|24| Taç

3.4K 225 326
                                    


Draco yeni aydınlanmaya başlamış sabaha yüzündeki yaraların derin sızısıyla uyandı. Mavi gözler acıyla kapanırken sağ omzunda uyuyakalmış kızın uykulu mırıldanmalarıyla gülümsedi hafifçe.

Masum yüze bakarken geçen gece yaşananlar bir kabus gibi geçti gözlerinin önünden. Bellatrix'in kahkahaları, Ölüm yiyenler'in babasını yaka paça yakalayıp kolundaki işareti yakması, annesinin çığlıkları...

Gözlerini kaparken bir daha hiç açmamayı diledi. Her şeyin kötü bir rüya olmasını.. Kalbindeki ağırlıkla zor nefes alırken, kızı uyandırmamaya dikkat ederek yanından kalktı ve koltuğun kenarına atılmış Gryffindor cübbesini kızın üstüne örtüp alnından öptü yavaşça.

Biraz olsun temiz hava alabilmek için pencerenin önüne geçtiğinde istemsizce göz devirdi. Muggle'lar... Fakat şuan safkan şımarık zengin çocuğu moduna girmek için pek de iyi bir zaman değildi. Draco'nun saklanmak için onların dünyasına ihtiyacı vardı. Yoldan hızla geçen arabalara bakarken gülümsedi, insanlar buradan bakınca fazla telaşlı gözüküyordu.

Pencerenin önüne oturup evin içine göz attı bir süre. Annesi daha önce bir terslik olursa muggle'ların arasına karışmanın mantıklı olduğundan bahsetmişti, hatta gayet sıradan bir ev aldığını da söylemişti. Fakat Draco bu eve gelmek zorunda kalacağını hiç tahmin etmemişti. Hermione'nin burada olacağını asla tahmin edemezdi ama ayrı bir hediye gibi gelmişti bu genç adama. Çukura düşen aptala uzatılan bir kurtarma ipi gibiydi Granger.

Elini yarı çıplak bedeni üzerindeki pençe izlerinde gezdirdi. Hermione yaraları acemice de olsa temizlemeye çalışmıştı ama üzerine yapıştırdığı garip bantlar canını çok yakıyordu. Uyuyan kızın yanına yaklaştı ve koltuğun kenarında duran sağlık çantasını alıp banyoyu aramaya başladı. Ev sinir bozucu derecede küçüktü. Salondan mutfağın görünmesi kendini lanet bir ev cini gibi hissetmesine sebep olsa da diğer kapılara yöneldi.

Üç farklı kapı karşısına çıktı, ilkinin banyo olduğunu anladığında sağlık çantasını geri dönmek üzere oraya bıraktı. Banyo olduğunu anlaması birkaç saniyesini almıştı çünkü lanet bir küvet bile yoktu. Banyo yaptıkları yere cam kapı koymanın ne mantığı vardı ki.. Şu muggle'lar. Ayakta mı duş alıyorlardı? Acınası.

Banyodan çıkıp diğer kapılara yöneldiğinde küçük bir giysi dolabı ve çift kişilik yataktan başka bir eşyası bulunmayan turkuaz-beyaz dekore edilmiş ferah odayı buldu. Diğer oda ise aynı renklerle dekore edilmişti ve tek kişilik yatağı vardı. Draco hafifçe gülümsedi. Bu odayı kullanacaklarını sanmıyordu.

Banyodaki aynanın karşısına geçtiğinde şişmiş dudağına ve bant yapıştırılmış kaşına tiksinerek baktı. Kendini berbat hissediyordu. Göğsüne doğru uzanan pençe yarıklarının üzerindeki, derisine oldukça yapışmış bantı çekerken dişlerini sıktı acıyla.

Çok az kalmıştı.. Eğer birkaç saniye içinde Kreacher denen ev cini cisimlenip onu buraya getirmese...

Beline dolanan kolları hissedene kadar kızın geldiğini fark edememişti. ''Günaydın.'' dedi Hermione kolları arasındaki sarışının omzuna küçük bir öpücük bırakırken, öptüğü yere yanağını yaslayıp Draco'yu saran kollarını daha çok sıktı.

''Günaydın.'' diye mırıldandı aynadan kızın uykulu gözlerine bakarken. Hermione çenesini genç adamın omzuna dayayıp aynadaki bakışmalarını devam ettirdi.

İkisi de konuşmak istemiyordu. Konuşup bu büyülü sarılmayı o kabus gibi anları anımsayıp bozmak istemiyorlardı.

Hermione derin bir nefes aldıktan sonra kollarını çözüp oğlanın önüne geçti. ''Pansuman yapmamız gerekiyor.'' dedi parmaklarını onun beyaz teninde gezdirirken. Draco kızın elini tutup alnını onunkine dayarken ''Sormayacak mısın?'' diye mırıldandı pençe izini kast ederek.

Storm In Hogwarts // DramioneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin