Mitolojinin Sırları Gerçekleşiyor!!!

339 20 10
                                    

('Lütfen multimedyada bulunan müziği açarak okuyun')

Elimdeki kitap birden yere düşerken şaşkınlıklar içindeydim."FearLand Günlükleri"adlı bir kitapta neden benim soyadım vardı?Kalbimin atışı gitgide hızlanıyordu.Kafamı bunun üzerinde yordum.Nasıl böyle bir şey olabilirdi?Kafamı yormanın bu sefer işe yaramayacağını biliyordum.Sakinleşmeye çalıştım.Heyecan üzerimden kalkdığında uyku feci bir şekilde bastırıyordu.Tüm yorgunluğumun ardından ben de uykuya daldım...

"AAAHH" diye bir çığlık attım.Gece olanlar içime işlemişti.Artık tüm yorgunluğum üzerimden kalkmıştı.Ama o kitapta soyadımı gördüğüm aklımdan hiç çıkmıyordu.Bu işin içinde bir iş vardı.Benimle alakalı olan gizemi çözmeliydim.Ve çözeceğime yemin ettim.Yataktan hemen kalktım.Banyoda dişimi fırçalarken yatağımın üstünde duran FearLand Günlükleri'ne bakıyordum.Bugün uzun olacaktı.İşim bittiğinde dolabıma gidip açtım.İçerde sadece 2 pantolon,1 gömlek ve 1 tişört vardı.Kış zamanı gelince ne yapacaktım ben?Bu kıyafetlerle şimdilik idare edebiliyordum ama kış gelince ne olacaktı?Her dolabıma baktığımda bu sözleri ediyordum.Gömleği ve bir pantolonu giydim.Tek ayakkabımı da ayağıma geçirdikten sonra gün için hazırdım.Sitarus'un yanına gitmeliydim.Far-Tron Krallığı'ndan çıkıp Sitarus'un mağarasına doğru yol aldım.Far-Tron'un güzel doğasını görürken tertemiz havasını da içime çekerek ilerledim...

Mağaraya vardığımda Sitarus bir kılıç yapıyordu.Eşsiz güzellikte bir kılıçtı.Sivri ucu ve pürüssüz demiri göz kamaştırıyordu.Sitarus küçücük bir detayı bile unutmamıştı.Kılıcın üzerine şahane işlemeler yaparken ben de hayranlıkla izliyordum.Geldiğimi fark etmemişti.Sitarus son düzenlemeyi yaparken:
-Merhaba Sitarus,beni çağırmıştın."dedim.O da büyük bir mutlulukla:
-Ho ho ho,hoş geldin yetenekli Michael.Nasılsın?"dedi.Üzgün bir sesle:
-Pek iyi değilim,neyse.Beni neden çağırmıştın?Önemli bir şey mi var?"diye seslendim.Çok ciddi bir şekilde şöyle dedi:
-Bu kılıç senin için!"Dün geceki heyecan yeniden gelmişti.Sitarus önümde eğilerek:
-Ahh,heyecanlanmana gerek yok.Daha çok kılıca sahip olacaksın.Bu sadece şimdilik gerekli bir şey olduğu için yaptım.Arkadaşlarını koruman gerek."dedi.Bir sorum vardı:
-Peki neden arkadaşlarımdan birine vermedin?"dedim.O kendinden emin bir şekilde söyledi:
-Çünkü sen beynini iki farklı şekilde kullanabilmeyi biliyorsun.Zamanı gelince onlara da gereken silahları yapıp vereceğim.Zaten bu sadece bir kılıç.Kralımız Christy'nin mızrağının özel bir gücü var!Seninkinde özel bir güç yok.Ama zamanı gelince en büyük silahını alacaksın!"Sitarus kılıcı bana verdi ve:
-Artık senin.Ha,bu arada yarın sabah dersimiz var.Gelmeyi unutmayın.Yarın görüşürüz Michael."dedi.Oradan uzaklaşırken sevinçliydim.Bir buçuk saat sonra ilk mitoloji dersimizi yapacağımız yere doğru ilerlemeye başladım...

Yürüyordum.Elimdeki muazzam kılıçla birlikte ilerliyordum.Birden karşımda Christy'i gördüm.Ve şöyle dedim:
-Christy mitoloji dersi saat kaçta?"Yine Christy'nin kafasında gizli bir şey vardı ki:
-Bir saat sonra,arkadaşlarını da çağır!"dedi.Hemen de uzaklaştı.Onun aklında çok gizli bir şey vardı.Her zaman gibi bunu bir kenara bırakıp yoluma devam ettim.Arkadaşlarımı çağırmak için krallığa doğru gittim.Vardığımda hepsi hazırlardı.Beraber,sohbetlerle birlikte mitoloji dersine gittik.Kılıcımı ilk James fark etti.Kısa bir konuştuktan sonra hepsi kendilerinin de silah alacağını duyduklarında havalara uçtular.Bir saat içinde mitoloji dersinin yapılacağı yerdeydik.Bir sınıfa girdik.Dördümüz için yapılan sıralara oturduk.Mitoloji öğretmeni henüz gelmemişti.Christy de yoktu.Beklemekle yetindik.Yaklaşık 10 dakika içinde içeri uzun boylu,beyaz saçlı,kafasında "cadı"şapkası olan yaşlı bir adam geldi.Adamı ilk gördüğümde çatlak sanmıştım.Adam:
-Hepiniz,büyük sırlarla dolu mitoloji dersine hoşgeldiniz.Benim adım Thorpan Kreewill.Bana kısaca "Bilge Thorpan"
diyebilirsiniz.Bana herkes Bilge Thorpan der.Çünkü Far-Tron'un hem büyücüsü hem de mitolojik bilgileri tamamen bilen tek kişiyim.Normalde elimde hep asam ile gezerdim.Ama bugün böyleyim.Bunları boşverelim de...Siz Far-Tron'da bayağı tanınıyorsunuz ki ben bile hepinizi tanıyorum.Sen özel soydan gelen Michael Flame'sin.Ve siz Jane,James ve Marly'siniz.Eğer benimle görüşmek isterseniz Far-Tron Dağı'nın en tepesindeki kulübede beni bulabilirsiniz.Pekala,ilk dersimizde hepinize Far-Tron tarihinde görülmüş bir yaratık hakkında önemli bilgiler vereceğim.Sorusu olan varsa söylesin."dedi.James'in bir sorusu vardı:
-Bay Thorpan,bu yaratığın adı nedir?"Bay Thorpan cevapladı:
-AVCI GREGOR."Jane de:
-Peki gerçekten var olmuş mu?"dedi.Bay Thorpan:
-Atalarımız tarafından görüldüğü kesin.İzninizle anlatmaya başlıyorum."dedi.Meraklı bir şekilde dinlemeye başladık.Thorpan Kreewill anlatmaya başladı:
-Uzun zaman önce Far-Tron halkı mutlu bir şekilde yaşıyordu.Hiçbir sorun yaşamamışlardı.Ta ki"Karanlık Darbe"zamanı gelene kadar.O zamanlar FearLand adındaki diyarda korkunç yaratıklar canlandırılmaya başlandı.FearLand diyarı tüm kainattaki en hain planları olan insanlardan oluşuyordu.Zamanında çok savaş yapan FearLand hepsinden yenilgiyle dönüyordu.Derken bir adam çıkıp FearLand'lilere bir öneride bulundu.O adam insanları güçlendirerek yaratıklara dönüştürüyordu.FearLand savaşlarda kazanmak için bin bir türlü yaratık üretti.Bu yaratıkların ilk kullanıldığında yine bir başarı elde edememişlerdi.Ancak büyük bir müttefik kazanmışlardı.AVCI GREGOR'u!Avcı Gregor'a FearLand'in hükümdarı tarafından görev verildi.Onun görevi başka diyarlara gidip hırsızlık yapmaktı.Bu sayede FearLand zengin oldu.Kendilerini geliştirdiler.Artık diğer diyarların yaptıkları herşeyi çalıyorlardı.Cüce Diyarı'ndan cephane,Elf Diyarı'ndan hazine ve daha birçok diyardan herşeyi çalmaya devam ediyorlardı.Avcı Gregor,Elf ve Cüce diyarlarında büyük yaralar aldı.Ve FearLand onu bırakıp başka avcılar aldılar.Avcı Gregor Far-Tron'a geldiğinde kendini doyurmak için hayvanları çalıp yiyordu.Halk bu duruma itiraz edince o zamanki Far-Tron kralı Avcı Gregor'la savaşma emri verdi.Far-Tron'lu atalarımız onu bulduklarında neye benzediğini bile tarif edemediler.Avcı Gregor sürgün edildi.O günden beri bir daha hiç görülmedi.Ancak en son bir söylenti çıktı.Kral'ın Gregor için yemek gönderdiği halka dedikodu konusu oldu.Kısa zaman içinde bu da unutulduğunda Avcı Gregor tarih oldu..."Bulduğum FearLand kitabını çözmemde Bay Thorpan etkili olabilirdi!Bay Thorpan başka şeyler de anlatıyordu.Ama aklımda FearLand'in sırları olduğu için dinleyemedim.Ders bittiğinde krallığa doğru yol aldık...

