gözyaşı

102 17 30
                                    





* "Sen her bir kusurunu defalarca öptüğüm en kusursuz insansın."




Soğuk suyun bedenimi istila ederken beni yavaş yavaş aşağıya çekmesine izin verdim. Direnmiyordum ya da yukarı çıkmak için bir çaba sarf etmiyordum. Etrafımda binlerce su kütlesiyle süzülüyordum.

Rüzgar'ın beni kurtaracağından emindim. Ona güveniyordum. O belki hayallerimi kaplayan bir süper kahraman değildi ama hayallerimi kaplaması için de süper kahraman olmasına da gerek yoktu. Atlamamın üzerinden kısa bir süre sonra suya atlamıştı Rüzgar. Beni yukarı çekmek için kolumdan tuttu. Ben ise onu kendime doğru çekip sarıldım. Bir tepki vermedi. Daha sonra kollarını belime sardı. Kafamı göğsüne yaslarken o da kafasını kafamın üzerine koydu. Nefesim tükeniyordu ama bu hiç umrumda değildi.

Burada ölebilirdim.

Sarılırken Rüzgar bizi yavaşça su yüzeyine çıkardı. İşk aldığım nefes, onun kendine has kokusuydu. Tuhaf bir duyguydu. Sanki dünyaya geldiğimde aldığım ilk nefes gibiydi. Ve bu nefeste Rüzgar'ın kokusuydu. Onun yanında doğmuş gibiydim. Ne güzel şeydi, sevdiğin adamın yanında binlerce kez ölüp binlerce kez tekrardan doğmak.

Hala sarılıyorduk. Kalbinin sakin atışlarını duyabiliyordum. Belki de bu yüzden çok özledi sarılmak. Kalp atışlarını hissedebiliyordun karşındaki kişinin. Kalbine en yakın olduğun zamanlardı sarıldığın o anlar. Belki de Rüzgar'a bir daha asla bu kadar yakın olamayacaktım. Bu an hiç bitmesin istedim. Rüzgar'ın bana ilk kez sarıldığı o tepeden beri hayalini kuruyordum bu sarılmanın.

Ben ilk sarılmamızı defalarca kez hayal ettim.

Ne kadar durduk öyle bilmiyordum. Ne Rüzgar ayrılmıştı ne de ben öyle bir aptallık yapmıştım. Kendimi şu dakikalara tutsak edebilirdim.

Özgürlüğüne düşkün olan ben, kendimi Rüzgar'a tutsak kılmıştım.

Belki Rüzgar beni denizden kurtarmıştı, ama kendinden kurtaramayacaktı.
Bir süre sonra Rüzgar "İyi misin?" diye sorduğunda istemeyerek de olsa ondan biraz uzaklaşarak, "Hiç olmadığım kadar." dedim. Nazikçe belimi tutarak, "Üşüyeceksin, çıkalım." dedi ve iskeleye doğru beni yönlendirdi. Kendimizi iskeleye attığımızda sırt üstü bir şekilde uzanmıştık.

Ama bilmiyordu ki, onun olduğu yerde üşümem imkansızdı.

Hava kararmaya başlamıştı. Sadece iskelede uzanıyorduk ve hafif bir rüzgarın suratımızı yalamasına izin veriyorduk. Tişörtlerimiz üzerlerimize yapışmıştı ama biz öylece yatıyorduk. Rüzgar yavaşça doğruldu ve kenara itilmiş gitarımı eline aldı ardından hafif bir parçaya giriş yaptı. Ve şarkıyı söylemeye başladı.

(Medyayı açabilirsiniz.)

Can Ozan ~ Toprak Yağmura

Toprak yağmura, ben sana aşık olduk yeniden.
İmkansız gibi görünen,
Bu mesele.

Sesi o kadar güzeldi ki, binlerce yıl dinleyebilirdim onu. Sıkılmadan, usanmadan.

Girdi aklıma her gece, tanıdık bir melodi.
Sen miydin sebebi? Söylesene

Ve bir kadın gelir değiştirir seni.
Alıştığın o sert kararlı şeklini.
Yüzbinlerce yıldır böyledir gider,
Suyun kumsala vurması gibi.

anlamlar katmayın Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin