iskele

129 24 27
                                    





*Yürüyüşünü değiştirmiş yaşadıkları. Her uzvu ona yükmüş gibi sallıyor kollarını.





Attığım her adımda sanki daha çok yok oluyordu etraf. Sanki bazı şeyler siliniyordu. Yollar, evler, düşünceler...

Boşlukta gibiydim.

Hafif sert esen rüzgar tişörtümden içeri girince ürperdim. Sonbaharda olmamıza rağmen kısa kollu bir tişört giymiş üstelik üzerime de bir şey almamıştım.

Pek umrumda değildi.

Güneşin batmasına yaklaşık iki saat vardı. Kulaklıklarımı takmış sarhoş gibi yürüyordum boş beyinlerle dolu suratsız insanların arasında.

Pantolonumun cebinden sigaramı ve çakmağımı çıkarıp yakacağım sırada yüksek bir korna sesi duydum kulaklıklarımın ardından. Ne olduğuna bakmak için kafamı kaldırdığımda herkes bana korku dolu gözlerle bakıyordu. Ne olduğunu anlamadan kafamı sağa çevirdiğimde bir yük kamyonuyla aramda bir metre olduğunu fark ettim. Şoför sinirle bir şeyleri bağararak söylerken etrafa boş gözlerle bakıp omuz silktim ve yürümeye devam ettim.

Ölümle burun burunaydım. Ensemdeki soluğunu bile hissetmemiştim.

Sahile vardığımda Rüzgar'ın gelmesine yaklaşık yarım saat vardı. Fakat sahile baktığımda batmakta olan güneşe karşı iskelede yatarak bir sigara yakmış olduğunu görebiliyordum.

Erken gelmişti.

Gülümseyerek yanına gittim ve yanındaki boş yere bende uzandım. Bulutlara doğru bakarken ona "Erken gelmişsin." dedim. Buna cevap vermeyip sigarasından bir nefes daha aldıktan sonra yandan bir bakış atarak "Neyle yüzmeyi planlıyorsun?" diye sordu. Üstüme bakarak, "Kıyafetlerimle.."
dedim.

Ona baktığımda ne çantası vardı ne de mayosu. Belki de vazgeçmişti.

"Gerçekten yüzme bilmiyor musun?" Cevap vermeden yavaşça kafamı salladım.

Gerçekten de yüzmeyi bilmiyordum. Denizler ve büyük su kütleleri bana her zaman korkutucu gelmiştir. Yüzmeyi öğrenmek gibi bir girişimde de bulunmamıştım bu yüzden.

Ama bu farklıydı.

Güneş batmış hava daha koyu bir maviye boyanmıştı. Bulutlar teker teker çekilmişti üzerimizden.

Sigarasından son nefesini çekince doğrularak kafasını bana çevirip gözlerimin içine baktı. Nefretle ya da başka bir duyguyla bakmıyordu. İfadesizdi, bomboştu. Ama dünyanın en güzel şiirinden, belki de şarkısından daha çok titretiyordu içimi. Bende doğrulduğumda ona bakmaya devam ettim. Ama o beklemediğim bir şey yaptı.

Dumanını üfleyip bir elini sırtıma koyarak beni denize itti.







Tarih: 10/04/2020

Bu kitap için çok farklı planlarım var.

Kendinize iyi bakın ya da bakmayın bu kimsenin umrunda değil bunu da unutmayın.

anlamlar katmayın Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin