Turlarının neredeyse sonuna gelen ikili, büyük ağaçların dalları altında kurulu olan bir yere varmışlardı.
"Burası av ekibinin eğitim alanı."
"Vay be, onları sıkı çalıştırıyorsun sanırım."
"Ben değil, başka bir alfa. Benim avlara katılmama pek sıcak bakmaz babam. Bana bir şey olmasını istemiyor."
"Pardonda bu biraz saçmaymış. Yani, yakında sen lider olacaksın. Avlanmayı en iyi sen bilmelisin. Hem seni gördüm hiçte kötü- Jungkook?"
Omega kendi kendine ilerlediğini görüp, öylece dikilen alfanın yanına döndü. Baktığı yere oda bakınca, oynaşan yavru kurtları gördü.
"Ben tek adayım. Babam sürüyü Taehyung'a asla vermez. Bu aptallığı kimse yapmaz. Hem, benim bir kardeşim de olamaz. O yüzden... Babamı anlıyorum."
Jimin yavaşça gözlerini kapatıp derince yutkundu. Bilmiş bilmiş konuşmuştu. Alfayla böyle rahatça konuşmamalıydı. Jungkook yine gerginliğini anlayıp gülümsedi.
"Hey, avlanmak zordur. Tehlikeli, orada ölebilirim, hoşuna gider sanmıştım." Omega özür dilemek üzereyken ağzını kapattı. Her an her saniye pişkin olabilen bir alfaydı cidden.
"O kadar hoşuma gitti ki sevinçten ağlayacağım. Yine de afedersin. İleri geri konuştum."
"Önemli değil. Pişmanlığını hissediyorum." Alfa burnunu kırıştırıp gülmüş ve omeganın yanaklarını al al etmişti. Jungkook daha çok gülüp eğilmiş ve o al yanaktan bir öpücük almıştı. Omega cırlayıp elinin tersi ile alfanın karnına vurdu.
"Yavaş gel!"
"Tamam pardon." Yavru kurtların debelenmesine sinir olup gelen yaşlı bir kadına bakıyorlardı şimdi. Onlara bağıra çağıra nasihat veriyor, küfredip duruyordu.
"Pekii, o? Sürünün bilgesi mi?"
"Imm, daha çok kaçığı diyebilirim." Jimin anlamışçasına başını salladı. O sırada yavrular savsak adımlarla onlara doğru koşturuyordu. Jimin, alfanın yanına yanaşıp onlara gelen yavruları çatık kaşları ile izledi. Yavrular insan formuna girip Jungkook'a yöneldi.
"Jungkook abi! Bak azı dişim düştü." Dişi omega yavru hevesle konuşup ağzını açınca Jungkook yere eğildi.
"Vaay, aferin sana. Benim senin yaşındayken hala ağzımdaydı."
"Bana bak Jungkook abi! Benimde düştü." Hepsi ondan bir şekilde aferin almaya çalışıyor gibiydi. Bu Jimin'i gülümsetmişti. Hatta öyle ki kıkırdadığında, yavruların hepsi ilgisini ona yöneltti.
"Ayy, nişanlın o mu Jungkook abi?"
"Çok güzeel~" Dişi omega yavru, ona doğru yürüdü. Öndeki iki dişi yoktu ve konuşurken sesi tuhaf çıkıyordu. Jimin'de Jungkook gibi eğilip küçük yavruya baktı.
"Teşekkür ederim. Sende güzelsin." Kız kılırdarken aradan tombalak bir alfa çocuk gelmişti. Omeganın yanına yanaşıp, kulağına uzandı.
"Jungkook abi çok çapkındır. Ama ben hiç değilim." Ardından ondan uzaklaşmış ve beceriksizce göz kırpmıştı. Jimin kahkaha attığında ufaklığın saçını karıştırdı.
"Tamam, bunu aklımda turarım."
"Talu! Bak annen çağırıyor! Gidin hadi!" Jungkook elinde olmadan sinirlenip sesini yükselttiğinde yavruların hepsi gülerek kaçmışlardı. Jimin doğrulup alfanın tatlı kıskançlığına göz devirdi.
"Sadece sekiz aylık Jungkook."
"Rakip mi rakip." Jimin kahkaha atıp yürümeye başladı.
"Bunu unutmayacağım Jeon!"
"Jimin bensiz gitme bak etraf bunlarla dolu. Jimin!"
_______
Kurt fotoğraflarına bakarken her birine "yaaa çok tatlısın, yaa, yaaaa" demekten indiremiyorum amk. Bu hayat beni yoruyor.Gülü gülüü
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ennemi _JiKook_
FantasíaDoğu ve Kuzey kabileleri bir evlilik ile bağlanmak üzere idi. Jimin ise en değerlisini Doğu kurdunun tekine yem etmişti.