('Multimedyadaki videoyu izleyin') Christy ciddi şekilde bir olay anlattı:
-Henüz zaman yolculuğunun bulunmadığı bir zamanlarda Snowpaw adlı bir diyar vardı.Origrus tarafından kuruldu.
Yaşam formları buzdan yapılıydı.Üzerinde milyonlarca uygarlık kuruldu.Diğer diyarlardaki milletler daha bilinen uygarlıklar kuramamıştı.Dünya dışındaki tüm diyarlar kainatta 12 tane yaşam formu olduğunu biliyorlardı.Ve en gelişmiş diyar Snowpaw'dı.Ne yazık ki bu mutlulukları uzun süremedi.Kendilerinin AntiWar adında bir konseyleri vardı.
Konseye karşı gelen vatandaşları ömür boyu hapise bırakıyorlardı.Bu vatandaşlardan bir tanesi hapisten kaçtı.Ve Konseyin onu unuttuğu zamanlarda o AntiWar Konseyini tüm Snowpaw'lılara kötüledi.Vatandaş onun yalan uydurmalarına inandı.O da bundan faydalanarak kendi ordusunu kurdu.Konseyi düşürdü.En sonunda halka kendisi hükümdarlık yapmaya başladı.Ordusu yerin altından bir efsaneyi bulup çıkardılar.Efsane şöyleydi;Snowpaw diyarı kurulduğunda yerin altına herkesi dondurabilecek bir makine yerleştirmişlerdi.İşte o adamın ordusu da asırlar sonra bunu bulmuşlardı.Hükümdarın kibiri onları savaşa sürükledi.Hükümdar diğer diyarları yok edip kainata hakim olmak istiyordu.Ordusu ve ordusunun bulduğu makine ile Far-Tron diyarına doğru savaşa gitti.Ancak Far-Tron'lar sahipsiz değildi.Will Black adlı Far-Tron kralı ordusuyla diyarını savundu.Savaşı onlar yendi.Ve makineyi alıp gizli bir yere sakladılar.O gün en kıdemli diyar Far-Tron oldu.Savaşın ardından 10 yıl geçtiğinde Far-Tron'da Kral Black'in oğlu olarak doğdum.Benim doğumumdan 1 yıl sonra ise kardeşim de oldu.Çocukluğum mutlu geçti.Ancak kardeşimin aklı büyüdükçe değişti.Babam yaşlanıyordu.Hükümlülüğünü ikimizden birimize vermeliydi.Babam ikimizi düşman ettmemek için görevine devam etti.Kardeşim babama karşı kinlendi.Ve Far-Tron'dan ayrıldı.İşte onu şimdi Timefar olarak tanıyoruz.Eski Far-Tron kralı varisi.Şu an ailem de onun planına göz yumuyor!Buranın kralı olmaktan gurur duyuyorum.Karşınızda Far-Tron Krallığı!!!"İnanamıyordum.Artık oradaydık!Şaşkınlıkla bakıyordum.Gerçekten göz kamaştırıcı bir diyardı!Christy ile Krallığın kapısından adım attığımızda bir sürprizle karşılaştık.Binlerce Far-Tron askeri önümüzde eğilmişti."PowerTron çok yaşa!PowerTron çok yaşa!PowerTron çok yaşa!"diye bağırıyorlardı.Christy de şöyle dedi:
-Bizimle beraber savaşa katılacağınız için teşekkürlerimizi sunuyoruz PowerTron takımı!!!"Bize bir isim vermişlerdi!PowerTron!Bu isim süperdi.O an gerçek bir takım olmuştuk.Takım arkadaşlarımın yüz ifadeleri benimkinden çok daha mutluydu.Gözlerinde inanç görüyordum.Ben de bu savaştan galip çıkacağımıza inanıyordum.Artık maceraya başlamıştık.Daha sonra Christy bize Krallığı gezdirdi.Far-Tron'un en yüksek gökdeleniydi.Kalacağımız odalar ihtişamlıydı.Ne arasak vardı.Dev gibi bir yerdi.Burayı görünce Dünyanın o kadar da güzel olmadığını anladım.Doğa ve binalar aynı yerdeydi.Üstelik binaların %70'i altın rengindeydi.Görülmeye değer heykeller vardı.Christy onların
Far-Tron'un yaşamış krallarının heykelleri olduğunu söyledi.Akşam olduğunda Krallığın parlak ışıkları açılmıştı.Yemek yiyip konuşmak için krallığın mutfağına değil,özel yemek odasına gittik.Şaşkınlığımın nedeni bizim evdeki mutfağın hem minicik olup hem de içinde yemek masası olduğu içindi.Sofra şahaneydi.Öncesinde sıcacık bir çorba içtik.Ana yemek olarak dev bir tavuk geldi.Tadına doyum olmazdı.Salatalar da enfesti.Tatlı olarak Far-Tron'un özel tatlılarından bir tane yedik.En son konuşurken de ortaya bol meyve dolu bir tabak konuldu.İlk konuşmayı ben açtım:
-Christy herşey çok güzeldi.Şimdi asıl işi konuşma vakti,değil mi?"O hemen:
-Evet,dostum.İzninizle başlıyorum.Timefar'ın örgütleri henüz faaliyetlerine başlamadı tahminimce.Ben eğitiminize yarın başlamayı öneriyorum.Ne kadar çabuk öğrenirseniz o kadar çabuk saldırıya geçeriz."dedi.Ve bir harita getirdi.
Yeniden konuşmaya başladı:
-Bu Darkpaw Zaman Örgütleri'nin bulunduğu merkezlerin haritası.Şunu bilmenizi istiyorum.Benden habersiz bu haritayı alıp saldırıya geçerseniz ceza alırsınız.Şimdi anlatmaya başlıyorum..."Gece yaklaşırken herkes odasına gidiyordu.İyi bir uyku almak herkes için iyi olacaktı.Odama giderken Marly ile karşılaştım.Kısa bir süre konuştuktan sonra "İyi Geceler"dedik.Yatağıma uzandım.Işığımı kapattım ve olacakları hayal etmeye başladım.Derken ben de uykuya daldım...
Ertesi gün erkenden kalktım.Dişimi fırçaladım.Kıyafetlerimi giydim.Çok enerjiktim.Demek ki uyku işe yaramıştı.Dışarı çıktım.Arkadaşlarımın henüz uyanmadığını fark ettim.Tekrar odama gittim.Pencereden dışarıya bakarken adeta rüyadaymış gibiydim.Gerçekten çok güzel bir yerdi.Aniden gözüm birine takıldı.Christy krallığın bahçesindeydi.Hemen bahçeye doğru gittim.Doğanın içindeydim.Ve Christy'ye doğru yürüdüm:
-Günaydın,Christy."dedim.O geldiğimi görmemişti ki:
-A,günaydın.Geldiğini fark etmemişim."dedi.Üzgün görünüyordu.Ne olduğunu merak ettim ve sordum:
-Ne oldu?Biraz üzgün görünüyorsun."Christy gerçekten hüzünlüydü.Onu daha fazla zorlamadım.Bir tarafa bakıyordu.
Gözünü hiç kaydırmadan seyrediyordu.Bana:
-Kusura bakma,bugün biraz dalgınım.Arkadaşların kalktılar mı?"dedi.Ben de"evet"dedim.Ve şöyle söyledi:
-Onları uyandır.Size eğitim ve antreman alanınızı göstereceğim."Hızlı bir şekilde krallığa geri döndüm.Jane ve James uyanmışlardı.Marly hala uyanık değildi.Onu kaldırmak zor oldu.Çok uykulu bir kız olduğunu anladım.Tam onunla bir gelecek hayal etmeye başlayacakken Christy geldi ve hepberaber antreman alanına doğru yol aldık.Her yerde de olduğu gibi çok ihtişamlı bir alandı.Aynı zamanda çok genişti.Açık bir alandaydı.Christy:
-Evet,hepiniz TravelSaloon'a hoş geldiniz.Buranın amacı size zaman yolculuğunun nasıl yapıldığını göstermek.İlk dersi-
nizi burda yapacaksınız.Elimde gördüğünüz bu silindirin düğmesine her bastığımda herhangi biriniz zaman yolculuğu yapacak.Bugün sizin için 3 dersim var.Daha sonra sizi mitoloji öğretmeninizle tanıştıracağım.Onunla da 1 ders yapınca serbestsiniz.Hazırsanız başlayalım."dedi.Çok heyecanlıydım.İlk defa tek başıma zaman yolculuğu yapacaktım.Marly ve Jane'in bu derse bayılacaklarını sezdim.James daha çok şiddet içeren şeyleri sevdiği için o kadar da heyecanlı değildi.
