Avcı Gregor'un Seçimi

310 20 3
                                    

[~{AVCI GREGOR'UN AĞZINDAN}~]

Far-Tron'un sınırlarından çıkmıştım artık.Kafam darmadağındı.Acaba beni aralarına kabul edecekler miydi?Bana güvenebilecekler miydi?Hepsi aklımda,tıpkı bir labirent kadar karışık bir şekilde dolaşıyordu.Kendime yeni bir barınma alanı bulmalıydım.Hızla ilerlemeye başladım...

Saatler ardı ardına geçerken hala kendime bir yer bulamamıştım.Dayanacak gücüm kalmamıştı.Neredeyse 6 saattir koşuyordum.Ancak benim gibi birinin böyle bir şey karşısında yılması mümkün olamazdı.Bu yüzden kendimi yeniden toparladım ve var gücümle yol almaya baktım...

Yavaş yavaş akşam oluyordu.Ne yazık ki tüm sınır dışı yerleri gezmeme rağmen hiçbir düzgün alana rastlamamıştım.Gerçekten dinlenmeye çok ihtiyacım vardı.Bir FearLand yaratığı bile buna dayanamazdı.Kendimi yere bıraktım.Sonunda birazcık olsun dinlenebilecektim.Ama uykuya dalmamalıydım.Uyumaya başladığım takdirde geceyi kötü geçirebilirdim.Bu yüzden göz kapaklarımı ne olursa olsun açık tutmaya çalışıyordum.

2 saatlik kısa bir dinlenmeden sonra az bir şey dinçleşmiştim.Bu dinçlikle ayağa kalktım.Eşya çantamı sırtıma geçirdim ve yoluma devam ettim.Şimdi koşmamaya niyetliydim.Çünkü ilerilerde bir orman görünüyordu.İşte kendime kalacak bir yer bulabilmiştim.Bunun getirdiği mutluluk ve heyecanla oraya doğru yürüyordum.

Orman derin bir sessizliğe bürünmüştü.Kimse yoktu.Burası terk edilmişe benziyordu.Ama bu çok normaldi.Ne de olsa sınır dışındaydı.Hemen işe koyuldum.Orada bulunun çalıları ve büyük ağaç yapraklarını kullanarak bir çadır yaptım.Gece muhtemelen soğuk olacaktı.Aynı zamanda erzak da gerekliydi.Gerçi burada erzak bulunması zordu.Erzak işini bırakıp sadece ateş yakmak için çalı aramaya koyuldum.Hem çalı ararken biraz vakit de geçirmiş olacaktım.Yürürken çadırdan uzaklaşıyordum...

Aniden sessiz ormana bir şimşek çaktı.Ve birden yağmur inmeye başladı.Yağmur iki dakikada artmaya başlamıştı.Ama sel olma tehlikesi çok azdı.Biraz çalı toplamıştım.Zaten yetecek kadar olduğu için çadırıma dönüyordum.Şimşek tekrar korkunç bir şekilde gürledi.Yağmur damlalarından gelen sesler tüm ormana yayılıyorken şimşek de bu seslerin altında kalmıyordu.Özel çekicimi yanıma almamıştım.Tamamen savunmasızdım.Yine de bir ormandan ne zarar gelirdi ki?

Çadırıma yaklaştığımı,önüme çıkan ağaçların şekillerinden anladım.Çünkü çadırımın yakınında bunların aynıları vardı.Şimşek ve yağmurun çıkardığı sesler dışında hiçbir ses yokken bir çalının yerinden oynamasından çıkan sese benzeyen bir çıtırtı duydum.Kendi bastığım yerden gelmediği belliydi.Çevreye şaşkın bakışlarla baktım.Hızla gözümün önünden siyah bir şey geçti.Heyecanımdan dolayı hayal gördüğümü düşündüm.Ama yeniden aynı şey hızla geçip gitti.Tekrar tekrar aynı siyah görüntü geldi ve gözden kayboldu!Ve yeniden oldu!Artık anlamıştım;bu benim hayal ürünüm olan bir şey değildi!

"Çık ortaya!"diye bağırdım.Ancak hala gerçek yüzünü göstermiyordu siyah görüntü."Her kimsen de senden korkum yok!"dediğimde tüm ormanda sesim yankılandı.Siyah görüntü kaybolmuştu!Artık yoktu.Tam üzerimden heyecanımı atacakken arkama çok büyük ve sert bir darbe geldi.Bu şiddetli darbenin ardından yere yıkıldım.Şu an bana bu büyük darbeyi atan adam gözümün önündeydi.Birden adam eline dev bir taş aldı.Taşı benim kafamın tam ortasına geçirdiğine etraf çok boğuk gözüküyordu!Bayılmaya başladım!Yavaş yavaş gözlerim de kapandı.En son adamın beni bacağımdan tutup başka bir yere götürdüğünü görmüştüm...

Her yer karanlıktı.Artık ayılıyordum.Gözlerimi açtım.Beni getiren adamın arkası dönüktü.Hızla bir kaçış planı yaptım.Ama tüm bedenimin dev bir ağaca sıkı iplerle bağlandığını daha yeni hissettiğimde bütün planım suya düşmüştü.Bir çok kez o sıkı iplerden kurtulmaya çalışsam da bir şey elde edemedim.Aniden gözüme bir şey takıldı.Keskin bir bıçak görüyordum baktığım yerde.O bıçağı almalıydım.Ancak bıçak yaklaşık bir metre uzağımdaydı.Aynı zamanda adama oldukça yakındı.Eğer onu almaya çalışırsam adam beni fark ederdi.Ve son umudum da tükenmiş olurdu.Adam arkasını döndü.Sadece gözleri görünen adamın bana korkunç ve sinsi bakışlar attığını düşünüyordum.Adam kara pelerininin içinde:
-Avcı Gregor,seni görmeyeli uzun zaman olmuştu.Benim kim olduğumu hatırlıyorsundur herhalde.En son avcılık yaptığın yılda senin ortağındım."dedi.Adamı hatırlamıştım.Ve:
-Sen!Sen Avcı Krol'sun!"dedim.O ağzını açamadan şöyle dedim:
-Ama sen,beni son beraber yaptığımız avcılıkta beni tüm Elf'lerin yanında tek başıma bırakmıştın!"Eski ortağım bu söylediğimi:
-Şunu unutmamalısın Gregor;sen hep avcılar takımını bırakmayı istemiştin ve o gün diğerlerine hiç kulak asmadan tek başına Elf'lere saldırmıştın!"diyerek karşıladı.Bense:
-Krol,sen de şunu unutma;takımı Elf'lere saldırma talimatını sen verdin.Sen her avcılık zamanında beni zor duruma sokmuştun!Ve takımı dağıtan da sendin!Hep beni öldürmek için çabaladın!Geceleri eğlence için yaptığımız düellolarda her zaman benimle karşılaşırdın!Çünkü benim rütbemi hep kıskanırdın!!!"diye bağırdım.Krol bu sözüme karşılık hiçbir şey demedi.Bunun neden olduğunu da biliyordum.Kısa bir sessizlikten sonra Avcı Krol:
-Bunları boşver.Uzun bir geçmişimiz oldu ve bitti.Sen şimdiye bak.Artık Darkpaw için çalışıyorum.Onlar sana bir duyuru yapmamı söylediler.Eğer Far-Tron'daki,Darkpaw'ı çökertmek isteyen ekibe Timefar'ın planını söylersen seni öldüreceklermiş!"dedi.Ben de:
-Benim ölümden korkum yok!!!"diye cevapladım.Ama bu söz onu hiç etkilememişe benziyordu.Krol şöyle karşıladı:
-Aynı zamanda hayatındaki tek güvendiğin kişi olan Elf'in de canını alacaklar!"Sakin olmayan bir şekilde:
-Onun bir adı var!"dedim.Bu konuşma sürerken Avcı Krol bıçağı yanlışlıkla itmişti.O yaptığı işin farkında değildi.Bıçak şu an tam ayağımdaydı.Kıvrak ve hızlı bir hareketle bıçağın alt kısmını ağzıma aldım.Bedenime sarılı olan ipleri hemen kestim.Arkası dönmüş ve garip bir iş yapan Krol hala bir şeyin farkında değildi.Ayağa kalktığımın sesini duyan eski ortağım artık herşeyin farkına varmıştı.Muhtemelen kaçmamam için üzerime atlayacaktı.Bunu eski ortağım olduğu için çok iyi biliyordum.

Tahmin ettiğim gibi oldu.Krol üzerime atladı.Dövüş anında konuşmayı hiç sevmeyen eski ortağım yine konuşmadı.Onun tuzağından hemen çıktım.Ama dövüş bitmemişti.Avcı Krol'un darbeleri çok hızlıydı ve benimkilerden çok daha sertti.Sağdan gelen bir yumruk vardı.O yumruğu elime aldım.Daha sonra döndürdüm.Krol bu hareketim karşısında"ahh"diye bağırdı.Yine de hiç pes etmedi.Yeniden atağa kalktı.Acımasız avcı,elindeki baltayı benim koluma geçirmek için hazırlanırken ben de bağlı olduğum ipleri keserken kullandığım kısa bıçağı onun bacağına saplamıştım bile.Krol'un acınası ve korkunç inlemesi tüm ormana yayıldı.Artık hiçbir saldırıda bulunamayacak kadar yaralanmış kara pelerinli avcı yere serildi.O orada yarasının getirdiği acıyla boğuşurken ben uzaklaşıyordum.Hiç arkama bakmadan ilerlemeye başlamıştım.Dövüşte nefesimi çok yormuştum.Bu yüzden yürüyerek gidiyordum.Çadırıma doğru yol aldım.

Gözlerim kendini kapatmak için can atıyordu.Çadırıma varmıştım.Çekicimi ve diğer tüm eşyalarımı aceleyle topladım.Sabah hemen Far-Tron'a yol almam gerektiği için böyle bir şey yapmıştım.Çok iyi bir planım vardı.Bu planı düşünerek uykuya daldım.Yarın çok gizemli şeyler olacaktı...

Geçmiş ve Gelecek ArasındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin