|32| Düğün

2.5K 195 454
                                    

Draco davetiyeyi küvetin kenarına bırakıp köpüklü elinin tersiye alnına düşen sarı saçları geriye iteledi. ''Theo, baba olacak öyle mi?'' dedi kahkaha atarak kollarındaki kıza bakarken.

Hermione gülümseyerek mavi gözlere baktı. ''Ben de öğrendiğimde çok şaşırmıştım ama-

''Dur biraz ne zamandır biliyordun?''

''Hogwarts'dayken öğrenmiştim.''

''Ve bana söylemedin.'' dedi kaşlarını kaldırırken.

Genç kız sevgilisine biraz daha sokulup başını omzuna yasladı. ''Onlar için özel bir durum, belki saklamak isterler diye düşünmüştüm.''

''Savaş meydanının ortasında düğün yapmak.. Tam Theo'luk bir hareket.''

Hermione kıkırdamasına engel olamadı. ''Ters bir zamana denk geldiği aşikar.''

''Dur biraz..'' Draco mavilerini banyonun tavanında gezdirdi düşünceli bir ifadeyle, hafif aralık kapının ardından Hufflepuff'ın kupasına ilişti bakışları. ''Potter'a haber ver.'' dedi dalgınca.

''Neden?''

''Sonra anlatırım.'' derken kollarını kızdan ayırıp ayağa kalktı yavaşça omzundan aşağı süzülen köpüklü sulara aldırmadan. ''Davetiyeyi Potter'a gönder, yarın akşam orada olsun.''

Hermione çatık kaşlarıyla, ıslak vücuduna aldırmadan hızla giyinmeye başlayan sarışına bakıyordu. ''Aklınızdan neler geçiyor Mr.Malfoy?'' dedi ellerini çenesinin altında birleştirirken.

Draco tişörtünü de üstüne geçirip kapıya doğru yürürken dönüp kıza göz kırptı. ''Sonra anlatırım dedim. Şimdiden başımın etini yemeye başlamayın lütfen Mrs.Malfoy. İlerde bunun için çok zamanınız olacak.'' diyip kapıyı kapattığında, Hermione bacaklarını kendine doğru çekip başını dizlerine yasladı gülümseyerek sevgilisinin ardından bakarken.

***

''Hala gelmedi mi?'' dedi şömine başında oturan annesine bakarak.

Güzel kadın hafifçe başını iki yana salladı. ''Hayır.''

''Anne istersen seni babamın yanına götüre- Sarışının cümlesi annesinin kaşlarını kaldırıp gözleriyle etrafta gezen diğer ölüm yiyenleri işaret etmesiyle bölündü.

''Görevi bitirene kadar buradayız.'' dedi kadın sahte bir gülümsemeyle.

Draco olumlu anlamda başını sallarken karşıdaki koltuğa geçti. ''Sana da davetiye gönderilmiş mi?''

''Evet, Parkinson'lar..'' Cissy hafifçe gülümsedi ''Pansy'nin bebeklik günleri bile daha dün gibi aklımda. Zaman ne çabuk geçiyor.''

''Sence düğüne gitmemize izin verir mi?''

''Onlar sizin arkadaşınız, tabii ki de gideceksin.''

''Ama Lord-

''Gideceksiniz.'' dedi kadın kararlı bir sesle.

Draco kalkıp annesine sarılırken etraftakilerin duymadığından emin olduğunda kulağına fısıldadı. ''Babamın yanına gideceğim, yarın düğün bitene kadar dönmeyiz. İdare edebilir misin?''

Narcissa oğlunun yanağına bir öpücük bırakırken sessizce cevap verdi. ''Aptalca bir şey yapmayın.''

***

Lucius büyüsüz yaşamanın utancını iliklerine kadar hissettiği bi güne uyandı yine. Yataktan güçlükle doğrulurken sızlayan bacağını tutarak aşağı sarkıttı ve yavaşça ayağa kalktı. Buraya sıkışıp kalmak yetmiyormuş gibi vücudunda taşıdığı Voldemort'un işkencelerinden kalma hasarlar onu deli ediyordu.

Storm In Hogwarts // DramioneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin