"Jungkook-ah, benim işim bitti! Neredesi- Ne yapıyorsunuz?" İki alfada -bir yavru olmak üzere- bir bez parçasını çekiştiriyor ve birbirlerine hırlıyordu. Jungkook'um tüm gücünü kullanmadığının farkındaydı ama gerçektende yavrunun bırakması için çabalıyormuş gibi duruyordu. Jungkook insan formuna girip bezi çekmeye devam etti.
"Vay be, ne güzel oynuyorsunuz."
"Ama ben oynuyorum hep! Nerdeydin ya~" Bezi aniden bırakınca yavru alfa takla atarak geri gitmişti. Jungkook omegasına sarılmış ve saçlarını düzeltmişti.
"Jungkook, çocukları sevmiyor musun?"
"Seviyorum! O kadar çok seviyorum ki seninle olacak olan çocuklarımın düşüncesi beni heyecanlandırıyor! Hatta-" Omeganın kıpkırmızı yüzüne bakıp susunca, Jimin panikle Jungkook'un omzuna geçirdi.
"S-salak mısın?! Yavrunun önünde dediklerine bak!" Küçük alfa koşarak abisinin yanına gelmiş ve insan formuna girmişti.
"Hyuung~ Elim acıdı." Jimin iç çekerek yavruyu kucağına almış ve teyzesinin kaldığı kulübeye yürümeye başlamıştı. Yavru, abisinin boynuna sarılıp arkadan gelen alfaya dil çıkardı.
"Bana bak seni bücür-" Jimin gözlerini pörtleterek alfaya döndü.
"Ne dedin sen bana?" Jungkook boğazını temizleyip etrafına bakındı. O sırada Kai yanlarına gelmişti. Havadaki gerginlik elle tutulan cimstendi.
"Vay be! Sana bücür demeye cesaret eden tek kişi annen sanıyordum." Ortamı yumuşatma çabaları boşuna gitmişti. Jungkook şuan üç şık arasında gidip geliyordu.
Ya Jimin'e dediğini kabul edip işi şakaya vuracaktı, ya yavruya dediğini itiraf edip azar yiyecekti, ya da kaçacaktı. Çünkü ilk iki şıkta dayak yemesi çok ihtimaldi. Üçüncüyü yavaş yavaş ele almaya başlarken Jimin çığırdı.
"Ya! Ölmek mi istiyorsun?!"
"Y-yok! Yani omega olmana rağmen aslında uzunsun herkesten. Tabi dişi alfalar senden uzun duruyor ama sorun bu değil! Ya-yani-" Jimin kıpkırmızı yüzüyle Jungkook'un bacağına tekme attı. Kucağındaki yavru çaktırmadan kıkır kıkır gülerken, Jimin burnundan soluyordu. Neden durduk yere ona bücür demişti ki?!
"Bu ortamda tek bir bücür var oda pantolonunun içinde Jeon! Tanrım..." Omega atarlı atarlı uzaklaşırken Kai kendini tutmayı bırakıp gülmeye başlamıştı.
"Ben hayatımda böyle çuvallamak görmedim."
"Çok mu saçmaladım?"
"Bir daha dene. Belki daha sert vurur." Onun omzuna pat pat yapıp Jungkook'un doğrulmasına yardımcı olmuştu. Ve yavaşça ona yaklaştı.
"Sahi, Jimin ile aranız nasıl?"
"Eh işte. Yine de arada eskiden davrandığı gibi davranıyor."
Kai kaşlarını çattı. "Eskiden?"
"Ağzıma sıçıyor." Kai kıkırdayıp sesini biraz daha alçattı.
"Sizin ihtiyacınız olan yalnız kalmak. Ona nasıl biri olduğunu yansıtırsan eninde sonunda sana teslim olur. Sonuçta senden hoşlanıyor, bu bariz."
"Ciddi misin?"
"Kokusunun değiştiğinin farkındasın değil mi? Bu senin sayende. Kurdu seni seviyor. Ama insan formununda sana bayılmasını sağlayabilirsin."
"O nasıl olacakmış?"
"Küçük bir yardım iyi olabilir."
🍃
İki alfa öğleden sonra beraber ormanın en derinliklerine giderken, Jungkook Kai'nin neden bahsettiğini anlamamıştı henüz. Jimin ile ararları kesinlikle kötü değildi ama alfanın umduğu tam yakınlık bu değildi.
Kai bir kayanın arkasında durup insan formuna girerken, Jungkook'da aynısını yaptı. Pis koku, uçuşan sinekler ve kurbağa sesleri. Evet, Batı bataklığındalar.
"Buranın Jimin'in beni sevmesi ile ne ilgisi var?"
"Kafanı kullan Jeon. Karanlık, nemli ve gözlerden uzak. Burada kimleri bulabiliriz?"
"... Yılanlar." Kai başıyla onayladığında ikili kayanın ardından çıkıp içerlere ilerlemişti.
"Bir yılan tanıyorum. Sizin baş başa vakit geçirmeniz için gereken şeyler var onda." Göletin üzerinde kurulmuş tahta evler göründüğünde ikiside durdu. Yılan kuyruklu, insan vücutlu canlılar ordan oraya sürünüyordu. Derken Kai ilerdeki yosunlu kayada dinlenen dev gibi albino yılanı gösterdi.
"Adamımız o işte. Lowren. Yarım bir yılan, tam bir düzenbazdır. Ama işin düştüğünde sarılabileceğin tek yılan." Jungkook buradan hiç hoşlanmamıştı. Ayrıca bu fikirden nefret etsede kabul etmeliydi ki, Kai Jimin hakkında bir şeyler biliyordu. Bu yüzden burada, deyimin tam anlamıyla yılanlar arasındaydı.
Beyaz yılanla konuşan Kai'a bir daha baktı. Bazı yılanlar onlara dik dik bakıyordu ve Jungkook bunu hiç beğenmemişti.
"Aldım! Hadi gidelim." Kai elini huzursuz alfanın omzuna koydu ve beraber bataklığı terk ettiler. Jungkook, bez çantaya göz dikti. Uzaklaştıklarına emin olunca alfa onu durdurup çantayı aldı.
"Ne verdi o yılan sana."
"Para."
"Para mı? O ne?" Çantanın içinde yeşil renkte küçük kağıtlar vardı. Bazılarıda metal ve yuvarlaktı.
"İnsanların alışveriş için kullandığı şeyler bunlar."
"İnsanlar mı?"
"Sen ve müstakbel nişanlın, yakındaki kasabaya tatile gidiyorsunuz. Baş başa!"
________
İşim varken onu yapmayıp fic yazmaya bayılıyorum.
Görüşürük
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ennemi _JiKook_
FantasyDoğu ve Kuzey kabileleri bir evlilik ile bağlanmak üzere idi. Jimin ise en değerlisini Doğu kurdunun tekine yem etmişti.