Far-Tron'un eşsiz krallığında arkadaşlarımla oturuyordum.Christy hala ortalıkta görünmüyordu.Mitoloji dersindeki konu beni çok etkilemişti.FearLand Günlükleri'nde kendi soyadımı gördüğüm zamandan beri dalgındım.Ortalıkta bir sürü gizem geziniyorken Jane,James ve Marly'nin hiçbir şeyden haberleri yoktu.Krallığın güzel alanlarından birinde önümüzde meyve yiyerek sohbet ediyorduk.Öğlen vakitleriydi.Kısa süre sonra herkez dinlenmek üzere odalarına çıktı.Ben orada tek başıma kalmıştım.Kimse beni görmüyordu.Tam FearLand Günlüğü'nü açacakken Bay Thorpan endişeli bir şekilde Far-Tron şövalyelerini arıyordu.Birden benim orada olduğumu fark etti.Ve:
-Michael,şövalyeler nerede?Her zaman buralarda olurlardı."dedi.Bu vakitler onların dinlenme zamanlarıydı.Bunu söyledim:
-Bay Thorpan şu an şövalyeler dinleniyor.Ama yerlerini biliyorum."O da heyecanlanarak:
-Hadi çabuk ol!Far-Tron Dağı'nda bir yaratık var!"dedi.Hızla şövalyelere doğru koştuk.Onun elinde bir asa vardı.Demek söz ettiği asa buydu.Şövalyeleri yanımıza aldığımızda endişeli koşumuzu arkadaşlarım da fark etmiş,onlar da bizimle beraber gelmeye başladılar.Sitarus'un verdiği kılıç kemerimdeydi.Dağa doğru ilerledik...

Dağın tepesine tırmanıyorduk.Yukarıya yaklaştıkça korkunç bir inleme duyuyorduk.Bu inleme adeta kulak zarımızı deliyordu.Tepeye çıktığımızda gördüğümüz korkunç yaratığa bakakaldık.Yaratık bir öküzü andırıyordu.Kafasının iki tarafında bulunan kısa boynuzlarından birinin yarısı kırıktı.Üzerini kaplayan dev bir kürk vardı.Elinde çekice benzeyen bir silah taşıyan yaratık bize doğru bakarken Marly donakalmıştı.Jane ve James şövalyelerin yanında gerilimle yaratığı seyrediyorlardı.Bay Thorpan elindeki asayı yaratığa karşı savuruyordu.Yaratık bir hamle bile yapamadan Thorpan asasını onun boynuna geçirmeye çalıştı.Başaramasa da yaratığın yalpalamasını sağlamıştı.Yaratık kendisine yapılan bu saldırıya sinirlendi.Çekice benzeyen silahın içinden zincirler çıktı.Eliyle zincirleri topladı.Çekice benzeyen silahı kaldırdı.Tam Thorpan'a saldıracakken birden durdu.Ama neden bunu yapmıştı?Yaratık kalın bir sesle konuşmaya başladı:
-Benim adım,Avcı Gregor."Herkes bu söz karşısında şaşkınlık içerisinde kalmıştı.Avcı Gregor bir mitolojik yaratıktı.Nasıl burada olabilirdi???Bay Thorpan endişeli bir sesle:
-Avcı Gregor!Bu nasıl olabilir?Açıklaman gereken şeyler var Gregor!"dedi.Avcı Gregor buraya neden geldiğini anlattı:
-Beni zaten tanıyorsunuz atalarınızın anlattığı efsanelerden.Far-Tron'dan sürgün edildiğim gün diyar diyar seyahat etmeye başladım.Ancak hiçbir diyarın halkı beni aralarına kabul etmedi.Bir gün karşıma bir adam çıktı.Beni kendi diyarına kabul etti.Ve o gün kurtulduğumu düşünmüştüm.Onun diyarı çorak bir topraktı.Çok büyük bir savaştan çıktığı belliydi.Kendilerine Darkpaw Zaman Örgütleri diyorlardı.Beni dışladılar.Her ayak işlerini bana yaptırmaya çalışıyorlardı.Herşey çıtadan çıktığında beni aralarına alan adamla dövüştüm.Beni bırakmak istemiyorlardı.Çünkü ben onların planını biliyordum.Onların beni görmediği bir zamanda kaçtım.Kainatın dört bir yanında dolaştıktan sonra sizin Darkpaw'a karşı olduğunuzu duydum.Şunu bilmenizi isterim düşmanımın düşmanı benim dostumdur."Bir sorun vardı.Bu yaratık bizim takıma mı girmek istiyordu?Bunu ona söyledim:
-Bizim takıma mı girmek istiyorsun?"Avcı Gregor:
-Evet."dedi.Ona nasıl inanacaktık?Bunu da dile getirdim:
-Peki sana neden inanalım?Onlar için ajanlık yapmadığını nasıl bilelim?"Avcı Gregor uzaklaşırken şöyle dedi:
-İster inanın ister inanmayın o hainler beni harcadı.Onları yenmeyi sizin kadar çok istiyorum.Ve isterseniz beni odamda bile kontrol edin ben bir ajan değilim!"

Herkes Far-Tron Krallığı'ndayken ben Bay Thorpan'ın kulübesinde onunla birlikte oturuyordum.Birden bir borozan sesi duyduk.Bay Thorpan korkuyla yerinden sıçradı.Bay Thorpan gerilimle şunu söyledi:
-Sınırlarımıza yabancılar geliyor!!!!!!!!"

Geçmiş ve Gelecek ArasındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin