmıştı.
Dudağını çekiştirip diline kan tadını gelene kadar omegayı bırakmadı. Ondan ayrıldığında ikiside nefes nefeseydi ve Jimin öfkelense mi çöküp ağlasa mı çözememişti.
"Al sana yakınlık." Yakalarını ittirerek bırakmış sonra da ahırın öteki ucuna geçip kurt formuna girmişti. Toprak zemine, sırtını ona dönerek yattı ve Jimin'i kanayan dudağı, karışık kafası ile başbaşa bıraktı.
________
Özür dilerim özür dilerim özür dilerim çooook gecikti
Salağım benTekrar üzgünümmm
Ben luv seni~
Bay
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ennemi _JiKook_
FantasyDoğu ve Kuzey kabileleri bir evlilik ile bağlanmak üzere idi. Jimin ise en değerlisini Doğu kurdunun tekine yem etmişti.