Kısa olan Jungkook'tan ayrıldığında elini tuttu. Bunu istemsizce yapmıştı fakat hoşuna gitmişti.
Uzun olan şaşkındı. Kalbi çıkacak gibiydi. Her an bayılabilirdi. Jimin yürümeye başladığında uzun olanın elini bırakmamıştı. Hatta daha sıkı tutuyordu. Jungkook kısa olanın adımlarına ayak uydurmaya çalışıp yürümeye başladı. Mükemmelliği onu kendinden almaya devam ediyordu. Dolgun pembe dudakları çok zarif duruyordu. Gülünce kısılan gözleri onu çok şirin yapmaya yetiyordu. Birbirini tutan ellere baktı. Jimin'in küçük eli uzun olanın ellerinde kaybolmuş gibiydi. Bir süre daha yürümeye devam ettikten sonra okula varmışlardı.
Jungkook'un aklına takılan şey Jimin'e gizlice yazmak olmuştu. Ona bu süre zarfında yazamazdı. Annesini yeni kaybetmişti. Evlerinin hemen yanındaki evini de Jimin bilmiyordu. Onu oradan takip ediyordu Jungkook.
Okula girdiklerinde bahçe kalabalıktı. Okulun ilk günüydü -Yani haftanın ilk günü- ve bu yüzden bahçede Bay Kim bir açıklama yapacaktı. Okulun etrafındaki ağaçlar okula çok ferah bir görüntü veriyordu. Okulun arka tarafı ise yeşillik ve oturma yerleri vardı. En sonunda herkes yerini almıştı. Bay Kim konuşmaya başladı. Bu adamın konuyu uzatmasını kimse sevmesede çekmek zorunda kalıyorlardı. 5 dakikanın ardından marş okuyup herkes sırayla sınıflara çıktı. Jungkook ve Jimin sınıfa geldiklerinde sıralarına oturmuşlardı.
Bir süre sonra hoca sınıfa girdiğinde Jungkook büyük bir of çekti. Okulun başlaması çok acı vericiydi. Uzun olan Jimin'e baktığında dikkatle hocayı dinliyordu. Jimin ona bakan Jungkook'a döndüğünde gülümsedi. Uzun olan ne yapacağını bilemedi. Sadece el sallamak ile yetinmişti. Jimin sevimlice gülümsedi. Jungkook'un yanakları kızarmıştı.
"Evet çocuklar. Bu dönem sizin için çok önemli umarım ders çalışıyorsunuzdur. Okulların kapanmasına az kaldı. Sınavlar yaklaşıyor. Bu sebeple başlamayanlar bir an önce başlarsa iyi olur. Şimdi benim bir işim var. Bir süre serbest kalabilirsiniz. Fakat fazla ses çıkarmayın."
Hocanın sınıfı serbest bırakması sınıfı sevindirmişti.
Jungkook gizli bir şekilde Jimin'e mesaj atmayı düşünmüştü. Hızlıca eline telefonunu aldı ve mesaj yazdı.
Mysteriousprsn.s: Merhaba Jimin. Beni özledin mi?
Jimin aniden titreyen telefon ile elini cebine atmıştı. Bu saatte kimden mesaj gelmiş olabilirdi ki. Mesajın şu 'Gizli hayran' denen bozuntudan gelmesi Jimin'i sinirlendirmişti.
Jiminpjm: Seni neden özleyecekmişim ki?
Mysteriousprsn.s: Bilmem. Belki daha resmini bile görmediğin birini merak etmişte olabilirsin?
Jiminpjm: Seni merak etmiyorum bir kere!
Mysteriousprsn.s: Hadi ama Jimin. Senin beni merak ettiğini kime sorsan söyler. İkimizde beni merak ettiğini biliyoruz.
Jiminpjm: Yaa evet merak ediyorum... Fakat sen atmıyorsun ki.
Mysteriousprsn.s: Evet. Ama atamam... Biliyorsun şimdi zamanı değil. Ama seni çok seviyorum. Bunu bil yeter. :Dd
Jiminpjm: Siktir git ya. Kim olduğunu bilmediğim birisi gelmiş bana 'Sen kimsin?' dediğim de 'Babacığın.' diyorsun. Şimdi de 'Seni seviyorum.' diyorsun. Üzgünüm ama ben bunları kaldıramam. Kendine başka oyuncak bulursan çok sevinirim.
![](https://img.wattpad.com/cover/167572238-288-k953110.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Secret
Fiksi Penggemar'Sana her baktığım da yeniden aşık oluyorum. Sana açılmak istiyorum. Fakat korkuyorum. Bir daha bana bakmayacaksın diye. Beni görmek istemeyeceksin diye korkuyorum. Bu yüzden sana itiraf edene kadar sadece küçük meleğim olarak kalacaksın.' -JeonJk.