Draco ertesi gün toplantı odasına girdiğinde, Hermione ona şöyle bir baktı ve elindeki kağıtları düşürdü.
"Malfoy!" Bir anda yanındaydı. "Sana ne oldu?"
"Dün bazı Ölüm Yiyenlerle acımasız bir karşılaşma yaşadım." Acıyla yüzünü buruşturarak koltuğa çöktü. "Bazılarının tüm yaşamları boyunca bir asa sallamaktan başka bir şey yapmadıkları halde atabilecekleri yumruklar gerçekten şaşırtıcı."
Hermione hasarı incelemek için yanına diz çöktü. Draco sol gözünün morardığını ve şiştiğini ve dudağının yarıldığını biliyordu. Burnu da kırılmıştı ve kötü bir şekilde onarılmıştı. Kollarının görünür kısımlarında birkaç morluk ve kesik vardı ve bazı kırık kaburgalar nefesini ve konuşmasını düzensiz hale getiriyordu.
"Merlin, Malfoy! Berbat görünüyorsun! Neden kimse seni iyileştirmedi?"
Sırıttı ve sonra karanlık bir sesle, "Bu beni iyileştirdikleri halim... Görünüşe göre Azkaban tutsaklarını en iyi durumda tutmakla pek ilgilenmiyor."
"Bu korkunç!" Gözleri parladı. "Ölüm Yiyenler bunun için cezalandırılsa iyi olur ve ben Azkaban yetkilileriyle konuşacağım. En başta bu asla olmamalıydı! Ve kadrolarında ne tür bir Şifacı var? Bu açık bir beceriksizlik. Ve mahkumlara insanlık dışı muamele!"
Hermione'nin öfkesi, Draco'ya Hogwarts'ta yaptığı ev cinlerinden birini hatırlattı. İşin garibi, onun öfkeli tiradları onu daha iyi hissettirdi. Başkası olsaydı, bunu son derece sinir bozucu bulurdu, ama bir şekilde, onun iyiliği için bu kadar sinirlenmesi oldukça sevimliydi.
"Sorun değil, Granger," dedi. "Zamanla her şey kendi kendine iyileşecek ve dürüst olmak gerekirse dünden daha iyi hissediyorum." Oturduğu yerde kıpırdandı. "Ayrıca önemli olan bu değil. Evinin çevresinde ne tür korumalar kurdun?"
"En iyisinden. Neden?" Aniden konu değişikliğine karşı kaşlarını çattı.
Draco tereddüt etti. Onu korkutmak istemiyordu ama aynı zamanda onun güvende olmasını da istiyordu. İkinci arzu galip geldi ve içini çekti. "Ölüm Yiyenlerden biri seni tehdit etti."
"Ne? Kim?"
"Antonin Dolohov - peşine birini göndereceğini söyledi. Lütfen dikkatli ol. Dışarı çıkarken, en azından duruşma bitene kadar Potter veya Weasley'i yanına al."
Kaşlarını çattı. "Anlamıyorum. Neden beni hedef alsın ki?"
"Muhtemelen senin düzgün bir duruşma için tek şansım olduğunu biliyor."
"Ama hala-"
"Bak, benden nefret ediyor, tamam mı? Ailemden her zaman nefret etti ve eminim ona işkence etmem yardımcı olmadı."
Hermione hâlâ yanında diz çöküyordu ve Draco ona bakarken, Dolohov'a yumruk atmadan hemen önce üzerine gelen koruma dalgasının aynısını hissetti. "Bana dikkatli olacağına söz ver," dedi yumuşak bir sesle.
Yapacağım." Ona garip bir bakış attı. "Ben her zaman öyleyim. Dürüst olmak gerekirse, her zaman iki taraftan da tehditler alıyorum."
"Pekala, daha dikkatli ol. Bu insanların neler yapabileceğini ilk elden biliyorum."
"Evet, pekala" -tek kaşını kaldırdı- "Bence yüzünün şu anki durumu bunun açık bir örneği. Dolohov'u Azkaban yetkililerine rapor edeceğim ve onunla bir daha iletişim kuramayacağından emin olacağım."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
defending the dark • dramione (türkçe çeviri)
FanfictionVoldemort'un yenilgisinden neredeyse üç yıl sonra Hermione Granger, Bakanlık tarafından atandığı bir Savunma Engizisyon Mahkemesi'ndedir. Bir sonraki görevi ise: Draco Malfoy'u savunmak. Bazı hataları olduğundan emindir. Gizemli anılar, samimi so...