''Ona güvenemezsin.''
''Güvenmek istiyorum. Çünkü başka çaremiz yok.'' Eğilip kızın dudaklarına kısa bir öpücük bıraktı. ''Ailemiz için.''
''Ailemiz için...'' Hermione karşısındaki mavilere bakarken huzursuzca derin bir nefes aldı.
Draco kızı kollarına alıp başını göğsüne yaslarken saçlarını okşadı, bu sırada toplantı odasının kapısında sinsice onları izleyen Voldemort ile göz göze geldiğinde çenesini hafifçe kaldırıp meydan okur gibi baktı ölüden farksız bedene. Karanlık Lord hissiz gözlerini gençlerin üzerinden çektiğinde tekrar odaya girip kapıyı kapattı.
Sarışın, Hermione'nin elini tutup arka cebinden çıkardığı asasını kıza teslim etti. ''Hazır mısın?'' diye mırıldandı sessizce.
Hermione kararsız gözlerini asasından çekip mavilere dikti. ''Draco ben-
''Gel benimle.'' kızın kolundan çekiştirerek üçüncü kata çıkan merdivenlere yöneldi. Hermione hiçbir şey söylemeden onu takip ediyordu, çünkü ne fikir belirtecek ne de karşı koyacak gücü kalmamış gibi hissediyordu. Etraflarında dolaşan ölüm yiyenler hala evi terk etmemişti ve kız onları gördükçe vücudundaki tüm hislerin çekildiğini hissediyordu.
Draco sonunda odasının kapısına ulaştığında kimsenin onları izlemediğinden emin olup sessizce içeri girdi. Az önce annesinden teslim aldığı asasını kapının kilidine doğrultup Colloportus diye mırıldandı. Hermione yatağın kenarına oturmuş sarışın genci izlerken Draco havaya bir sessizlik büyüsü mırıldandı. Ardından odanın perdelerini kapatıp görülmediklerinden emin oldu. Arkasını dönüp sessizce oturan kızın yanına ilerledi. ''Mione...'' kızın ellerini tutup yatağa oturdu.
''Anlatmam gereken şeyler var.''
''Kesinlikle var Draco.'' dedi kız dayanamayarak. ''Onunla nasıl anlaşma yaparsın! İstediklerini yaptığında sözünü tutacak mı sanıyorsun? Ailenin peşini öylece bırakacak mı yani?''
''Bırakmaz, ölene kadar peşimizi asla bırakmayacağından eminim, ona gözü kapalı güvendiğim falan yok Hermione.''
''O zaman ned-
''Anlamıyor musun?'' dedi mavi gözleri büyürken ''Bana yüklediği sorumluluğu kendi lehimize döndürebiliriz.''
''Nasıl?''
''Hortkuluklar.. Onu hayatta tutan objeler gibi düşün. Teker teker yok olmaya başladığında onu öldürmek...'' dudaklarını ısırıp bir an düşünür gibi gözlerini kapattı. ''Onu öldürmek- derin bir nefes alırken cümlesini tamamlayamadı.
''Onu kandıracaksın öyle mi? Draco her ne planlıyorsan, karşımızdakinin Voldemort olduğunu unutma.''
''Babam onu hayatta tutan şeyin bu objeler olduğunu söyledi. Ruhunu parçalara bölüp bu nesnelere koymuş gibi bir şey de diyebiliriz yani her objede ondan bir parça var. Hepsini dinlemeye vaktim olmadı ama anladığım tek şey ancak hepsini yok edersek onu öldürebiliriz.''
''Nasıl yok edeceğiz peki?''
Bu sırada dışarıdan gelen kahkaha sesleriyle ikisi de kapıya döndü, ardından Draco daha kısık sesle konuşmaya başladı. ''Babam bir günlükten bahsetmişti, Harry'nin sırlar odasını açtığı yılı hatırlıyor musun? Buna Tom Riddle'ın günlüğü sebep olmuştu, o da bir hortkuluktu ve Potter onu yok etti. Bunu nasıl yaptığını anlattı mı?''
''Sırlar odasında bir yılan vardı, Basilisk..''
''Sadece Slytherin Varisinin kontrol edebileceği bir şey.. Babam bahsetmişti.''
![](https://img.wattpad.com/cover/210825575-288-k618123.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Storm In Hogwarts // Dramione
Fanfic✨Hermione, Draco'nun büyük sırrını öğrendiğinde artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı.✨ 👑 WattpadFanficsTR, "Hogwarts Dünyası" adlı okuma listesinde! 🏳️🌈 "Homofobikler giremez." -Eşcinsel içerik - ¬TAMAMLANDI- |Bölüm Sayısı 38|