Xtar'lar

294 22 8
                                    

Borozanın sesi tüm Far-Tron'da çınlıyorken Bay Thorpan ve ben gerilimli bir şekilde sınırlarımızı kimin aştığını merak ediyorduk.O an arkadaşlarımdan çok Christy'nin nerede olduğunu düşünüyordum.Bu olayın sırrını çözmesi gereken tek kişi oydu.O son zamanlarda halkının sorunlarıyla ve hükmettiği dev Far-Tron diyarıyla hiç ilgilenmiyordu.Gizemli birkaç adamla görüştüğünü gördüğüm zamandan beri benimle sadece bir zaman konuşmuştu.Bu konuşmada da sinirliydi.Ve Christy'yi o günden beri görmüyordum.

Kulübeden dışarı çıktık.Borozan sesi hala devam ediyordu.Bir an bunun bir yanlış anlaşılma olduğunu düşündüm.Ama tam karşımdaki dağın zirvesinden gelen yaklaşık kırk-elli kişilik atlı bir gurubun hızla Far-Tron'un iç kısımlarına doğru ilerlediğini gördüm.Atlı grubun hızı beni çok şaşırtmıştı.Atları adeta bir arabadan hızlı koşuyordu.Bu düşünce kafamdan geçtiğinde uzun zamandır dünya hakkında bir şeyi dile getirmediğimi anladım.Evet,gerçekten de Dünya'dan Far-Tron'a geldiğim günden beri Dünya ile bağlantımı kesmiştim.Kendimi burada yaşadığım günlerdeki hatıralarım dışında hiçbir şeyi hatırlamamaya endekslemiştim.

Sınırları aşan atlı grup gözden kaybolurken Bay Thorpan endişesini dile getirdi:
-Michael,uzun zamandır kimse sınırlarımızı aşmaya cesaret edemiyordu.Dileyelim ki bu yeni bir Far-Tron savaşının başlangıcı olmasın!"Bay Thorpan'ın endişesi fazlasıyla korkunçtu.Ben de oldukça endişelenmeye başladım.Eğer böyle bir savaş başlarsa eğitimimiz kesilirdi!Tüm Darkpaw Zaman Örgütleri'ni devirme çabalarımız sona ererdi!

Büyücü ve mitoloji uzmanı olan öğretmenimle beraber Far-Tron Krallığı'na doğru ilerlemeye başladık.Atlıların hedefi de bu olmalıydı.Kral Christy'nin olmadığı bir zamanda tüm krallığı yok edip bu diyarı ele geçireceklerdi.Halkın yanından geçerken herkes korku içindeydi.Gözüme bir çocuk takıldı.Annesine sarılmıştı.İkisinin de gözlerinde büyük ve derin endişeler olduğu her hallerinden belliydi.Bay Thorpan'a:
-Siz gidin Bay Thorpan.Ben yetişirim."dedim.Hemen koşmayı bırakıp endişeli ailenin yanına gittim.Ve çocuğa baktım.Çok korkuyordu.Belli ki savaşın gelebileceğini biliyordu.Eğilip o korku kaygısıyla bakan gözlere şöyle dedim:
-Senin adın ne bakalım?"Çocuk:
-Trendo."diye cevap verdi.Garip bir isimdi.Onun korkusunu birazcık olsun azaltabilmek için:
-Bak Trendo,buraya gelen grup dostumuz.Bu yüzden endişelenmene hiç gerek yok.Hadi bakalım o gözlerindeki kaygıyı bırak."dedim.Çocuk az bir şey rahatlamış gibiydi.Ben de ona yardım edebildiğim için mutluydum.Artık gitmem gerekiyordu.Hızla Far-Tron Krallığı'na doğru gittim...

Kapıdan içeri girdim.Ne yazık ki atlılar da içerideydi.Marly,Jane ve James de oradaydı.Bay Thorpan onları korumak için önlerinde duruyordu.Far-Tron'un kudretli şövalyeleri atlı gruba karşı bekliyordu.Atlı grubu yönlendiren bir adam vardı.Kesinlikle o bu takımın başında onlara liderlik ediyordu.Aniden adam yanıma yaklaştı.Ve kızgın bir şekilde:
-Kralınız nerede?"diye bağırdı.Bu soruya cevap vermeye hiç niyetim yoktu.Aniden hızla yaklaşan bir atın koşarken ayaklarıyla çıkardığı bir tıkırtı gelmeye başladı.Herkes bu atı kimin sürdüğünü biliyordu.Christy heybetli bir görüntüyle içeri daldı.Atlıların lideri hafif bir gülümseme attıktan sonra Christy'ye bakarak:
-Savaştan beri seni görmemiştim 'Parlak Şövalye'.Ama hala formundasın."dedi.'Parlak Şövalye' adının Christy'ye verilen takma ad olduğunu hemen anladım.Çünkü büyük kralların eğlence olsun diye birbirlerine takma ad taktıklarını biliyordum.Christy de aynı atlı liderin de attığı gülümsemeyi yaptı ve:
-Hoşgeldin,Xtar Kralı Raon.Seni buralara ne rüzgarlar attı?"diye karşıladı.Demek liderin adı Raon'du.Raon uygun bir yerde konuşmak istediğini söyledi.Bu kadar kişiyi sadece yemek salonumuz alabilirdi.Bu yüzden oraya doğru yol aldık.

Atlılar mavi adamlardı.Raon kel biriydi ve gri sakalları vardı.Yemek salonundaki masanın iki ucuna iki büyük lider oturduktan sonra Raon'un tayfası ve Far-Tron'un şövalyeleri de yerlerine geçti.En son boş kalan yerlere ise biz geçtik.Christy Raon'a ne olduğunu sordu:
-Raon,seni tanıdım.Çok çok büyük bir mesele olmadığında hiç böyle yapmazdın.Ee,bu büyük mesele nedir?"Raon üzgün bir haliyle:
-Darkpaw Zaman Örgütleri diyarımızı işgal etti!"diye bağırdı.Raon çok sinirliydi.Christy:
-Bu olamaz!Raon,korktuğum şey olmadı değil mi?"dedi.Raon'u bir hüzün kapladı.Olanları anlatmaya başladı:
-Huzur ve refah içinde yaşadığımız günlerden birinde Xtar'daydık.Şanlı ve en verimli topraklar olan Xtar'da!Aynı bizim buraya gelirken sınırlarınızı aştığımız gibi benim diyarımın da sınırları aşıldı.Sadece yüzleri görünen korkunç adamlar her tarafı yıkmaya başladı.Halkımın bu adamlara yetecek güçleri yoktu.Korkunç adamların sayısı çok fazlaydı.Ama halkımın gözlerimin önünde ölmesine izin veremezdim.Tüm Xtar şövalyelerini topladım.Ve onlara saldırdık.Kılıçlar,ışın silahları,mızraklar ve daha bir çok cephane ile o hain adamları devirmeye çalıştık.Çok sayıda sivil kan döktü.Birden o adamlardan biri üzerime atladı.Kılıcımı elime aldım.Adamın hiçbir cephanesi yoktu.Ben fark edememişim.Adamın kemerinden hançer çıkardığı an tam onu benim kalbime saplayacakken kılıcımla savurdum.Adamın üzerinde bir logo vardı.Darkpaw Zaman Örgütleri'nin dehşet verici logosuydu bu.Etrafıma bakıyordum.Şövalyelerin yarısından çoğu yerde kan içinde yatıyordu.O zaman umudum tükendi.Uzun asırlardır yıkılmayan Xtar diyarı topraklarını Darkpaw'a bırakmıştı.Daha fazla kayıp yaşamamak için diyarımızı terk etmek zorunda kaldık!Yaklaşık 9 haftadır da sığınacak bize yardım eli uzatacak bir diyar aradık.Bu kainatta Far-Tron'dan daha iyi bir diyar olmadığını biliyorduk..."

Christy Xtar diyarının insanlarını Far-Tron'da ağırlamak istediğini söyledi.'Ağırlamak' kelimesi Raon'un hiç hoşuna gitmemişti.Ama tek çareleri buydu.

Herkes dağıldıktan sonra arkadaşlarımla beraber her zaman konuştuğumuz yerde oturup son olaylardan konuştuk.Marly üzgün'dü.Yanına gidip konuşmaya hazırlanıyordum ki bu sefer karışmamam gerektiğini anladım.

Marly ve Jane kalkarken James de onlarla gitti.Gün batımı yaklaşıyordu.FearLand Günlükleri'ne bakmalıydım.Hemen kitabı elime alıp soyadımın yazdığı sayfaya baktım.Her şey sır ve gizemlerle doluydu.

Sayfayı çevirdim.Avcı Gregor'un bir çizimi vardı.Evet,aklıma yine bir soru takıldı.Avcı Gregor neredeydi???????

Geçmiş ve Gelecek ArasındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin