“Ne yani Hyung, artık burada mısın?”Minhyuk’un heyecanlı sorusunu Jinwoo gülümseyerek onaylamıştı. Uzun zamandır ilk defa öğle molasında kantine gelmişti.Kantin bu kadar dolu mu oluyordu hep?
Jinwoo’nun ailesi Eunwoo bu okulda diye gelmesine izin vermişlerdi ve ikisi de son sınıfta oldukları için aynı sınıfa düşmüşlerdi.
“Zor ikna ettim ailemi. Kolejler o kadar sıkıcı ki anlatamam. Sizinle karşılaşacağımı hiç düşünmemiştim”
Minhyuk ve Jinwoo’nun konuşmasına dahil olmayıp sessizce kahvesini içiyordu Bin.Oysaki Minhyuk susar Bin konuşurdu hep. Bakışlarını Önünde oturan Eunwoo’ya çevirdi. Gülümseyerek konuşan ikiliyi dinliyor bazen sohbete dahil oluyordu.
Öğrendiği şey ise Eunwoo’nun ne kadar seviliyor olduğuydu. Ona o dalmıştı ki onun çevresine asla dikkat etmemişti. Daha birkaç dakika önce bir çok kız gelip Eunwoo’ya çıkma teklifi etmeseydi bunun farkına varacağını da düşünmüyordu. Sadece kızlarda değil, Eşcinsel olan Erkeklerde sürekli Onu süzüyor ve aralarından konuşarak gülüyorlardı. Bir gün onlarla bildiği dilden konuşsa iyi olacaktı.
Eunwoo başını çevirip ona baktığın da donup kaldı. Tanrım… Onunla her göz göze geldiğin de neden nefes alamıyordu? Yanmaya başlayan yanaklarını saklamak istercesine gözlerini kaçırdı ve başını eğdi. Göz ucuyla Eunwoo’nun gülümsediğini ve diğerlerine döndüğünü gördü. Titrekçe nefesi bırakırken Kahvesini dudaklarına götürdü ve ilgisini çeken sohbete kulak kesildi.
“Eunwoo hyung ile nasıl tanıştınız?” Jinwoo kahvesini içerken Eunwoo’nun boynuna kolunu sarmıştı. Bin içinde oluşan kıskançlık ile gözlerini kaçırdı.
“Aile dostumuz, hemen yan evimizde oturuyorlar. Ailesi bize gelince tanıştık ve zamanla oldukça yakınlaştık”
Bin daha da kıskandığını hissetti. Onunla fazlasıyla yakınlaştık derken? Sevgili olabilirler miydi? Üstelik birbirleriyle aynı okula gitmek için uğraşmışlardı.Belki de düşündüğünden daha da yakınlaşmışlardı.
Bu düşünce ile soğumuş kahvesinin hepsini bitirdi ve bakışlarını Eunwoo’ya çevirdi. O sırada Onun da ona baktığını görünce şaşkınlıkla dona kaldı. Eunwoo bir süre sonra aşık olduğu o gülümsemesini yüzüne yerleştirmiş ve Bin’e doğru eğilmişti
“Sen neden hiç konuşmuyorsun Bin?” Kalbi yerinden çıkacakmış gibi atıyordu. Zorla yutkunurken diğerlerinin de ona baktığını gördü. Konuşmak zorundaydı ama ne diyebilirdi ki? Konuşursa kesinlikle sesi titreyecekti. Onu kurtaran yine Minhyuk oldu.
“Dün gece uyuyamamıştı. Yorgun olmalısın Hyung”
Minhyuk endişeyle ona bakınca onu onaylayarak başını salladı. Jinwoo elini Bin'in omzuna koyup gülümseyerek bir abi edası ile sıktı.
“Düşünceli olduğunda uyuyamıyorsun, umarım düşündüğün çok önemli değildir”
Düşündüğü hayatında ki en önemli şeydi. Onu kaybettiğin de nefessiz kalacakmış gibi, ama kazandığında da boğulacakmış gibi hissediyordu. Her türlü Eunwoo ona iyi gelmiyordu.
“Bak ne diyeceğim, Bugün bize gelsenize, annem de sizi çok özlemişti.”
Jinwoo’nun annesi onları kendi çocukları gibi görüyordu ama Jinwoo’nun daha iyi yerlere gelebilmeleri için uzaklaşmak zorunda kalmışlardı.Hala daha Annesi arada bir onları arayıp nasıl olduklarını soruyordu. Bin saatler sonra ilk defa gülümsedi Minhyuk’a kolunu sarıp başını omzuna yasladı.
“Çok iyi olur, İşin yok değil mi?”
Minhyuk başını iki yana sallayıp olmadığını belirttiğin de Jinwoo sevinerek hemen annesini aradı. Annesi duydukları ile sevindiğini ve onları çok özlediğini söyleyip kapatmıştı.
“Zil çaldı kalkalım hadi”
Jinwoo ayağa kalktığın da Diğerleri de ayağa kalktı. Kantinden çıkıp merdivenleri beraber çıkarlarken Eunwoo ve Jinwoo ile vedalaşıp kendi katlarına ilerlediler.Ne kadar Jinwoo’lara gitmeleri onu mutlu etse de Eunwoo’nun da onlarla gelecek olması heyecanlanmasına sebep olmuştu. Yan evinde yaşıyordu değil mi? Onun evini görecek olmasının heyecanı ile sırasına oturdu ve defterini çıkardı.
Çıkış zili sonunda çaldığın da Minhyuk ile eşyalarını toparlayıp ayağa kalktılar. Sınıftan çıkıp buluşacakları Bahçeye indiler ve etrafa bakındılar. O sırada kapının yanında onları bekleyen ikisini gördüklerin de Bin terleyen ellerini pantolonuna sildi ve sadece kendisinin duyabileceği bir şekilde fısıldadı.
“Pekala Bin, Normal davran.Onunla konuşabilirsin, Utanılacak bir şey yok”
Derin bir nefesi bırakıp gülümsedi ve Minhyuk ile Yanlarına ilerledi.
“Ev uzak değil, Yürüyelim” Hepsi başını salladığın da Bin tek omzuna astığı çantasının sapını tuttu ve yanında yürüyen Eunwoo’ya bakmamaya çalıştı. Minhyuk ve Jinwoo önlerin de Ayrıldıklarından beri ne yaptıklarını konuşuyorlardı.
Minhyuk’un uzun zamandır ilk defa bu kadar konuştuğunu görmek onu mutlu etmiyor değildi. Önceden Minhyuk hiç konuşmazdı, hatta bunun psikolojik olduğunu söylemişlerdi. Sonradan Jinwoo ile tanışmış ve ikisi de onu mutlu etmek için uğraşmışlardı. Ortaokulun sonlarına doğru Minhyuk yavaşça konuşmaya başlamıştı. Tabiki Jinwoo ve Bin mutlulukla ağlayıp Minhyuk’tan dayak yemişlerdi ama yine de o gün çok mutlu olmuşlardı. Jinwoo gidince Minhyuk yine sessizliğe gömülmüştü. Sadece Yurtta Sanha ve Bin ile konuşuyor onun dışında tamamen susuyordu.
“Minhyuk ile çok yakın olmalısın” Duyduğu ses ile daldığı düşüncelerden ayrılırken şaşkınca yanına baktı. Eunwoo’nun gözlerini kısarak Minhyuk’a baktığını görünce Ne yapacağını bilememişti. Evet, konuşmak için çok iyi bir fırsattı. Bunu kaçıramazdı. Derin bir nefes aldı ve gözüne giren saçlarını kenara çekti.
“Şey, evet. Birlikte büyüdük. Kardeşim gibidir”
Kekelemediği için rahatça nefesini bırakırken Eunwoo gülümsedi ve gözlerini Minhyuk’tan ona çevirdi.
“Demek kardeşin gibi… Sevindim”
Daha da gülümseyince Bin’in yüzünde ki gülümseme donmuştu. Nasıl bu kadar güzel gülebilirdi? Kalbinin hızlı atışı dışarıdan duyulacaktı neredeyse.
“N-ne? “ Aklı başına gelirken söylediği cümlede ki anlamı yorumladı. Minhyuk kardeşi olduğu için sevinmiş miydi? Ama neden? Eunwoo ellerini cebine koyarken Omuz silkti.
“Önemli bir şey değil”
Bin bir süre ona baktı. Kusursuz yan profili nefesini tutmasına sebep olurken Eunwoo Bin'in onu izlediğini fark etmedi ve başını eğerek gülümsedi. Aklından neler geçiyordu bilmiyordu ama Düşündüğü şeyi kıskanmıştı Bin. Onu böyle gülümseten şey ne olabilirdi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEFES//BİNWOO
FanfictionBaldıran zehrini bilir misin hyung? Zarif ve masum görünüşü olan beyaz Bir çiçektedir o zehir. Sen, O çiçeksin hyung. O çiçek kadar zarif ve masum görünüyorsun. Peki nasıl zehirler biliyor musun? Nefes yollarını felç ederek insanı nefessiz bırakır...