Christy düğmeye bastı.James yok oldu.10 saniye içinde geri gelmesiyle beraber Jane gitti.Hemen hemen aynı süre içinde geldiğinde korkmuşsa benziyordu.Marly ona bir soru sormaya hazırlanırken yok oldu.En geç Marly dönmüştü ve her tarafı sıvı bir şeyle kaplanmıştı.James dönük bir haldeydi.Sıra bendeydi.Oradan gidip başka bir zamana geldiğimde karşımda dev bir timsah vardı!!!Gözlerime inanamıyordum.Timsah benim en çok korktuğum hayvandı.O an heyecandan kalbim küt küt atıyordu.O iğrenç yaratığa hiçbir şey yapacak cesaretim yoktu.Ve zaman yolculuğu sürem bitmemişti.Bana saldıran timsahın bir tarafı elime deyiyorken bir anda onun gücünü alıp kendimi savundum.Geri döndüğümde Christy sinsi bir gülümsemeyle:
-Size söylemeyi unutmuşum.TravelSaloon'da yapılan zaman yolculukları sizin korktuğunuz hayvanları zaman yolculuğu ettiğiniz yere yolluyor.Hayati tehlikeniz olmuyor.Ve korkunuzla yüzleşmenizi sağlıyor.Evet ilk dersiniz bitti."dedi.Daha ilk dersimiz böyle ise diğer derslerimizi düşünemiyordum.Marly'ye sordum:
-Üzerin neden bu iğrenç sıvı ile kaplandı?"Marly çok korkmuştu.Bu yüzden cevap bile verememişti.Christy ile ikinci dersimizi yapacağımız yere gidiyorduk.Yaklaştığımızda çekiç sesleri duymaya başladık.Çok şişman bir adam yanımıza geldi ve:
-Merhaba gençler!Benim adım Sitarus.Bundan böyle sizinle "Make & Use"dersini işleyeceğiz.Ben Far-Tron'un işçilerinin başıyım.Adlarınızı biliyorum.Artık derse başlayalım değil mi?"dedi.Christy bana gülümsedi.Ve"sürpriz!"dedi.Bir mağa-
raya girdik.Sitarus bize yapacağımız şeyin bir örneğini gösterdi.Elimize verilen malzemelerde silah yapacaktık.Hemen başladık.Elimde bir çekiç,bir ışın silahı için gereken herşey ve çelik vardı.Ben neler yapabileceğimi düşünürken arkadaşlarım çoktan bir şey yapmaya başlamışlardı.Aklıma bir fikir geldi.Çekici elime aldım ve çeliğe vurmaya başla-
dım.Yarım saat sonra bir şekil almıştı.Ucunu sivrileştirdim.Bir kılıç elde etmiştim.Ama fikrim henüz bitmemişti.Kılıcın alt kısmına ışını attıran bir malzeme koydum.Bittiğinde ışın kılıcı gibi bir şey ortaya çıkarmıştım.Arkadaşlarımın yaptıkları da benimkine benzer şeylerdi.Ama hiçbirimizinki tam olmamıştı.Sitarus yaptığımız aletlere baktı."Hmm,güzel yapmışsınız.Şimdi bunları kullanın dedi."Nasıl kullanacağımı bilmiyordum.Sitarus yanıma geldi.Yaptığım şeye bakmaya başladı.Gözünde bir parlama gördüm.Kılıcı beğenmiş gibiydi.Ve:
-Yarın boş vaktinde yanıma gel."dedi.Bunu söyledikten sonra dersin bu günlük yettiğini diyerek bizi serbest bıraktı.
Neden böyle bir şey söylediğini anlamamıştım.Ama olumlu bir şey olduğundan emindim.
Üçüncü dersin başlamasına 10 dk varken Christy yanında silahlar getirmişti.Çok eski silahlar oldukları üzerlerinde görünen çizikler ve tozdan belliydi.Onları bir masanın üzerine koydu.Orda ok ve yay,kılıç,bıçaklar ve minik silahlar vardı.Christy konuşmaya başladı:
-Tekrar hoşgeldiniz PowerTron takımı.Hemen konuya girmek istiyorum.Masada gördüğünüz silahlardan birini seçmelisiniz.Aldığınız silahların da işlevlerini söylemelisiniz.Buyrun seçim sizin."Masaya doğru yürümeye başladım.Orda çok silah vardı.Hangisini almam gerektiği konusunda kararsız kalmıştım.1 dakika sonra içimden bir ses kılıcı almam gerektiğini söyledi.Kılıcı elime aldığımda o kadar da kötü olmadığını fark ettim.Üzerine bir resim kazınmıştı.Christy:
-Evet,şimdi elinizdekilerin ne işe yaradığını düşünün ve bana söyleyin"dedi.Elimdeki kılıç birden parlamaya başladı ve yüzeyi sıcakladı.Elimden yere fırlattım.Üzerinden bir hologram çıktı:
-Aranızda bir ajan var!!!!"diye bağırdı!Bu doğruysa aramızdaki ajan kimdi?Ne yapacaktık...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmiş ve Gelecek Arasında
FantasySıradan bir hayatı olan Michael'ın başına çok garip olaylar gelmeye başlar.Okulunda hiç popüler olmadığını düşünen Michael bir anda herkesin sevdiği biri olur.Bunun nasıl olduğunu çözmeye çalışırken gelecekte olduğunu fark eder.Bir gün odasına kostü...